Çelik yelek fiyaskosu!
Başbakan Erdoğan Seul’de, “Suriye’deki ölümler karşısında sessiz kalamayız” diyor. Türkiye’de ise PKK ile mücadele eden ’Özel Tim’e bağlı polisler giydikleri çelek yeleklerin kurşun geçirmesi yüzünden sapır sapır dökülüyor...
O gün bugündür ne Başbakan’dan ne İçişleri Bakanlığı’ndan tek bir açıklama yapılmış değil. Suriye’de devlete isyan ederken öldürülenlere seyirci kalınmazken, Türkiye’de devleti savunurken ölenler için seyirci kalınması insanın canını sıkıyor. Neymiş efendim, ihaleyi kazanan firma Hindistan’dan çelik yelekleri temin edemediği için ek süre istemiş. Ek süre verilmiş, çelik yelekler yine temin edilememiş. Edilememiş de ne olmuş? Ne olacak yeni süre verilmiş.
Oysa meselenin evveli de var.
Operasyona giden polislerin üzerindeki çelik yelekler Çin malı imiş. Televizyonda gördük, bir tabanca mermisi bile Çin’den getirtilen çelik yelekleri kevgire çeviriyor. Polislerimiz o yelekleri giymeseler daha iyi. Hareket kabiliyetlerini sınırladığı yetmediği gibi, hiçbir işe de yaramıyor. Tabanca mermisi ile delinen çelik yelek, PKK’nın neredeyse TSK’nın elinde olmayan tüfeklerinin mermilerine dayanabilir mi? Hele zırh delici mermilere! Dayanamaz tabi. Nitekim dayanamadı işte. Cudi Dağı’nda düzenlenen operasyonda altı özel harekât polisimiz şehit oldu.
Cin malının kalitesi belli. Türkiye, Çin’den çocuk oyuncağı ithalini bile yasaklamışken Kanasların, Kalaşinkofların hedefi olacak polislerine çelik yeleği Çin’den niye satın alır? İhaleye katılan firmalara Çin malı yasağını niye koymaz? Bilemiyorum. Bilemiyorum amma Erdoğan’ın Rekabet Kurumu’nun 15. Kuruluş Yıldönümü toplantısında yaptığı konuşma da kulaklarımdan silinmiş değil.
O gün şöyle diyordu Erdoğan:
“- 4 bin-5 bin hacimli motorlarla, 2-3 araba sahibi olanlar, her gün yoksulların, evsizlerin, açların arasından geçip işlerine, alışveriş merkezlerine gidiyor. Bu sürdürülebilir değildir.”
O, 4-5 bin hacimli motorlar çürük çelik yelek giyen polis lojmanlarının önlerinden de geçiyor. Sayın Erdoğan kimi kime şikâyet ediyor, doğrusu anlamak mümkün değil. AKP iktidar olduğu gün bu parti çatısı altında hizmet veren il başkanından encümen üyelerine kadar cümlesinin servetlerinde nasıl bir artış olmuş acaba? Çevrenizde fakir bir AKP’li var mı? Asfaltı ağlatan 4-5 bin hacimli motorların ekseriyetine kimler biniyor?
Ve o kişiler servetlerini serbest ticaret kurallarına uyarak mı kazanmışlar yoksa devlet ihalelerine girerek mi, satın almaları kitabına uydurarak mı kazanmışlar? Kaç ihale, birkaç baskı yapan mahalli gazetelerde halkın gözünden kaçırılmış? Kaç ihale, pazarlık usulü ile kılıfına uydurularak belli yerlere yönlendirilmiş? Kaç ihale, teknik şartnamelerde “adrese teslim” şartlarla yandaşlara verilmiş ve sonunda en ufak sarsıntıda serbezebin olan okullar, hastaneler, ilk kullanımda çürüğe çıkan araç-gereçler tüyü bitmemiş yetimin hakkından çalınarak önce demirbaş kayıtlarından düşülmüş, ardından da ıskartaya çıkartılmış...
AKP’li isen öyle böyle zengin değilsin bugün! Türkiye’de tarım üretiminde, hayvancılık üretiminde, sanayi üretiminde ciddi artışlar olmadı. Hatta pek çoğunda ciddi düşüşler yaşandı. Biraz ihracat kıpırdadı. Lakin AKP’liler de sanayici ve ihracatçı değil. Ama cümlesi servetini katladı. Belediye Başkanı ise ona göre katladı, il başkanı ise ona göre katladı? Peki, nereden geldi bu servet? İhalelerden ve imar rantlarından geldi, satın almalardan geldi. Paylaşım AKP usulü olunca çocuklara oyuncak alımının yasaklandığı Çin’den polislere çelik yelek alımına izin verilmesine şaşmamak lâzım. O kadar ciddi işlerin arasında böylesine küçük detaylarla kim vakit kaybedecek, öyle değil mi?!