Gül’e çok yakın bir isimle görüştüğünü belirten Ataklı, kaynağının kendisine “Bu görüşme olmadı, seni yanıltmışlar” dediğini ancak bunu dedikten sonra verdiği ayrıntıların görüşmeyi doğruladığını öne sürdü.
Ataklı, Gül’ün yakınının “Abdullah Bey asla Erdoğan ile bir işbirliği yapmaz” ve “Sizin söylediğiniz gibi Abdullah Bey’in hesap sorulmaması için söz vermesi de mümkün değil” dedikten sonra, eski Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye’nin gittiği yol da, kendisine çok büyük sorumluluklar düşecek zamanı beklediğini” belirttiğini aktardı.
Ataklı, “Benim bu sohbetten çıkardığım 4 sonuç şu: Gül Erdoğan’la birlikte yürümeyecek. Gül Erdoğan’a destek vermeyecek. Gül Erdoğan’ın yargı önüne çıkarılmaması için bir çaba harcamayacak. Gül Erdoğan’ın gitmesinden sonra sahaya çıkacak” ifadelerini kullandı.
Ataklı’nın yazısının ilgili kısmı:
Son zamanlarda içinde adımın da geçtiği en çok konuşulan konulardan biri “Erdoğan-Gül görüşmesi” oldu.
Hemen kısaca tekrar anlatayım:
Geçen hafta önce Youtube kanalımla eş zamanlı olarak bu köşede Erdoğan’ın eski Cumhurbaşkanı Gül ile gizli bir görüşme yaptığını anlattım.
Aldığım bilgilere göre Erdoğan bu görüşmede Gül’e “Yeniden parlamenter sisteme dönelim, sen partimizin cumhurbaşkanı adayı ol, ben de partimin başında seçime gireyim” demişti.
Bu bilgiyi şöyle yorumlamıştım; Erdoğan artık bu rejimle yüzde 50 artı biri alamayacağını biliyor. Tek çaresi yeniden parlamenter sisteme dönmek. AKP her şeye rağmen hala birinci parti. Gül’ü cumhurbaşkanı adayı yaparsa başta Babacan ve Davutoğlu’na kaçan oyları getirir, MHP ile birlikte iktidarı elinde tutabilir.”
Bu yazıma özellikle saray medyasından çok büyük tepki geldi.
Hepsi aynı ağızdan konuşarak “Can Ataklı yalan söylüyor” diyordu.
Saray medyası hem Erdoğan’a hem Gül’e ulaşabilecek durumda.
Ama gözlediğim kadarıyla hiçbiri konunun muhataplarına soru sormadan bu görüşmeyi yalanlamaya çalıştı.
Saray medyasına göre “Böyle bir görüşme olamazdı, Erdoğan’ın buna hiç ihtiyacı yoktu, parlamenter sisteme dönüş zaten asla mümkün değildi” falan filan.
Belli ki sarayın propaganda işlerini yürüten adamı saray medyasına işaret vermiş, hepsi birden aynı şeyi söylüyor.
Çünkü konunun altında sarayı çok rahatsız eden başka bir şey var ve bu nedenle konunun üzerini kapatmak istiyorlar.
Bunu da cuma gecesi öğrendim.
Abdullah Gül’e çok yakın bir isimle konuştum.
Lafı hiç uzatmadan “Bu görüşme olmadı, seni yanıltmışlar” dedi.
Güldüm.
Sonra anlattı.
Anlattıkları aslında görüşmeyi doğruluyordu.
Çünkü “Görüşme olmadı” diyerek anlattıkları aslında görüşmenin içeriği niteliğindeydi.
O zaman saray medyasının neden harekete geçerek haberi doğrulatma olanakları çok geniş olduğu halde bunu yapmayıp bana saldırmalarını da anlamış oldum.
Gül’ün yakını “Abdullah Bey asla Erdoğan ile bir işbirliği yapmaz” dedi.
Sonra ekledi; “Sizin söylediğiniz gibi Abdullah Bey’in hesap sorulmaması için söz vermesi de mümkün değil.”
Hem şaşırtarak hem de ilgiyle dinledim Abdullah Gül’ün çok yakını olan ismi.
Örneğin Gül’ün “Çankaya noteri” sözünden müthiş rahatsız olduğunu anlattı. “Asla noter gibi davranmadı zaten” dedi “Kanunları veto etmemiş olabilir ama birçok kanunu çıkmadan önce ilgilileri uyarıp düzeltmeler yapılmasını sağladı.”
Doğal olarak “Anladığım kadarıyla Gül rahatsız, niye kendisi ortaya çıkmıyor? Ayrıca Türkiye’de siyasete damga vurmuş bir ismin bu kadar suskun ve pasif kalması neden?” diye sordum.
Gül’ün yakını “Bazen ben de şaşırıyorum buna, ama anladığım kadarıyla şu anda ortak noktası olmak istemiyor. Türkiye’nin gittiği yolu görüyor, bana göre bu yolda kendisine çok büyük sorumluluklar düşecektir, bu nedenle biraz bekliyordur” yorumunu yaptı.
Benim bu sohbetten çıkardığım 4 sonuç şu:
Gül Erdoğan’la birlikte yürümeyecek.
Gül Erdoğan’a destek vermeyecek.
Gül Erdoğan’ın yargı önüne çıkarılmaması için bir çaba harcamayacak.
Gül Erdoğan’ın gitmesinden sonra sahaya çıkacak.