Öte yandan 6 Haziran 1915’te Gelibolu’nun güneyinde Türk tarafınca İtilaf siperlerine dağıtılan bir propaganda broşüründe Türk askerinin savaş ahlakı konusunda da bir fikir verebilir. Bu broşürde şöyle denilmektedir. “Son zamanlarda ele geçirdiğimiz esirlerden sizin subaylarınızın sizlere biz Türklerin esirlerimizi öldürdüğümüz ve katlettiğimiz şeklinde anlattıklarını duyuyoruz. Sadece uluslararası hukuk değil, bizim dinimiz dahi bize esirlerimize iyi davranmamızı ve nazikçe yaralamamızı söyler.”
Bu konuda Türk askerinin tutumu ile ilgili olarak Esat Paşa’nın anılarında zikrettiği şu anekdot da ilginçtir. “Mustafa Kemal Bey, esir aldığı bir İngiliz subayını ata bindirerek bana göndermişti. Karargâhıma geldiği zaman benzi sapsarı ve tir tir titremekteydi. Attan indirilmesini, iyi davranılmasını, konyak ve çay verilmesini söyledim. Almanca bildiği için kendim sorgusunu yapmak istedim. Adı Peterson, rütbesi teğmendi. Neden titrediğini sordum. “Beni öldüreceksiniz, onun için titriyorum. Öğrendiğime göre Türkler esirlerini öldürüyorlar” demesi üzerine; “Biz Türkler esirlerimizi hiçbir zaman öldürmemişizdir. Kendi askerimize nasıl davranırsak, esirlere de aynı davranışı esirgemeyiz. Bu bakımdan endişeniz olmasın, dedim”.
İkdam gazetesinde 11 Eylül Tarihli Morning Post gazetesinden iktibas edilerek yayınlanan “Esirlere ne muâmele yapıyoruz ?” başlıklı şu makale esirlere karşı Türk tarafının davranışları hakkında bir fikir verebilir: “Avrupa düvel-i muhâsımesi harb esirlerini açlıktan ölüme ve bir çok mahrumiyetlere maruz olmağa mahkûm ederek onlara bed muâmelede devam etmekte oldukları halde Türklerin eline esir düşen İngiliz zabitleri bunlardan asla şikayet etmemektedirler. Gazetemiz muharrirlerinden birine Anadolu’da küçük bir şehirde esir-i harb olarak ikamet eden yeğeninden gelen mektup neşredilmek üzere bize tevdi’ edilmiştir: “Şehrin en güzel hanelerinden birinde pek hoş bir surette ikâmet etmekteyiz. Türk zâbitleri bize nezâket ve hürmetle muamele etmektedirler. Ben hemrütbem olan Türk zabitlerinin aldığı maaşı alıyorum.”
Talat Paşa’nın “Çanakkale mağlûbiyetlerine mukabil bir fikr-i intikam-cûyâne ile tecavüze cüret-yâb olmaları” şeklinde yorumladığı itilaf kuvvetlerinin bu hukuk ihlallerinden birisi de zehirli gaz kullanılması idi. Charles F.Roux’a göre; “Almanların elinde zehirli gazdan çok miktarda bulunduğu biliniyordu. Hatta Batı Cephesi’nde, Fransa’da kullanmışlardı da... Özellikle İngilizlerin, zehirli gaz kullanımından endişe ettiği ve askerlere gaz maskesi dağıtıp, olası bir tehlikede neler yapılması gerektiği konusunda özel eğitim verdiklerini de öğreniyoruz.