Çanakkale Cephesi için Anadolu’nun ve Osmanlı sahasının her yerinden birçok insan, gönüllü olarak savaşa katılmıştır. Hemen her haneden bir kişi cepheye gitmiş, köyler boşalmış ve geride kalanlar; anneler, cephedeki evlatları için seferber olmuşlardır. Geride kalanların yaşadıklarını hiçbir zaman unutmadıkları bu muharebeler sırasında pek çok şehit verilerek Çanakkale Destanı yazılmıştır.
Türk kadını, Çanakkale Savaşı sırasında gerek cephede, gerekse cephe gerisinde tüm gücü ile hizmet vermiş; cephede erkekle omuz omuza düşmana karşı savaşırken cephe gerisinde de çeşitli faaliyetleri ile savaşa destek vermiştir. Özellikle Balkan Muharebeleri sırasında tecrübe kazanan Türk kadını, savaş sürecinde açtıkları dernekler ile büyük bir fedakârlıkla ve gayretle çalışarak; asker evlatlarını cephede kaderine terk etmemiştir.
Çanakkale Savaşı sürecinde Türk kadını, daha ziyade cephe gerisinde aktif bir rol üstlenmiştir. Sağlık hizmetlerinin sağlanmasında, askerler için kılık-kıyafet ihtiyacının hazırlanmasında, cemiyetler vasıtasıyla yardım toplanmasında ve kamuoyu oluşumunda Türk kadını önemli hizmetlerde bulunmuştur.
Türk kadınının Çanakkale Savaşı sürecinde askerî, ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda göstermiş olduğu faaliyetler; Milli Mücadele döneminde Türk kadının daha aktif rol üstlenmesine zemin hazırlamış ve Yeni Türk Devleti’nin yapılandırılması sürecinde de kadının, toplumun tamamlayıcı, birleştirici, dinamik ve modern unsuru olmasında etkili olmuştur.
Çanakkale’de Savaşan Kadınlar
Çanakkale Savaşları’nda Türk kadınlarından bazıları cephe gerisinde Mehmetçiğe destekte bulunurken, bazılarının da siperlerde düşman askerlerine büyük kayıplar verdirdiğine dair Avustralya, Yeni Zelanda ve İngiliz arşivlerinde bilgi mevcuttur. Bu bilgiler ışığında Çanakkale Savaşları’nda Türk kadınlarının sanıldığının aksine sadece cephe gerisinde değil, siperlerde de düşmana karşı Mehmetçiklerin yanında göğüs göğüse çarpıştığı görülmektedir.
Bu kadın mücahitler kimlerdir, eylemleri bireysel midir, yoksa örgütlü ve planlı bir eylem midir? Bu sorulara mevcut kaynaklar ve araştırmalar çerçevesinde kesin yanıt vermek güç görünmektedir. Ancak Milli Mücadele sürecinde Türk kadınının cephede savaştığı dikkate alındığında, kadının cephedeki rolünün başlangıcını Çanakkale Savaşı olabileceğini söylemek mümkündür.
Konuyla ilgili Avustralyalıpiyade er J. C. Davies annesine yazdığı mektupta kendilerine karşı çarpışan bir Türk kadın savaşçısıyla ilgili olarak şunları anlatmaktadır: “Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü keskin nişancı bir Türk kızı, pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak gün batmadan bir Avustralyalı tarafından’vurulmasına gene de üzüldüm. Güzel, yapılı ve tahminen 19-21 yaşlarında bir genç kızdı. Ölü ele geçirdiğimizde, yanında başka bir Türk’ün ölüsünü de bulduk. Genç kızın bedeninde tam 52 kurşun yarası vardı... Bu savaş korkutucu.”