Size bazı isimler sayacağım. Bakalım kaç isim size tanıdık gelecek...
Kastamonulu Hatice Hanım, gelinliğini satıp parasını cepheye yolladı ve basma entarisiyle gelin oldu. Sakarya Savaşının Sancak Çavuşu ise elinde kamasıyla düğüne gider gibi savaşa giden Giresunlu İğneli Pembe ya da Gül Pembe Hatun.
Elinde, kollarındaki bomba, süngüden oluşan yara yerlerini kedi tırmığına benzeten, sadece göğsündeki şarapnel parçasının biraz acı verdiğini söyleyen Kara Fatma (Fatma Seher Hanım).
Evlendikten 2 ay sonra kocasıyla birlikte dağlara çıkan Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Yirik Ayşe, elmas küpelerini bozdurup aldığı tüfekle dağlara çıkıp çetelere katılan Aydınlı Çete Emir Ayşe, Pozantı’da Fransızları tuzağa düşüren Kılavuz Hatice, konuşmamasının cezasını fırında canlı canlı yakılarak ödeyen Nafize Kadın, Kastamonulu Necibe Nine, 93 Harbi’nin unutulmaz Dadaşı Nene Hatun, Kastamonulu Halim(Halime) Çavuş, kağnısında taşıdığı top mermisini ıslanmaması için battaniyesiyle saran Şerife Bacı, Maraşlı Senem Ayşe, Maraşlı Bitlis Defterdarının Hanımı, Rus işgaline karşı çıkan Görele’nin kahraman kızı Gülüşan(Dursun Çavuş), babası Çanakkale’de şehit düşen cephe hastanesinin en küçük hemşiresi 10-12 yaşındaki Safranbolulu yetim Şükriye, Çanakkale’nin isimleri tespit edilemeyen keskin nişancı kızları ve 12 yaşında onbaşı olan, İstiklal Madalyası teklifi verilen 92 yıl sonra İstiklal Madalyası torununun kızına verilen en küçük gazimiz Nezahet Onbaşı(Baysel)...
Evet bu isimler cephede bulunmuş kadın kahramanlarımızdan bazıları:
Bu kadınlarımız kurtuluş savaşının kadınları, yani MUSTAFA KEMAL’İN SİLAH ARKADAŞLARI...
Evet bunlar bizim şehit ve gazi kadınlarımız. Peki isimlerini bilen kaç kişi var. Boşuna aramayın tarih kitaplarında bulamazsınız.
Ama bir Jan Dark’ı bilmeyen yoktur. Hani Fransızların milli kahramanı. Bugün sokakta kimi çevirip sorsanız adını bilmeyen çıkmaz. Çıkmadığı gibi size öyküsünü de anlatırlar ayaküstü. Öyle ki Giuseppe Verdi tarafından adına opera bestelendiğini bile söyleyen çıkacaktır...
***
Evet gördüğümüz gibi Türk kadını İstiklâl Savaşı sırasında gerek cephede, gerekse cephe gerisinde tüm gücü ile hizmet vermiş, cephede erkekle omuz omuza düşmana karşı savaşırken cephe gerisinde de çeşitli faaliyetleri ile savaşa destek vermiştir. Kağnısı ile cepheye mermi taşımış, atölyelerde mermi hazırlamış, Mehmetçiğe çorap, fanila dikmiş...
Kurtuluş Savaşı’nın bir de "Kalemli Ordu"su vardı... Kadını, erkeği, fen bilimcisi, tarihçisi, edebiyatçısı, ilahiyatçısı, rektörü, uleması, dervişi, öğretmeni, belleteni, öğrencisi ile işgale karşı yek vücut direnen bir kalemli ordu...
Bu faaliyetlere katılan kahraman kadınlarımız aynı zamanda öğretmenlik gibi bazı meslek dallarında da kendilerini kanıtlamışlardır. Atatürk Türk kadınının bütün bu fedakârlığını ve hizmetlerini takdir etmiş ve Cumhuriyetin ilânından itibaren Cumhuriyet öncesi planladığı ve değişik vesilelerle ifade ettiği gibi kadının sosyal, ekonomik ve siyasal konumunu iyileştirici uygulamalara başlamıştır.