Oda TV’den Feyziye Özberk, “Türk şairi’ Cemal Süreya... Atatürk sevgisini dizelerine nasıl yansıtmıştı” başlıklı yazısında usta şairin Atatürk şiirini ve 1958 yılında Atatürk hakkında yaptığı konuşmayı paylaştı. İşte o şiir:
“Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem, Daha çok seviyorum Cansever''i, Uyar''ı, Can Yücel''i Bir de Fethi Naci''yi ve elbet Mustafa Kemal''i…”
Ölümsüz şairin 1958 yılında Aydın’ın Nazilli ilçesinde yaptığı konuşmada Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk için bakın ne diyor:
"Mustafa Kemal bir temeldir. Bir yöndür. Yapılmış, her şeyi bitmiş bir bina değildir. Onu ancak devam ettirerek, sürdürerek sevebiliriz. Kendisine yeni şeyler, yeni değerler ekleyerek sevebiliriz. Yalnız yüreğimizle değil, aklımızla da sevelim. Mustafa Kemal en büyük zaferini o zaman kazanmış olacak, işte o zaman…"Mustafa Kemal''in bir yön olduğunu, Cumhuriyetin yapılmış, her şeyi bitmiş bir bina olmadığını söyleyen biri daha vardır. O da Atatürk''ün kendisidir:
"Bugüne kadar elde ettiğimiz başarılar bize ancak gelişmeye ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır. Yoksa gelişmeye ve uygarlığa henüz ulaştırmış değildir."
Süreya’nın 65 yıl önce sarf ettiği sözler hâlâ güncelliğini korurken usta şairin bu sözleri Atatürk’ü anlamayanlara ya da anlamak istemeyenlere karşı bir başucu rehberi adeta.
Özberk’in Oda TV’deki “Türk şairi’ Cemal Süreya... Atatürk sevgisini dizelerine nasıl yansıtmıştı” başlıklı yazısı şöyle:
Yazımın başlığını özellikle seçtim. Odatv’de, şair Kaan Eminoğlu’nun "Türk edebiyatı" diyemeyen, bunun yerine "Türkçe edebiyat" tabirini kullanan ama diğer milletler için "İngiliz, Fransız, Alman vb." gibi tabirler kullanan yayınevlerini eleştirdiğini ya da kınadığını okudum. Kaan Eminoğlu bu tutumunda çok haklı.
Cemal Süreya Türk şairidir. Süreya, hem şiiriyle hem de şiiriyle yarışan düzyazılarıyla, bir kuyumcu gibi işlediği Türkçeyi zenginleştirmiş, güzelleştirmiştir. O aynı zamanda bir dünya şairidir. Şiirinde insani öz baş tacıdır. Cemal Süreya devrimcidir. Sosyalisttir. Ortadoğu kültürü diyebileceğimiz kendi birikiminin yanı sıra çok iyi bildiği Batı kültüründen, şiirinden de beslenmiştir.
Bilindiği gibi Cemal Süreya’nın ailesi Zaza (Kürt) kökenlidir. Bu kökenden hareketle onu Kürt şairi olarak niteleyenler de çıktı. Cemal Süreya üstelik Türkçeye tutkun bir Türk şairidir.
Cemal Süreya''nın ailesinde konuşulan dil Türkçedir. Özellikle babaannesi temiz bir Türkçeyle konuşur. 1931 doğumlu olan Süreya''nın, babaannesinin güzel bir Türkçeyle konuşması, ailenin Türkçeyi benimsemesinin oldukça eski bir tarihte gerçekleştiğini gösterir. Cemal Süreya da kardeşleri de Kürtçe bilmezler. Bir iki türkü dışında kulak dolgunluğu bile yok onda.
Cemal Süreya Türkçe ile bağını aşk olarak betimliyor:
"Benim dil serüvenim şu: Küçük çocuk bakıcıya veriliyor; daha doğrusu, o çocuk kendini bakıcının elinde buluyor; seviyor bakıcısını; onu ana belliyor. Türkçeyle ilişkim böyle… Bir noktada gurbetin aşka dönüşmesi... Bu dil yorganımdır benim; biraz haşhaş, biraz balık kokar (Oysa Türkçede de balık azdır). Biraz da zeytin tadı taşır."
Cemal Süreya yazdığı gibi Türkçeye âşık. Bu aşkı şairce anlatır:
"Türkçeden bir kıl kopar; içinde güneşler, dünyalar, ırmaklar vardır. Ama Türkçeden koparacaksın."
