(...) Tarih: 11 Mart 1971.
Başbakan Süleyman Demirel, Genelkurmay'da bir hareketlilik olduğunu öğrendi. Tedirgin oldu. Başta MİT olmak üzere kime sorduysa bilgi alamadı. Ve komutanlardan istihbarat almak için ilginç bir yönteme başvurdu:
Eşi Nazmiye Hanım'ı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç'ın eşinin kuvvet komutanları eşlerine verdiği öğle yemeğine gönderdi.
(...) askerlerin muhtıra hazırlığı içinde olduğunu MİT emeklisi bir dostunun AP'li eşinden öğrenebildi!
(...)
Aslında...
Erdoğan yanılıyor!
MİT, 15 Temmuz Cemaat darbe girişimini yıllar önce haber verdi.
Nasıl mı?...
Fethullah Gülen'in biyografisinde bir isim çok önemli yer tutar:
Yaşar Tunagür!
Doğru düzgün okuma yazması bile olmayan Fethullah Gülen'i bu yola sokan adamdır.
(...)
Yıllar önce...
MİT'te "Yaşar Tunagür Dosyası" vardı. Kendisini yüksek mühendis olarak tanıtıyordu ve ancak Tapu ve Kadastro işçisiydi. -Aynı Gülen gibi- İzmir Kestane Pazarı Camii'nde vaizlik görevindeyken Nurcu olup Atatürk düşmanlığı yaptığı İçişleri Bakanlığı'nın 12.8. 1965 tarihli raporuyla saptandı:
(...) Raporda şu cümle ilginçti:
"Kişinin; kursa devam eden Kur'an öğrencilerine (ki ekseriyetini köylü çocuklar teşkil etmektedir)"
Raporlara rağmen ve yasalara aykırı olarak Adalet Partisi Hükümeti Tunagür'ü, 15.12. 1965'te Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı'na atadı!
(...)
Tunagür'ün, Suudilerin petrol şirketi Aramco ve Rabıta örgütüyle ilişkileri belgelenmişti.
(...)
1970 yılı sonunda Tunagür meselesi TBMM gündemine geldi... "Yaşar Tunagür'ün zararlı faaliyetlerini araştırma komisyonu" kuruldu.
Sonuçta...
Ne Emniyet ne MİT Raporu..
Ne de TBMM araştırmasından bir sonuç çıktı.
Uluslararası bağlantıları olan Tunagür, TSK'dan, Millî Savunma'dan atılanları Diyanet kadrosuna doldurmaya devam etti!.
Gülen'in hamisi Yaşar Tunagür'ün arkasında kimler olduğu sır değil artık: CIA
(...)
Erdoğan, Cemaat darbesini TSK'dan, MİT'ten değil, eniştesinden aldıysa bunlar üzerinde düşünmesi gerekir.
(...)
Bak!.. "Müslüman" diye gördüğün, "Müslümanların iktidarını kurduk" diyen seni bile bir gecede yok etmek istiyor!
Bunun dinle-imanla ilişkisi yok.
(...)
Erdoğan önemli bir kavşaktadır. Toplumsal uzlaşmaya mecburdur. Şunu görmelidir artık: Marmaris'teki bir solcu-Alevi polis, onu korumak için canını verdi...
Soner Yalçın Sözcü
++++++++++
Latif Demirci Hürriyet
+++++
Meral Akşener'e ayıp edilmesin
Devlet Bahçeli'nin darbe girişiminin ilk anından itibaren aldığı tutumu ayakta alkışlayanların en başında geliyorum.
Ama fırsattan istifade... Meral Akşener'in harcanmasına da gönlüm razı olamaz.
"Hazır darbeyi yendik, bu arada bir siyasi muarızımızı da aradan çıkarıverelim bari" şeklinde bir tutum, darbeyi yenmiş yiğitliğe hiç mi hiç yakışmıyor...
Ahmet Hakan Hürriyet
+++++
İktidar FETO bizi kandırmış diyor.
İyi de darbe girişiminde tutuklananlar da "FETO bizi de kandırmış" derse ne olacak?
Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)
+++++
Aşağı tükürsen de vahim; yukarı tükürsen de vahim!
(...) İktidar haklı..
Böyle durumlarda hızlı davranmak gerekiyor ama maalesef hızlı davranırken hoyratlık da oluyor..
Sapla saman birbirine karışabiliyor..
***
Orgeneral Akın Öztürk meselesine geleceğim.. Darbe girişiminin lideri olduğu söylendi.. Darbenin komuta merkezi olan Akıncılar Üssü'nde yakalandı..
Darp edildi, elleri arkadan kelepçelendi, lanetlendi.. Hâlâ sorguda..
***
TSK'dan dün yapılan açıklamada denildi ki; Hava Kuvvetleri Komutanı, Org. Öztürk'ü arayarak Akıncı Üssü'ne gidip kalkışmada bulunanları ikna etmesini istedi..
Hopppala dedik..
Öztürk darbeci mi, arabulucu mu, darbecileri durdurmaya çalışan kahraman mı?
***
Şöyle bi durum var:
- Öztürk darbeci değil, gerçekten Hava Kuvvetleri Komutanı'nın talebiyle üsse gitmişse çok büyük haksızlığa uğradı..
Vahim hata yapıldı demektir..
- Öztürk darbeciyse, Hava Kuvvetleri Komutanı kimin kim olduğundan habersiz.. Darbeciden yardım istemiş demektir, daha da vahim..
Mehmet Tezkan Milliyet
+++++
Neler öğreniyoruz neler
Fethullahçı çetenin darbe girişiminden sonra neler öğreniyoruz neler?
Meğer herkes ne kadar aymaz davranmış, ortalığa neler saçılmış da aldırmamışlar.
Yandaşların en iri gazetesinin yazarlarından biri Cumhurbaşkanı'nın yaverinin gazetecilere sürekli darbe olacağını söylediğini yazdı.
Bu yazar "Başyaver beni fena yapacakmış" dedikten sonra "Lüzumsuz darbe şakalarıyla bilinen bu zatı, Cumhurbaşkanı ile gittiğimiz gezilerden bilirim. Her seferinde ciddiye almaz, güler geçerdik. Bu Başyaver'in Cumhurbaşkanı'nın son Afrika seyahatinde gazetecilere yaptığı konuşmayı Milat Gazetesi Yayın Yönetmeni Ali Adakoğlu ve sohbete şahit olan diğer gazetecilerden dinleyince "pes" dedim. Aynen şunları söylemiş: Darbe geliyor. Siz inanmamaya devam edin. Ama merak etmeyin size bir şey yapmayacağız. Fakat o Melih'i bizzat ben alacağım ve onun..." diye yazmış.
Düşünebiliyor musunuz Cumhurbaşkanı'nın uçağında Erdoğan'a en yakın isimlerden biri darbe olacağını söylüyor, hatta kimi bizzat cezalandıracağını da anlatıyor ama her nedense hiçbir gazeteci bunu yazmıyor, anlatmıyor.
Bu sadece "ciddiye almamak" mıdır yoksa gazeteciliği tamamen unutanların çizdiği ibret verici bir tablo mudur?
Can Ataklı Korkusuz