YENİÇAĞ / İSTANBUL/ ÖZEL HABER
"Millilik ve yerlilik" söyleminin son dönemde moda haline geldiği Türkiye'de bu söylemle çelişen bir durum olarak şeker fabrikaları adeta kaderine terk edildi.
Şeker pancarı stratejik bir ürün, şeker fabrikaları ise misak-ı millimiz olmasına rağmen; şeker fabrikaları yeniden rehabilite ve yapılandırmadan adeta muaf tutulurken, 14 şeker fabrikası ise satıldı. Nişasta Bazlı Şeker zehrine karşı reçete olan ve NBŞ kotalarının AB ülkeleri seviyesinin çok üzerinde olmasına ve şeker pancarı üretiminin ile şeker sektörüne kamu desteğinin azalmasına karşılık Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş'nin Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde ilk 100 arasında yer alması dikkat çekti.
Türk Şeker'in 2018 yılında aynı listede 38. sırada yer aldığı 2019'da ise 59. sıraya gerilediği görüldü. Ancak, yıllar içerisinde şeker fabrikalarının kaderine terk edilmesine rağmen ilk 100 içerisinde olması sektörel kaynaklar tarafından bir başarı olarak kabul edildi.
Ballı ihalelerin vazgeçilmez şirketleri listeye bile giremedi: İşte isim isim 500 şirket
"GIDADA YAPILAN ÖZELLEŞTİRMELER TÜRKİYE'NİN BEKASINI DOĞRUDAN İLGİLENDİRİYOR"
2002'de AKP iktidarına şeker fabrikalarını büyük bir karla devreden Şeker Fabrikaları eski Genel Müdürü Seyit Yücel, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, "Önceki yıllarda şeker fabrikaları 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde ilk 10'a girerdi. Özelleştirme politikaları ile şeker fabrikaları bir yok oluş sürecine girdi. Şeker fabrikaları ve şeker pancarı hem insani, hem iktisadi hem de milli açıdan çok önemli. Gıdada yapılan özelleştirmeler, Türkiye'nin bekasını doğrudan ilgilendiriyor.
AB ülkeleri şeker sektörünü yeniden dizayn etti. Buna karşılık ise, bu sektörde önemli bir üretici olan Türkiye ise rekabetçi konumunu kaybetmek üzere. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk Şeker'in ilk 100 arasında yer bulması, şeker fabrikalarının destek verilmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir." şeklinde konuştu.