Süreya''nın bu tutkusu Türkçe toprağını bereketli yağmurlar gibi beslemiş, canlandırmış, yeni filizleri çimlendirmiştir. Kıymetli şairimiz Ceyhun Atuf Kansu da benzer bir değerlendirme yapar:
"Cemal Süreya''nın şiirleri ve Yunus Emre
Ne güzel yağıyorlar Türkçe’ye."
Yazar, şair Özdemir İnce de Süreya''nın Türk şairi/yazarı olduğunu vurguladı. Ayrıca bu düşüncesini genelleştirdi:
"Yaşar Kemal son yıllarda ana-babasının Kürt olduğunu söylüyor. Ama buna karşın o Türk yazarıdır. Çünkü her kim ki Türkçe yazar ''Türk'' yazarıdır. Bir yazarın bir şairin ülkesi, bayrağı, soyu ve sopu, ırkı, ulusu, milleti, aşireti yazdığı dildir. Gerisi palavradır!”
CEMAL SÜREYA VE ATATÜRK
Cemal Süreya, günlüğündeki 799. Gün''e; Edip Cansever, Ece Ayhan ve kendisinin hiç Atatürk şiiri yazmadığını not düşer... Adı Atatürk olan ya da onun kavgasını anlatan bir şiiri olmasa da, Cemal Süreya''nın yazı-şiir serüvenini incelediğimizde Atatürk''e rastlarız. Örneğin, şair ve yazar dostlarını andığı bir şiirinde, o günlerde onlarla birlikte Atatürk''ü de daha çok sevdiğini yazar:
“Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem, Daha çok seviyorum Cansever''i, Uyar''ı, Can Yücel''i Bir de Fethi Naci''yi ve elbet Mustafa Kemal''i…”
Cemal Süreya yalnızca şiirlerinde değil, kendisiyle yapılan bir söyleşide yaşamöyküsünü anlatırken Atatürk’le bağlantı kurar:
"Sözgelimi Atatürk 1938''de öldü. Ama ondan üç ay önce küçük kalbimdeki kuş ölmüştü. Sürgün oluşumuz, annemin ölüşü de o yıl içinde."
Atatürk''ün öldüğü yıl olan 1938''de Cemal Süreya annesini kaybeder. Aynı yıl bir yük vagonuna hükümet zoruyla bindirilip babası ve kardeşleriyle birlikte sürgüne gönderilir. Cemal Süreya yedi yaşındadır.
Cemal Süreya''ya göçebelik babasından miras olarak kalır. 1938''den sonra gezgin olan Cemal Süreya en güzel yolculuğunu şiiriyle yapar. Müfettiş olarak Anadolu''nun birçok köşesini gezerken, Atatürk''ün 20.ölüm yıldönümü olan 10 Kasım 1958''de yolu Nazilli''ye düşer.13 Kasım günü ilçede yayınlanmakta olan "Kervan" gazetesinin ilk sayfasında şu haber yer alır: "10 Kasım günü şehrimizde bulunan değerli sanatçı Cemal Süreya önemli bir konuşma yaptı."
Gazetenin birinci sayfasından başlayıp ikinci sayfada devam eden yazı, Cemal Süreya''nın Atatürk üzerine yaptığı konuşmanın metnini içermektedir. Sözlerine Jean Paul Sartre''ın "Bir entelektüel hiçbir zaman tam bir revolüsyoner" olamaz deyişiyle başlayan Cemal Süreya konuşmasını Atatürk’e ilişkin çok derin anlamlı bir değerlendirmeyle bitiriyor:
"Mustafa Kemal bir temeldir. Bir yöndür. Yapılmış, her şeyi bitmiş bir bina değildir. Onu ancak devam ettirerek, sürdürerek sevebiliriz. Kendisine yeni şeyler, yeni değerler ekleyerek sevebiliriz. Yalnız yüreğimizle değil, aklımızla da sevelim. Mustafa Kemal en büyük zaferini o zaman kazanmış olacak, işte o zaman…"Mustafa Kemal''in bir yön olduğunu, Cumhuriyetin yapılmış, her şeyi bitmiş bir bina olmadığını söyleyen biri daha vardır. O da Atatürk''ün kendisidir:
"Bugüne kadar elde ettiğimiz başarılar bize ancak gelişmeye ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır. Yoksa gelişmeye ve uygarlığa henüz ulaştırmış değildir."
Tüm Atatürkçülerin, Mustafa Kemal’i ve Cemal Süreya''yı yalnızca yürekleriyle değil, akıllarıyla sevmelerini diliyorum. Özellikle de son günlerde politikacıların söylediklerini, vaatlerini Nutuk’tan Atatürk’ün sözleriyle karşılaştırmalılar.
İlgili Haberler