Kadın, savaş sürecinde fabrikalardan atölyelere, yol yapımından sokak temizlik işine kadar birçok iş sahasında faaliyet göstermiştir. Turan Gazetesi, Türk kadının “gayret ve fedâkarlığını” şöyle ifade etmektedir: “Daha düne kadar hayat-ı umûmiyeye yabancı tutulan Türk kadınlığının son zamanda gösterdiği bu terakki(ilerleme) ve faaliyet göğüslerimizi kabartacak kadar yüksek ve ulvîdir. Bizden kendilerine binlerce takdir ve teşekkür.”
Toplumda erkeklere mahsus bazı meslekler de ilk defa kadınlar tarafından yapılmaya başlanmış, Beyoğlu’nda görülen kadın berberler gazete sayfalarına haber olmuştur. Diğer taraftan bazı kadınlar erkeklerin silah altında olması nedeniyle boş kalan ticaret sahnesine de atılarak, Mudanya-İzmir yolu ile getirilen eşyayı Galata Rıhtımı arkasında satmaya başlamışlardır.
Çanakkale Savaşı’nın gizli kahramanıdır Türk kadını... Hem cephede hem de cephe gerisinde ülkesine, vatanına, milletine hizmet etmiştir. Savaş sırasında Türk kadını, toplumda hak ettiği rolü elde etmek için tüm benliğiyle; “savaşan”, “hasta bakan”, “yardım toplayan”, “çalışan”, “anne-eş-kardeş” kimliğiyle her alanda faaliyet göstermiştir. Kayıplarını büyük bir metanetle karşılamış ve “vatan sağ olsun” demiştir...
İncelediğimiz kaynaklarda, Türk kadınının profilini İstanbul ve çevresinde yaşayan, eğitimli hatta bürokrat ailelerine mensup kadınlar oluşturmaktadır. Diğer bir husus ise; kadının savaş sırasında toplumsal hayatta oynadığı aktif rol, bilinçli bir seçimin değil; zarurî bir durumun sonucu olduğu ortaya çıkmaktadır. Burada dikkati çeken bir diğer husus ise, kadınların gerek basın gerekse toplantı faaliyetleri aracılığıyla kamuoyu oluşturmada gösterdikleri başarıdır. Yine bu süreçte kadın, “erkek mesleği” olarak addedilen meslekleri, gerek kamusal alanda gerekse özel alanda gayet başarılı bir şekilde deneyimlemiş ve gerçekleştirmiştir. Başlangıçta zarurî bir durumun gerektirdiği bu kadın faaliyetleri, kadının toplumsal hayatta daha bilinçli rol almasına katkı sağlamıştır. Türk kadınının okuma-yazma oranının artması, meslek edinmesinin hız kazanması ve ekonomik alanda üretici bir kimliğe dönüşmesi; kuşkusuz savaşın zarurî ihtiyaçlarının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. I.Dünya Savaşı’nı takiben gerçekleşen Kurtuluş Savaşı’nda, Türk kadını, hem cephede hem de cephe gerisinde daha aktif bir rol üstlenmiş ve örgütlü faaliyetler içinde yer almıştır. Önemli bir kısmı Balkan Muharebeleri’nde kurulan cemiyetler aracılığıyla toplanan yardımlar, yaralıların bulunduğu hastanelere ve Müdâfaa-i Milliye veya Hilâl-i Ahmer Cemiyetleri vasıtasıyla gazilere ulaştırılmıştır. Toplanan yardımlar, aynı zamanda yardıma muhtaç asker ailelerine de ulaştırılmıştır.
Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi’nin Çanakkale Savaşları sırasında en büyük ve kapsamlı yardım faaliyeti, askerler için gerekli olan giyim malzemelerinin temininde olmuştur. Askerin giyim ve kuşamından hastanelerdeki çarşaf ve hastabakıcı gömleklerine kadar hemen her şeyin dikilmesinde Balkan Savaşları sırasında tesis edilen Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi’ne bağlı Dârussınâa’nın(tersane) önemli hizmetleri olmuştur. Özellikle Çanakkale Savaşları esnasında Dârussınâa, milyonlarca çamaşır ve yatak takımı levâzımı hazırlamış, ordu için binlerce çorap, eldiven, boyun atkısı örmüştür.