Cahillikle, yobazlıkla ve yozlukla hiçbir yere varamazsınız
Cahillikten hiçbir büyük eser doğmaz.
Yobazlıkla hiçbir başarı elde edilemez.
Yozlukla hiçbir güzelliğin kapısını açamazsınız.
Cahillere hitap eden karizmanızla yüz binleri meydanlara yığarsınız. Yığarsınız, o kadar. O karizmayla ve o yüz binlerle hiçbir yere varamazsınız. Hangi seviyedeyseniz o seviyede kalırsınız. Bilgi toplumlarının seviyesi gittikçe yükseldiği için onlarla aranızdaki mesafe de durmadan açılır. Siz aynı çizgide oyalanır durursunuz.
Yobazlıkta hiçbir yaratıcı potansiyel yoktur. Yobaz, donmuş bir beynin kalıplaşmış refleksleriyle hareket eder ancak. Kalıplaşmış refleks, durmadan aynı şekilde tekrar eden refleks demektir. Durmadan tekrar eden refleks, hiçbir yaratıcılığa imkân vermez. Yobaz, yobazca tekrar eden tapınış ve hareketlerinin içinde debelenir durur.
Yozluk, kabalık demektir; odun gibi olmak demektir. Güzele ve sanata kapalı olmak demektir. Belli bir ortamda, belli bir duruş içinde bazen bir kütükte bile estetik olabilir; yoz bir insanda ise hiçbir estetik potansiyel yoktur. Yoz gelmiştir dünyaya, yoz gidecektir.
İnsan beyni, merak etmeye, öğrenmeye doğru biçimlenmiştir. Yeni şeyler bulmaya, icat etmeye, yaratmaya doğru biçimlenmiştir. Güzele doğru, sanata doğru biçimlenmiştir. Böyle olmasaydı avcılık ve toplayıcılık döneminde kalırdık. Beynimizin yönelişleri bizi bugünlere getirdi.
Bugünlere geldik ama her insan, her toplum aynı seviyede değil. Öğrenmeye, yaratmaya devam eden toplumlar var. Yobaz inanışlarının içinde debelenen toplumlar var. Müslüman toplumlar ikincisine giriyor. Araştırmıyor, öğrenmiyor, yaratmıyor. Sadece araştıranlara, yaratanlara kızıyor; onlara sövüp sayıyor; silahlı terörle onları alt edebileceğini sanıyor. Bir de geçmişiyle övünüyor.
Hristiyan Batı birinci grupta. Araştırıyor, öğreniyor, yaratıyor. Ve ikinci gruptakileri sömürüyor. Müslüman toplumlar yobazca din anlayışları yüzünden sömürülüyorlar.
Paradoks şurada: Hristiyan Batıyı en büyük düşman olarak görüyorsunuz. Fakat öyle bir din anlayışınız ve tutumunuz var ki bundan ancak düşmanınız yararlanıyor.
Düşmana yarayan din anlayışı ve tutumu nedir? Bunu biraz daha açalım.
Dinin şekle dayalı kurallarını ve ahireti ön planda tutmak, aklı, bilimi ve dünya işlerini arka plana atmak. Bu tutum, ibadetini aksatmayan fakat cahil kalan bir toplum sonucunu doğuruyor. Dünya işlerinin tamamının çözümlerinin dinde zaten bulunduğunu kabul eden teokratik düşünce, daha baştan aklı ve bilimi saf dışı bırakmaktadır. Akıl ve bilimin olmadığı yerde cehalet ve yobazlık vardır. O hâlde Hristiyan Batı tarafından sömürülmek istemiyorsanız aklı ve bilimi öne alacak, dünya işlerini din kurallarında aramayıp akıl ve bilimle çözmeye çalışacaksınız. Hedefiniz akılcı ve bilimci bir toplum yaratmak olacaktır.
Dinin şekle dayalı kurallarını ve ahireti ön planda tutmak, sanatı da arka plana atmak demektir. "Yaratmak" fiilini kullanmanın dine aykırı olup olmadığını, resmin, heykelin, sinemanın, müziğin şu veya bu türünün günah olup olmadığını tartışıp durursunuz. Davul ve zurnayı dedenizden öğrendiğiniz gibi çalmayı muhafazakârlık hatta milliyetçilik zanneder; millî saz ve oyunlarınızı tiyatroya, operaya, sinemaya nasıl uyarlayabileceğiniz konusunda beyninizin kıvrımlarını milim oynatmazsınız. Yoz gelirsiniz dünyaya yoz gidersiniz.
Cahillikle, yobazlıkla, yozlukla hiçbir yere varamazsınız.