Casusluk…
Dönemin ABD Ankara Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşarı Daniel O''Grady, Washington''a yolladığı, 24 Kasım 2008 tarihli kriptoda, "Türk Emniyeti''nin, üç gün önce, Büyükelçiliğe, Ergenekon brifingi verdiğini" bildiriyordu.
Buna göre, emniyet teşkilatının bazı üst düzey mensupları, aralarında FBI görevlilerinin de bulunduğu bir grup Amerikalıya, "Ergenekon soruşturmasının Anayasa Mahkemesi üyeleri ile muvazzaf generalleri de kapsayacak şekilde genişleyeceği" bilgisini vermişlerdi.
Polislerin, ABD''yle paylaştığı görseller arasında eski Genelkurmay Başkanı''nın kızının "mahrem" görüntüleri de vardı.
Emniyet Müdürlüğü''nden izin alınmadan yapıldığı yazılan bu brifingi veren kişinin, dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün olduğu iddia edildi.
***
Aynı ABD''li Büyükelçilik yetkilisi; Daniel O''Grady, 2 Haziran 2009 tarihli kriptosunda, bir brifing bilgisi daha verdi.
Konu değişmemişti. ABD''ye verilen bilgiler yine Ergenekon süreciyle ilgiliydi.
O''Grady''nin "Emniyet İstihbarat Dairesi Uluslararası İlişkiler Şube Müdürü Ufuk Ersoy Yavuz" olduğunu iddia ettiği kişi, Amerikalılara, Türkan Saylan gibi isimlere yapılan polis operasyonlarıyla ilgili şüphelerin üçüncü Ergenekon iddianamesiyle ortadan kalkacağını, bir yıl sonra da dördüncü iddianamenin hazırlanabileceği bilgisini vermişti.
***
Adı ABD''lilere brifing iddiasıyla da gündeme gelen Atayün, sonrasında birçok farklı suçla suçlandı, yargılandı;
MİT Kumpası davasında, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs"ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Mağdur ve müştekileri arasında Yalçın Topçu, Tuğrul Türkeş, Koray Aydın, Abdüllatif Şener, Namık Kemal Zeybek, Emin Arslan, Sevgi Kurtulmuş gibi isimlerle çok sayıda iş insanı ve gazetecinin de bulunduğu "VIP dinleme" davasında "resmî belgede sahtecilik" suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Konya''da görülen ve Atayün''ün "…ne ceza verecekseniz verin. Bir İslam aliminin (FETÖ elebaşını kastederek) adıyla anılmaktan gurur duyuyorum. Başka da bir diyeceğim yoktur" sözleriyle damga vurduğu Tahşiyeciler davasında, "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 12 yıl, "Resmî belgede sahtecilik" suçundan 9 yıl, "İftira" suçundan da 4 yıl 6 ay olmak üzere 25 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
***
Peki ya "casusluk"?
Aslında Atayün hakkındaki ilk suçlama buydu!
Atayün, daha 15 Temmuz''la bağlı FETÖ davaları başlamadan çok önce, 2014 yılında, yani AK Parti iktidarı ile "paralel iktidar yapısı" arasındaki asli kopuşun yaşandığı 17/25 Aralık operasyonları sonrasında, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini casusluk amacıyla temin etmek"le suçlanmış ve tutuklanmıştı.
Lakin, Atayün''e yöneltilen suçlamanın "ABD''lilere brifing verdiği" iddiasıyla ilgisi yoktu. Konu, başta dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, o günkü danışmanı Mustafa Varank, Enerji Bakanı Taner Yıldız, MİT Müsteşarı Hakan Fidan olmak üzere pek çok AK Partili siyasetçi, iş insanı ve bürokratın telefon konuşmalarının kayıt altına alınıp, tapelerinin çıkarılmasıydı.
Ergenekon brifingi hakkında yapılan şikayetle ilgili daha 2012''de takipsizlik verilmişti!
Keza, dönemin CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar''ın, ABD elçisine brifing veren polisin ses kayıtlarını dinlediğini de belirterek, TBMM''de gündeme getirdiği ve araştırılmasını istediği, "Türk adaletinin onurlu savcılarını göreve çağırdığı" ikinci "ABD''ye brifing" hadisesi de hukuken hiçbir yere götürül(e)medi.
***
Hukuk devletinde böyle bir şey "denemez" ama hadi diyelim ki o gün bu çağrıları duymayan savcılar, bu kararları veren hâkimler, FETÖ iltisaklı oldukları için, "Devletin, ordu merkezli ve gizli yürütülen soruşturmalarının sonraki evreleri hakkında Amerikan makamlarına bilgi verilmesi", "casusluk" olarak değerlendirilmedi…
Peki ya sonra?
Hadi diyelim, o gün, AK Parti ile "FETÖ" arasındaki ittifaktan dolayı bu skandallar mevzu edilmedi…
Peki ya sonra?
***
DEVA Partili Metin Gürcan''ın "siyasi casusluk"tan tutuklanması getirdi bütün bu takvim ve soruları aklıma:
Siyasal ve askerî casusluk suçunda zaman aşımı 8 yıl. Uluslararası casusluk suçunda zaman aşımı, niteliğine göre 20 ile 25 yıl.
Bazı emniyet yetkililerinin, ABD''yi "gizli soruşturmalar" konusunda bilgilendirdiği, hatta belge paylaştığı iddiası WikiLeaks sızıntısına sahne olan 2011''in olayı olduğuna göre, AK Parti ile FETÖ arasındaki iplerin koptuğu 2013-2014, hatta 15 Temmuz itibarıyla başladığı "yargı temizliği" akabinde 2016-17''den sonra bile pekala bu iddiaların üzerine gidilemez miydi "casusluk" bağlamında?
Neden gidilmedi?
Gürcan hangi bilgi ve belgeleri paylaşmakla suçlanıyor bilmiyorum ama geçmişteki üzerine gidilmeyen brifing iddialarından yola çıkarak sormak gerekli:
"Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri"nin temini ve bunların suç odaklarıyla yahut başka ülkelerle vesair paylaşımının "casusluk suçu" kapsamında değerlendirilmesi için, hedefinde ille de AK Parti''li birilerinin/AK Parti iktidarının faaliyetlerinin olması mı gerekli?
***
Bir de yeri gelmişken…
Yandaş medya, Metin Gürcan''ın, "KRT, Halk TV gibi muhalif kanalların parlattığı isim" olduğu iddiası üzerinde tepiniyor ama arşiv ortada; Gürcan''ı kimler "millî güvenlik uzmanımız" diye allayıp pullamış önce bir "Cumhurbaşkanlığı uçağı"ndaki "yol arkadaşları"na baksınlar!