ÇANAKKALE SAVAŞI VE TÜRK KADINI -9-

ÇANAKKALE SAVAŞI VE TÜRK KADINI -9-

İster gazi ister şehit olsun, değil mi vazifesini yapmıştır. Gam yemem

Çanakkale Savaşı’nın gizli kahramanıdır Türk kadını... Hem cephede hem de cephe gerisinde ülkesine, vatanına, milletine hizmet etmiştir. Savaş sırasında Türk kadını, toplumda hak ettiği rolü elde etmek için tüm benliğiyle; “savaşan”, “hasta bakan”, “yardım toplayan”, “çalışan”, “anne-eş-kardeş” kimliğiyle her alanda faaliyet göstermiştir. Kayıplarını büyük bir metanetle karşılamış ve “vatan sağ olsun” demiştir Türk kadını... 
Türk kadını şehit annesidir, Çanakkale Savaşı’nın. Kaybettiği eşinin, çocuğunun ve hatta milletinin acısını büyük bir metanetle karşılamıştır. Cepheden dönen yaralılar arasında evladını arayan ancak, bulamayan bir Türk annesi şu sözleri söylemiştir;”...Kalbim diyor ki Osman’ım şehit olmuştur. Fakat her halde ister gazi ister şehit olsun, değil mi vazifesini yapmıştır. Gam yemem. Allah devlete, millete zeval vermesin...” 
Herhangi bir isyan belirtisi ve üzüntüsü göstermeyen; vatanı ve milletine karşı vazifesini yapmış olmanın haklı gururunu yaşayan bir kadındır, annedir Türk kadını... Şehit annesinin bu sözlerini nakleden muhabir Türk kadınının Çanakkale Muharebeleri sırasında gösterdiği gayreti ve fedâkarlığı ise şöyle yorumlamaktadır: “Türk kadınlarının bu muharebede gösterdikleri menâfii, sarf eyledikleri mesâiyi düşünüyordum. Filhakika, bidayet-i harbden beri sarf edilen bu mesâi o derece azimdir ki, Allah’a şükür borcunu ödemek için ne kadar çalışsak azdır. Yaralılarımıza çamaşır, sargı yetiştirmek asker ailelerine muâvenet etmek için muhtelif cemiyetlerde çalışan, hastanelerde yaralı gazilerimizin yaralarını saran kadınlarımız gayrimuntazır bir sırada aldıkları felâketâmiz haberlere karşı da muhafaza-i metânet etmeyi biliyorlar.” 
Türk kadınının toplumsal dönüşümünde Çanakkale Savaşı’nın etkisi 
Savaş sırasında erkek nüfusun cepheye sevki nedeniyle tarlada onun yerini alarak çalışan Türk kadını, diğer yandan pek çok iş alanında da faal olmaya başlamıştır. Balkan Muharebeleri ile birlikte toplumsal hayatta kendini etkili bir şekilde yer almaya başlayan kadınlarımız, yine kadınlar tarafından kurulan cemiyet ve derneklerde görev almışlardır. 
Fatma Aliye “Kahraman Kadınlarımız” adlı makalesinde kadınların okur-yazar ve meslek sahibi olmaları hakkında bir yaralının şu sözlerini aktarmaktadır: “Doktor, kadınlar okumalı, yazmalıdır, diye ne zamandır söylüyordu. Sizi okutup yazdırmaları, acaba bize bugün bakmanız için mi imiş?” 
Fatma Aliye bir diğer makalesinde ise; kadınların İslamiyet’in ilk dönemindeki durumundan, Meşrutiyetin ilânına kadar olan süreçteki değişimine dikkat çekmekte ve Çanakkale kara muharebelerinin şiddetini artırdığı günlerde, telefon ve posta idaresinde kadınların istihdamını ve hastabakıcı olmalarının; kadının toplumsal hayattaki rolüne önemli katkı sağlayacak gelişmeler olarak ifade etmektedir.
Türk Yurdu dergisi ise; Türk kadınını, erkeklerin birçok müşkül vazifelerine yardım etmek üzere sosyal hayat sahnesine zarurî bir unsur olarak girdiğini ve kamu hizmetine mahsus kurumların hepsinde yorulmak bilmez bir faaliyet gösterdiğini belirtmekte; hatta son zamanlarda yalnız erkeklerin ihtisas alanı içinde sanılan birçok işin, kadınların sihirli elleri tarafından büyük bir başarıyla idare edildiğini ifade etmektedir.