''Büyümenin'' arkasında yatan gerçek
Türk ekonomisi yılın ilk çeyreğinde beklentinin üzerinde, yüzde 7 oranında büyüme gösterdi. En fazla faaliyet artışı bilgi ve iletişim alanında gerçekleşti.
Haberi ilk gördüğümde "vay be" dedim. Cebimi kontrol ettim. Acaba nasıl zenginleştik diye gelire baktım gidere baktım. Büyüme ne kelime aksine daha da eksiye doğru gitmişim...
İnanın artık dalga geçiyorlar.
Yaşadıkları sırça köşklerde, saraylarda durum, dedikleri gibidir elbet ancak insinler pazara, çarşıya sorsunlar bir esnafa nasıl büyümüşüz anlatsınlar.
Haa şu olabilir.
Mesela AKP teşkilatlarında yer alıp kamu kurumlarında ihale peşinde koşanlar yüzde 7 büyümüş olabilir.
Mesela "Danışman" olup milyonluk araba koleksiyonları olanlar yüzde 7 büyümüş olabilir.
Mesela güzelim ormanlık alanlarını adeta yağmalarcasına maden ocakları açmak isteyenler yüzde 7 büyümüş olabilir.
Başında bulunduğu Bakanlığa dezenfektan satmak isteyen kişiler yüzde 7 büyümüş olabilir.
Sırtını belediyelere dayamış olup şişirme faturalarla belediye kaynaklarını sömürenler yüzde 7 büyümüş olabilir.
Kanal İstanbul güzergahında arazi alanlar yüzde 7 büyümüş olabilir.
Vergileri silinen, pandemi döneminde türlü peşkeş çekilen kişiler yüzde 7 büyümüş olabilir.
Ancak büyümeyen bu ülkenin emekçi halkları var, alınteri ile evine üç kuruş götürmeye çalışan yurttaşlar var, çiftçiler, esnaf, sanatkarla, sanatçılar, müzisyenler, tarım işçileri, gündelik yevmiye ile çalışan kişiler emin olun büyümediler.
Aksine küçüldükçe küçüldüler.
"Büyümenin" arkasında yatan gerçeği biraz araştırdım.
Evet Türkiye "büyüdü" fakat bu işsizliği azaltan, yatırımları artıran, enflasyonu düşüren, istihdamı yukarıya çeken bir büyüme değil. Aksine ekonomistlerin ortak görüşü çift haneli büyüme rakamlarının bile önümüzdeki dönemde ortaya çıkabileceği yönünde.
Yani aslında yüzde 15 enflasyonla birlikte Türkiye yüzde 22 büyüdü. Buna büyümek değil de "şişmek" demek daha doğru! Peki, sizin geliriniz, maaşınız, kazancınız artık neyse, yüzde 22 arttı mı, bu soruyu sorarak sağlama yapabilirsiniz.
Ortada bir pasta var. Pasta yüzde 22 büyüyor. Fakat mesele şu, pastanın dilimleri vatandaş için küçülürken zenginler için büyüyor. Zenginler daha büyük dilim yemeye başlarken vatandaş en küçük dilimleri paylaşmak zorunda kalıyor.
Yani sınıflar arası fark açılıyor. Refah, toplumun geneli yerine toplumun yüzde 1''lik azınlık kısmının eline geçiyor. Orta sınıf kırıntıları da yavaş yavaş bu büyüme rakamlarıyla yok oluyor.
Madem büyüyoruz, devlet enflasyon+büyüme oranını memur, işçi ve emeklilerin maaşına yüzde 22''lik bir artışla yansıtsın.
Yapabilir mi?
Siz cevap verin.
Büyümüş müyüz?
Buyurun yine siz cevap verin.