Çantadan hezimet çıktı
Görünen köy kılavuz istemedi ve beklenen hezimet çantadan çıktı.
Affedersiniz yolsuzluk vardı ama, terör vardı ama, ekonomi kötüydü ama, AKP yine biraz da beklentilerin üzerinde bir oy oranı ile tek başına iktidar oldu. Buna rağmen günlerdir televizyon ekranlarında AKP'nin seçim başarısından ziyâde çantadan çıkan hezimet ve çantanın sâhibi konuşuluyor. Tartışma programlarının ana konusu MHP ve Devlet Bahçeli. Hatta MHP de değil, ağırlıklı olarak Devlet Bahçeli ve Genel Başkanlığı konuşuluyor, tartışılıyor...
"AKP karşısında 12 kez seçim yenilgisi aldı" deniyor.
"Türkiye'de 81 ilin hiç birinde, bir tanesinde bile birinci parti olamadı, Osmaniye dahil" deniyor.
"Türkiye'de 81 ilin yalnızca birinde evet evet yalnızca bir tanesinde yalnızca Ardahan'da oyunu artırdı ülkenin 80 vilâyetinde oyu azaldı" deniyor.
"Türkiye'de 81 ilinin 57 tanesinde milletvekili çıkaramadı" deniyor.
"İki milyon oy kaybetti" deniyor.
"Sıfır siyâsî zeka" diyor bir katılımcı, bir diğeri "Meclis Başkanlığını AKP'ye neden verdiğini kimse açıklayamaz, Cumhurbaşkanlığına aday gösterdiği birisini neden Meclis Başkanlığı'na aday göstermedi" diyor bir başkası.
"Meral Akşener'in neden liste dışı kaldığı hiçbir siyâsî akılla izah edilemez" diyor hemen herkes haklı olarak ve Sinan Oğan'ın neden ihraç edildiğini soruyor.
Bütün bunların ne kadar haklı eleştiriler olduğu sandıktan çıkan hezimetle ıspât-ı vücûd buluyor.
Bütün ülke Devlet Bahçeli ve onun MHP Genel Başkanlığını konuşuyor.
Çünkü ciddi bir haber değeri var, bu sebeple konuşuluyor.
AKP'nin seçimler süresince MHP ve muhafazakâr Kürt seçmenin oylarına oynayacağı âşikâr iken ve bunu başarıyla yaparken, MHP'nin kifâyetsiz ve ikinci sınıf seçim propagandasına ve televizyon ekranlarındaki Türkiye'den habersiz temsilcilerinin yetersizliklerine ve ortalıkta dolaşan bir çantanın içine hapsolmuş, hapsedilmiş bir liyakatsizlik, son iki yılda olanların müssebbîbi olan AKP'yi değil muhalefet partisi MHP'yi itiyor yine ve yeniden çalışılmış/kazanılmış(!) bir başarısızlığa ve hezimete...
Ve seçim gecesi 'beklenen açıklama' geliyor MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den.
"İçimizden veya dışımızdan hiç kimse boş yere hesap yapmamalı, boş yere Milliyetçi Hareket'in istikrarsızlık sarmalına düşeceğini zannetmemelidir. Partimizin tüm kadroları sabırla, özveriyle, inanmış bir yürekle görevlerinin başındadır..."
Yayınlanan açıklamanın her cümlesi ayrıca ve hususen tahlil edilmesi gereken bir siyâsî zavallılığa mahkûm. "İçimizden veya dışımızdan hiç kimse boş yere hesap yapmamalı". Yani "Sakın ama sakın kimse çıkıp da Devlet Bahçeli ve üst yönetimi başarısız oldu" diyerek bir kongre talebiyle aday falan olmasın deniyor. Ve kimsenin MHP'nin "istikrarsızlık sarmalı"na düşeceğini zannetmemesi gerektiği söyleniyor. Ve milliyetçi taban rahatlıyor, derin bir nefes alıyor ve "Çok şükür ki istikrarsızlık sarmalına düşmeyecekmişiz(!)" diyor.
Milliyetçi Hareket Partisi'ni 'başarısızlık sarmalı'na mahkûm edenler 'istikrarsızlık sarmalı'na düşmeyeceklerini taahhüt ediyorlar.
"Görevimizin başındayız" cümlesi daha doğrusu retoriği en mânidar olanı. Yalnız izaha muhtaç olan tek yanı ve cevap bekleyen tek soru bu görevin ne olduğu sorusu. Bu görevin iktidar olmak olmadığı istatistiklerle kesin fakat ne olduğu meçhul...
Trajediden komediye geçiş bunun adı.
Başkaca bir şey değil...