Cami-kışla savaşına çağırır gibi...

Geçtiğimiz yıl, bu ülkenin çok büyük kesimine "bir yaz gecesi kâbusu" yaşatan 15 Temmuz alçaklığına karşı kendini en çaresiz, en zayıf hissettiğin an hangisiydi diye sorarsanız;

Hiç düşünmeden, tereddüt etmeden, "bütün camilerden salaların yükselmeye başladığı o an" derim.

Hem aklıma "ölüm"den başka bir şey getirmediği, ülkeyi her sokağı musalla taşlarıyla donanan dev bir cami avlusuna çevirdiği, hem de bir kesimi "cihada" güdülediği, pimi çekilmiş bombaya çevirdiği, bir belayı def edemeden, toplumsal yaraları onanmaz yeni bir belaya zemin hazırladığı için!

Ki biliyorum yalnız değilim;

Bu nedenle sinir krizi içinde sinir krizi yaşayan, psikolojisi allak bullak olan sayısız insan var çevremde.

***

Devletin kuruluş bayramının, vatanın kurtuluş bayramının, milletin zafer bayramının bile kutlanamaz hale geldiği günlerde, "40 gün 40 gece kıvamı"nda anılacak ya o felaket gecesi; Diyanet İşleri de eksik kalmamış, gece saat 00.13'te, 90 bin camide birden okunmaya başlayacak salalarla taçlandırdığı bir program hazırlamış!

Adlandırma da cuk oturmuş formata.

"Ezanları Susturan Darbelerden, Darbeleri Susturan Ezanlara."

Bu nedir biliyor musunuz?

En azından yarattığı algı nedir?

15 Temmuz'u "cami-kışla" savaşına çevirmek ve mücadelenin ordunun içindeki yapılar arasında yaşandığı gerçeğini gözden kaçırıp, "caminin kışlayı yendiğini" ilan etmektir!

Tehlikelidir.

Tahrik edicidir.

Kaldı ki, 15 Temmuz, bu ihanet çetesi kışlalardan önce camileri ele geçirebildiği için gerçekleşebilmiştir.

Bu ülkenin dindar insanlarını aldatabildiği, kandırabildiği; onların inançlarını kullanarak örgütlenebildiği için gerçekleşebilmiştir.

Dini sulandırdığı, emperyalist niyetleri Türkiye Müslümanlarına "din gibi" benimsetebildiği için gerçekleşebilmiştir.

Bunun en yakın şahidi, kendisini "dindar" olarak tanımlayan iktidar ve bizatihi Diyanet teşkilatı iken, toplumun bilinçaltına "Peygamber Ocağıyla cihat mübah" gibi son derece ürkütücü bir tohum bırakabilecek bir tercihin nedeni nedir?

***

NEREDE BU "EYYYYYY"CİLER?

-----

Telafer'deki Türkmen katliamından sonra, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün "haberlerden büyük infial duyulmuştur" açıklaması dışında, devletin zirvesinden laf olsun diye değil, şöyle yedi düveli sarsacak, taş taş, baş baş üstünde bırakmayacak türden bir "Eyyyyyyyy" işiten var mı?

Ya, Karabağ'da el kadar Türk bebeği katleden Ermenistan'a bir "Eyyyyyy" çeken?

Başka sorum yok!

***

GÜNÜN SÖZÜ

-----

İktidarı eleştirme uğruna FETÖ ve PKK ile aynı safta görünmek ne kadar yanlışsa, CHP'yi eleştirme uğruna AKP'yi aklamak da o kadar yanlıştır!

Semih Çetin

+++++++

Müslümanın "kötü bakma hakkı"(!)

----------

Dünkü köşesinde "İnsan haklarına dayalı demokrasilerde bir kimsenin ate ve eşcinsel olma ve bu oluşları savunma hakları varsa, böyle olmayanların da kendi değerlerine dayalı olarak ateistlere ve eşcinsellere "kötü bakma" hakları, hatta Müslüman iseler vazifeleri vardır. (...) Müslüman ateiste ve eşcinsele kötü bakar..." yazan AKP fetvacısına naçizane bir tavsiyem var:

Önce bir, partinin 2015 seçimlerinde, Beyoğlu'nda dağıttığı ve "Ramazan ayının ortasında İstiklal Caddesi'nde Gay Pride yapabilen ülke" olmakla övündüğü broşürü oku Hoca!

Yahut daha kolayı;

Parti Genel Başkanı'nın verdiği iftar yemeklerinin fotoğraflarına bak bir ara; hangi cinsel tercihlere sahip kişiler ağırlanmış protokol masasında, hem de 'en ağır misafir" konumunda, "Hanımefendi"nin hemen yanı başında!

Şahsen beni hiç ırgalayan bir konu değil ama öyle yüksekten yüksekten yazıp, toplumun bir kesimine, bir gruba karşı galeyana gelebilecekleri tondan coşkuyu verdiğini görünce sormak gerekti:

O örneklerde, "Müslümanlık vazifesini yerine getirmemiş" mi oldu AKP yani!

Buna da bir kılıf fetvası var mı, yokla bakalım arşivini!

***

YESEVİ DOSTLARINA...

-----

Hoca Ahmed Yesevi Vakfı'nın, Küçük Ayasofya'da, 15 günde bir tekrarladığı ve 9 Temmuz Pazar günü 163.'sünü yapacağı kahvaltı programında, Bülent Ertem de saat 12'den itibaren Petro-Terör kitabını imzalayacak... Meraklısına duyurulur...

Yazarın Diğer Yazıları