Tek yaşayan Mehmet Barlas, ölmüş babası ile ölmüş Yahya Kemal'in aralarında konuşurken duymuş: "Atatürk'ün gazetecilere pusu kuruşunu(!)" şöyle anlatıyor:
"Yahya Kemal anlatmıştı babama, ben de oradan dinlemiştim. 1924, Atatürk İstanbul'un bütün gazetecilerini İzmit'e çağırıyor. Muhalif olanları da... 'Artık beni tenkit edin, padişahlık bitti. Cumhuriyet var' diyor. Ahmet Şükrü Esmerler, Yahya Kemaller, 'Ne büyük adam, bize görev verdi, eleştir diye' diyorlar. Hepsi o görevi öyle bir yapıyorlar ki: 'Yeter Artık', 'Bıktık Postal Kokusundan', 'Dolmabahçe vardı, gitti, yerine Çankaya geldi' manşetleri atılıyor. Görevlerini o kadar iyi yapıyorlar ki, 1924 sonunda Takrir-i Sükûn Kanunu ile Çorum'a, şuraya buraya sürgün ediliyorlar. Yahya Kemal, 'Atatürk pusuya yattı, hepimizi açığa çıkardı. Bir daha politikaya tövbe' demişti."
***
Doğru mu bu? Yoksa çamur mu?
Atatürk yaşasaydı, konuşurdu.
Yahya Kemal ile Ahmet Şükrü Esmer sağ olsalardı. Ben onlara "Atatürk size pusu mu kurdu? Bu doğru mu?" diye sorardım. Kurmuşsa yazardım.
Arşive girdim, Atatürk'ün İzmit'te yaptığı basın toplantısına kimler katılmış listeyi buldum. Tevhid-i Efkar'dan: VELİT EBÜZZİYA. İleri'den: SUPHİ NURİ İLERİ. Vakit'ten: AHMET EMİN YALMAN, ASIM US. İkdam'dan: YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU. Akşam'dan: FALİH RIFKI ATAY. Tanin'den: İSMAİL MÜŞTAK. İleri Gazetesi'nin İzmit muhabiri: HAKKI KILIÇLIOĞLU ve ADNAN ADIVAR ile eşi HALİDE EDİP ADIVAR gazeteci olarak katılmışlar. Kızılay Başkanı Hamit Bey ile toplantıda konuşanları kaydetmek üzere TBMM'den 4 görevli hazır bulunmuş. Yani bu toplantıda Yahya Kemal ve Ahmet Şükrü Esmer yoklar. Katılmamışlar.
Ama Mehmet Barlas, ben babamla konuşurken duydum; "Atatürk gazetecilere İzmit'te pusu kurmuş" diye söyleşi yayınlıyor...
Necati Doğru Sözcü
***
Bırakın artık cambazlığı
Yıllarca AKP'yi destekleyip ABD ile aynı tarihlerde, yani son 5 yılda muhalefete başlayan entel takımının hezeyanlarını hüzünle izliyoruz.. Son teraneleri şu... Bugün Türkiye'nin baskıcı rejim altına düşmesinin ve Kürt meselesinin içinden çıkılmaz hal almasının kaynağı Atatürk dönemiymiş...
Atatürk bu ülkede 1923'ten sonra sadece 15 yıl cumhurbaşkanlığı yaptı. İnönü 12 yıl başta kaldı. Tek parti dönemi topu topu 27 yıldır...
Çok partili düzene geçtiğimiz 1950'den bu yana ise 66 yıl geçti...
Cumhuriyet'in çözemediği iki sorunu neden bu 66 yılda Menderes'ler Demirel'ler Özal'lar Mesut Yılmaz'lar Tansu Çiller'ler çözemedi? Enteller bu 66 yılı atlıyor. Bu yılların ABD vesayeti altında geçtiğini, Cumhuriyet kazanımlarının sürekli kemirildiğini, iç ve dış siyasetin ABD ve sermayenin çıkarlarına göre düzenlendiğini unutturmak istiyorlar.
Türkiye bugünkü noktaya son 66 yılda adım adım getirildi. Enteller de ilk 10 yılında AKP'ye göğüslerini siper ederek, demokrasi ve özgürlük getiriyor diye halka yutturarak, bu sona büyük hizmetlerde bulundular... Bırakın artık cambazlığı.
Melih Aşık Milliyet
***
Şeffaflık ve milli irade
ABD başkanlık seçimini Donald Trump kazandı.
ABD başkanlık seçimlerinde gıptayla izlediğimiz şey toplumun hak ettiği "şeffaf, adil ve eşit" bir propaganda sürecinin yaşanmış olmasıydı.
Sanatçılar ve herkes özgürce görüşlerini açıkladı. Robert De Niro "Trump'ın yüzüne yumruk atmak istediğini" bile söyledi.
(Asıl dikkat etmemiz gereken nokta Trump'ın "başkanlığı döneminde" de Robert De Niro'ya herhangi bir zarar veremeyecek olması, vatandaşların yasalarla gerçek güvence altına alınmış olmasıdır.)
Hiçbir vatandaş, adayların hiçbirinden çekinmedi.
Aynı anda, aynı sahnede...
TV ekranlarında eşit oranda göründüler ve en önemlisi yan yana konuşmalar yaparak merak edilen tüm soruları cevapladılar.
Böylece adaylar "millî iradeye saygıyı" seçim öncesinde de zorunlu olarak gösterdiler.
Biz de "demokrasi" olduğumuzu iddia ediyoruz ama "iki adayı aynı anda, aynı sahnede" halkın karşısına çıkarmak imkansızdır.
Oysa Amerikalıların çoğu oylarını TV münazaralarına göre kullandılar. Bunu örnek almak gerekiyor.
Güngör Mengi Vatan