“Derinlerdeki Tarih”, “Çanakkale Geçildi mi?” gibi belgesellere imza atan Savaş Karakaş, “1915’in 7-8 Mart gecesi Nusrat mayın gemisinin deposunda kalan son 26 mayın Çanakkale’yi geçilmez kıldı” diyor
Karakaş bu konuda şunları söylüyor:
“1915’in 7-8 Mart gecesi Nusrat mayın gemisinin döktüğü 26 mayın Çanakkale’yi geçilmez kılmıştı. Anılara göre bu 26 mayın, depoda kalan son gruptu. Nusrat ve onun döşediği 26 mayın, Fransız savaş gemisi Bouvet ile İngiliz savaş gemileri Irresistible ve Ocean’ı denizin dibine gönderdi. İngiliz muhabere kruvazörü Inflexible, Fransız savaş gemileri Gaulois ve Suffren yaralanıp savaş meydanından kaçtı. Tarihin akışı Nusrat’ın dümen suyunda şekillendi.”
26 mayının öyküsü
Müttefik donanmasının boğazlardaki tabyaları bombalamaya başlamaları (Şubat 1915) ile birlikte Mart ayına kadar geçen süre içinde, dünyanın en büyük donanması boğaz önünde toplanıyor, keşif uçuşlarıyla mayın alanları belirleniyor, mayın araştırma ve keşif gemileri boğazın içlerine kadar girip mayınları temizliyorlardı. Nusret’in mayınlarını döktüğü Karanlık Liman önündeki mayın hatları ise tamamen temizlenmişti.
Uzun süreli bu temizlik çalışmalarının ardından Müttefik donanmasının boğazı geçme girişiminde bulunacağı kesinde. Bunun üzerine Müstahkem Mevki komutanlığı daha önceden düşündüğü gibi, bir Alman subayının da teklifiyle elde kalan son 26 mayını Karanlık Liman’a dökme kararı aldı.
Bu olayın içinde yaşayan Müstahkem Mevki Kurmay Başkanı Selahattin Adil anılarında şöyle yazmaktadır :
“Düşman kesin saldırısının birkaç gün içinde yapılacağı belli oluyordu. Deniz işlerine bakan ve izleyen tecrübeli, sevimli, uysal bir ihtiyar olan Alman Amirali Menter Paşa’nın teklifine uyularak, geride kalan yedek mayınların atılmasına karar verilmiş ve 30 kadar mayın Nusret gemisinde hazırlanmıştı.”
Böylece Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’nın da görevlendirilmesiyle, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey komutasındaki Nusret Mayın gemisi 7/8 Mart gece yarısından az sonra göreve çıkıyordu. Müstahkem Mevki Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi (Akpınar) Bey de Nusret Mayın Gemisi’ndeydi.
7/8 Mart gece yarısından az sonra sisli bir havada Çanakkale’den ayrılan Nusret Mayın Gemisi bütün ışıklarını söndürmüş, kıvılcım atmasın diye ocaklarını bastırmışlardır. Daha önceden dökülmüş olan mayınların arasından, Nazmi Bey’in kılavuzluğunda geçerek Erenköy’ün Karanlık Liman’ına doğru ilerlemeyi sürdürürler. Kıyıya paralel olarak 100’er metre aralıklarla ve suyun 4,5 metre altında 26 mayın da sessizlik içinde dökülür. Görev tamamlandığında yine aynı sessizlik ve dikkatle geriye dönen Nusret Mayın Gemisi, bir savaşın kaderini değiştirecek 26 mayınlık imzasını bırakmıştır geride.
Ertesi günlerde, Müttefikler tarafından yeni keşif uçuşları ve mayın taramaları yapılmıştır. Her nasılsa bu 26 sürpriz mayın kendilerini saklamayı başarmıştır. Hatta Karanlık Liman’da mayın bulunmadığına dair rapor veren İngiliz pilot, bu sürpriz mayınların başarısından bir gün sonra kurşuna dizilmiştir.
18 Mart günü yaşananlar Türk tarihinde gerçek bir zaferdir. Bu zaferde Nusret Mayın Gemisi’nin başarısı tartışılmazdır. Winston Churchill 1930’da “Revue de Paris” dergisinde bu olayı şöyle yorumluyordu.
“Birinci Dünya Harbi’nde bu kadar insanın ölmesine harbin ağır masraflara mal olmasına, denizlerde 5.000 adet ticaret ve savaş gemisinin batmasına başlıca neden, Türkler tarafından bir gece önce atılan ve incecik bir çelik halat ucunda sallanan 26 adet mayındır.”
Nusret Mayın Gemisi ve 18 Mart Zaferi bütünleşmiş ve bu zaferle birlikte anılan bir destana dönüşmüştür.
1962’de sivil denizciler tarafından satın alınarak, “Kaptan Nusret” adıyla kuru yük gemisi olarak kullanılan gemi 1990 yılında Mersin açıklarında alabora olarak battı. 1999 yılında bir grup gönüllü tarafından su yüzüne çıkartıldı. Gemi, Tarsus Belediyesince aslına uygun olarak restore edilip, 2003 yılında Nusret Mayın ve Yüzbaşı Hakkı Bey Müzesi’nde ziyarete açıldı.