Prof. Dr. Şahin, akromegali hastalığının, büyüme hormonunun herhangi bir sebeple vücutta yüksek olması nedeniyle ortaya çıkan hastalık olduğunu söyledi. Prof. Dr. Şahin, büyüme hormonunun 'hipofiz' adı verilen kiraz çekirdeği büyüklüğünde kafatasının ortasında yer alan 'yönetici' olarak bilinen endokrin bez tarafından salgılandığını belirtti. Şahin, "Akromegali belirtilere baktığımızda ilk olarak uç bölgelerdeki el ve ayaklarda büyüme olarak kendini gösterir. Burunda, dilde büyüme ve kaşların belirginleşmesi, çenenin öne doğru çıkması, dişlerin birbirinden ayrılması gibi bulgu ve belirtilerle başlar genellikle. Halsizlik, yorgunluk olabilir, cinsel fonksiyon bozuklukları meydana gelebilir. Terleme, depresyon gibi bulgu ve belirtilere yol açabilir. Bu bulgu ve belirtiler yavaş seyrettiği için kişinin kendisi veya yakınları fark edemeyebilir. Dışarıdan bir gözle bakılması veya eski fotoğrafların incelenmesi sonucunda hastanın yüz şeklindeki veya diğer organlarındaki değişikliklerden şüphe edilebilir. 36 numara olan bir ayak, 40 ya da 44 olabilir" diye konuştu.
'TÜRKİYE'DE KAÇ AKROMEGALİ HASTASI VAR'
Prof. Dr. Şahin, akromegalinin sadece görünen organlarda büyümeye yol açmadığını, kalp, dalak gibi tüm organların büyümesine neden olabileceğini kaydetti. Şahin, şunları kaydetti:
"Tedavi edilmezse ölümcül bir hastalıktır. Türkiye'de kayıtlı bine yakın akromegali hastası vardır. Erken tanı aldığında başarı ile tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide ilk seçenek cerrahidir. Hastalık kür ile bile sonuçlanabilir. Eksik kaldığı durumlarda hastanın uygun olmadığı konularda medikal tedavi seçenekleri gelir. Üçüncü seçenek ise ışın tedavisidir. Erken tanı konulduğu zaman kür sağlanarak tedavi edilebilen bir hastalıktır. Akromegali ile ilgili genellikle tanıyı endokrin koyar. Diş arasında ayrılma ya da çenenin tam kapanmaması sonucu şüphelenebilirler. Plastik cerrahlar yüzdeki kabalaşma nedeniyle şüphelenebilirler. Sinirlerde sıkışma gibi bulgular olduğu zaman nörologlar bakabilir. Bu nedenle birçok branştaki doktorun ve halkın da bu konuda farkındalığının olması şarttır. Bizler de tanıyı koymak için genellikle kandaki hormon düzeylerine bakıyoruz. Aynı zamanda şeker yükleme sonrasında büyüme hormonunun baskılanıp baskılanmadığını gösteren bir testimiz var. Bu iki yöntemle genellikle tanıyı koyuyoruz."