Bugün 19 Şubat 1915’te başlayıp 18 Mart 1915’te, Türk topçusunun ve Nusrat Mayın Gemisi’nin, -İngiliz ve Fransız’ların, zırhlılarıyla birlikte hayallerini de Çanakkale’nin derinliklerine gömdüğü- düşmana galebe çalmasıyla biten “Çanakkale Deniz Zaferi”nin 101’inci yıldönümüdür... Kutlu olsun... Bu zafer, Mustafa Kemal’in zuhuruyla, kara savaşlarının kazanılmasının önünü açmıştır. (Kara savaşlarını da ayrıca aktaracağız.KEA)
Bu nedenle konunun önemine binaen, bir süredir devam eden “Atatürk’ün Liderlik Özelliği” başlıklı yazı dizimize ara verip “18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi” ile ilgili yeni bir diziye başlamayı uygun görüyoruz...
H H H
18 Mart; Türk’ün var oluş günüdür... 18 Mart; emperyalist devletlerin büyük bir iştahla yutmak için saldırdıkları, ancak küçük gördükleri büyük lokmanın boğazda düğümlenerek nefeslerinin kesildiği gündür...
Bugün 19 Şubat 1915’te başlayan ve 18 Mart 1915’te Mehmetçiğin toplarıyla, Nusrat’ın denize döşediği mayınlarıyla işgal kuvvetlerinin kendilerince o yenilmez armadasını, Çanakkale Boğazı’nın derinliklerine gömdüğü tarihtir 18 Mart 1915...
Havranlı Seyid Onbaşı’nın 215 okkalık(275 kilo) gülleyi tek başına sırtlayıp topun ateş yuvasına yerleştirip, İngilizlerin Ocean’ının ağır yara aldıktan sonra manevra yaparken Nusrat’ın mayınına çarpıp Morto Koyu’nda denizin dibini boyladığı gündür...
H H H
Bu yazı dizimizde çeşitli kaynaklardan derlediğimiz 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ile ilgili bilgilerin ışığında; savaşın öncesi, savaşın başlaması ve dakika dakika 18 Mart deniz muharebesini aktaracağız...
Bu arada tarihin akışını değiştiren Nusrat mayın gemisinin öyküsü ile İngilizlerin Agamemnon zırhlısıyla ilgili ilginç bilgiler de vereceğiz... Ancak ana konuya geçmeden bazı tarihi anekdotları hatırlamamızda fayda var diye düşünüyoruz...
3000 yıl önce Troya’da (Akhalıların komutanı Agamemnon Troya’ya saldırmış ve türlü hilelerle Akhilleus’un, Troyalıların yiğit savaşçısı Hektor’u öldürmesini sağlamış ve şehri ele geçirmişti.) karşımıza çıkan Agememnon, bu defa 1915’te Çanakkale’de toplarını kuşanmış olarak görüyoruz. Agememmon bütün ihtişamına rağmen Türk topçusunun kesif ateşi sonucu aldığı 7 yara ile savaş dışı kalıyordu. Ancak bu yenilgiyi hazmedemeyen İngilizler bunun intikamını almak için fazla beklememişler, 30 Ekim 1918’de Mondros teslimiyet antlaşmasını; Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda demirli Agamemnon zırhlısında Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey’e(Orbay) imzalatmışlardı.
“Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur” düşüncesiyle hareket eden İngilizler, boğazları ele geçirmek için donanmanın yeterli olacağına inanıyorlardı. Bahriye Nazırı Churchill’in planları Akdeniz filosu komutanı Amiral Carden tarafından da desteklenince, Lord Fisher’ın şüpheli gördüğü bu harekatın donanma ile yapılmasına karar verildi. Tarihinde hiçbir yenilgi almamış olan İngiliz donanmasının silah, teknoloji ve başarı açısından kendine güveni tamdı. Dünyanın yenilmez donanması, Fransa’nın da desteği ile dünyanın en büyük armadasını oluşturuyordu. Bu donanmaya karşı gelebilecek hiçbir güç düşünülemezdi. Hele ki yıpranmış, teknoloji açısından zayıf ve parçalanmak üzere olan Osmanlı, bu armada ile asla baş edemezdi.
Birinci Dünya Savaşı’nda çarpışmaların ve kahramanlıkların en üst düzeyde gösterildiği Çanakkale Cephesi Savaşları Türk ve Dünya tarihleri arasında önemi inkâr edilemeyecek bir yere sahiptir. Kuşkusuz tarihte hiçbir cephe Çanakkale Cephesi gibi dünya tarihinin akışını değiştirmemiştir. Bağımsız Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasının temel taşlarından birini teşkil eden, ayrıca Emperyalizme karşı verilen bu üstün direnişin tarihi Türk milletinin cesareti sayesinde zaferle sonuçlanmıştır.