Cengiz Han
Sevgili Okuyucum,
Bu yazımda sizlere tarihin en görkemli savaşçılarından biri olan Cengiz Han'ı anlatacağım. Buyurun hep beraber okuyalım efendim...
Türk-Moğol imparatorluğunun kurucusu Cengiz Han, 1155 yılında Onan ırmağının, sağ kıyısında bulunan Dülün-Boldak'da doğdu. Asıl adı TİMUÇİN idi. Moğol Beylerinden Yesügey Bahadır'ın oğlu olan bu olağanüstü savaşçı, gerçekten olağanüstü işler başardı...
Babası Yesügey Bahadır 1167 yılında ölünce, Timuçin henüz 12 yaşındaydı. Annesinin zekâsı ve tedbirleri sayesinde, bir zamanlar babasının yönettiği oymak, dağılmaktan kurtuldu.
Timuçin, büyüdükçe liderlik yeteneği de gelişiyordu. Gençliği boyunca kuvvetli ve disiplinli bir ordu kurmak için gece gündüz çalıştı. Zaman zaman çok büyük sıkıntılar içine düştü. Gün geldi, tek başına kaldı. Ama hiçbir zaman umutsuzluğa düşmedi. Çelik bir irade, bitmez tükenmez bir azimle "kuvvetli bir ordu kurma" hayalini adım adım gerçekleştirdi. Sonunda tek başına koca bir ordu kurdu. Yine kendi çabalarıyla o günlerin dünyasının yarısına egemen oldu ve CENGİZ HAN olarak tarihe geçti.
Elli yaşına kadar çevresindeki boyları buyruğu altına almak için savaş açtı. Sonunda Türk-Moğol boylarını egemenliği altına aldı. Boy beylerinden oluşan bir kurultayda Timuçin, Kara-Kurum tahtına Han seçildi ve böylece Türk-Moğol imparatorluğunun temelleri atıldı...
Timuçin 1026 yılında Naymanların üzerine yürüdü. Kazandığı zaferden sonra kendisine CENGİZ adı verildi. Çinliler ona "Göklerin oğlu" diyordu ve bütün Türk-Moğol urukları onu, gökten kut almış olarak görüyorlardı.
Zekâ, akıl, atılganlık ve tedbir... Bütün bu üstün insanî özellikleri taşıyordu. Cengiz Han, sadece iyi bir savaşçı değil; o aynı zamanda çok iyi bir töre-yasa koyucu idi. Yöneticilik konusundaki görüşleri ilginç ve çok pratik özellikler taşır. Bu konuda ülkeler fatihi Cengiz Han şöyle diyor:
"Evinde, düzeni sağlayan bir kimse, devlette de düzeni sağlayabilir.
On kişiye mükemmel şekilde komuta eden birisine, bin veya on bin kişinin de komutası verilebilir..."
Gerçekten Cengiz Han, bu sözleriyle sanki kendisini anlatıyordu. Oymağında, nasıl küçük bir ocak başkanı iken, başarılı olmuşsa, İmparator iken de aynı başarıyı gösterdi.
Cengiz Han'ın ilk istilâ ettiği ülke Çin oldu. Çin'i bütünüyle almak için yıllarca savaştı ve sonunda imkânsızı başardı; 1215 yılında Pekin'i aldı. Bu inanılmaz zaferden sonra bütün Orta Asya, Cengiz Han'ın egemenliği altına girdi. Uygurlar, Karluklar, Kara-Hitaylılar Cengiz Han buyruğu dinler oldular.
Gün geldi batıya yöneldi; Harzemşahlar devletini yıktıktan sonra Karadeniz'e kadar ulaştı. Karadeniz'den Çin denizine kadar olan uçsuz bucaksız bir ülkenin sahibi oldu.
Cengiz Han'ın sağlığında her biri ordu komutanı olan oğulları; Cuci, Çağatay, Ugedey, Tuluy istilâ ettikleri ülkeleri babaları adına yönetiyorlardı. Cengiz Han, kendi yerine oğulları arasında en akıllısı olarak gördüğü UGEDAY'ı veliaht olarak seçti.
1227 yılında öldüğü zaman oğullarının her biri egemen oldukları topraklarda ayrı ayrı devletler halinde örgütlendiler. Cuci, Cengiz Han sağ iken ölmüştü. Ancak onun oğlu Batu Han, Türk tarihinde ALTINORDU gibi altın bir sayfanın yazılmasını sağladı. Diğer taraftan, ÇAĞATAY, Türkistan yöresine egemen oldu ve bu yörede yeni gelişen lehçeye Çağatay Lehçesi denildi. Ortaya çıkan mükemmel edebiyata Çağatay Edebiyatı adı verildi. Cengiz'in torunlarından Hülâgü, İran yöresinde İlhanlılar devletini kurdu.
Dünya hâkimi, yenilmez savaşçı Cengiz Han, koyduğu yasalarla da yüzyıllar sonra anılır oldu.
Orta Asya'nın bu kahraman evlâdını saygıyla anıyoruz.
Esen kalın efendim.