Bütün bunlar olurken AKP uyuyor muydu!
Kaçak “saray”ın, 13 yıl boyunca, PKK’yla müzakereden vazgeçilip mücadele edilmesi gerektiğini savunanları bu yönde iş birliği çağrısı yapan, destek atanları “kandan beslenmekle” itham ettikten sonra, -eşine Hasan Cemal’in sicilinde dahi rastlanmayacak derecede keskin bir “U” dönüşle- üzerine yapışan türlü hırsızlık, yolsuzluk iddiasından kurtulmak için kanla kırklanma yoluna sapmasının, “hınk deyicileri” üzerindeki etkilerine bakıyorum da...
Allah düşürmesin...
* * *
Meğer bu beyler/bayanlar yıllaaaaaar yıllardır; ta 2004’ten bu yana yazıyorlarmış:
- K. Irak tarafına yoğun yığınak başladı. Türkiye sınırına yabancı birlikler indirilip mevzileniyor...
- Önceki gece Zapsuyu yakınlarına helikopterlerle ABD askeri indirildi. Bölgede arazi ölçümleri yapılıyor...
- Türkiye’nin sınır bölgeleri, K. Irak tarafı füzelerle tahkim ediliyor.
- Sadece tanklar değil, füzeler de Türkiye sınırına yerleştirildi. Ağır silahlar ABD/İsrail tarafından sağlanıyor...
Sorum basit ve bilindik:
Bütün bunların olup bittiği 2004 yılında, kim vardı iktidarda?
* * *
Meğer bu beyler/bayanlar yıllaaaaaar yıllardır; ta 2007’den bu yana uyarıyorlarmış:
(12 askerimizin şehit olduğu Dağlıca saldırısının arifesinde...)
- Bölgedeki füze ve silah depoları, İsrail’den yapılan sevkiyatlar kimsenin dikkatini çekmedi. Sevkiyat hâlâ devam ediyor, depolar genişletiliyor, Türk birliklerinin bulunduğu yerlerin koordinatları İsrail tarafından bölgedeki gruplara bildiriliyor...
- İddialar ispatlanırsa ABD ve İsrail, Türkiye’ye ne diyecek? Bir müttefik ülkeye karşı kendilerinin terör olarak tanımladıkları bir örgütle iş birliği nasıl açıklanacak?
Sorum yine basit, yine bildik:
Bütün bu hançerlemelerin yapıldığı 2007’de kim tarafından yönetiliyordu Türkiye?
* * *
Meğer bu beyler/bayanlar yıllaaaaaar yıllardır; ta 2008’den bu yana soruyorlarmış:
- Yıllardır Irak’tan Türkiye’ye giren patlayıcıların, muhtelif şehirlere stoklanan patlayıcıların izi sürülebildi mi?..
- Ankara’nın yanı sıra, bu ülkenin hangi şehirlerine patlayıcılar gitti? Silah deposu evleri kimler hangi senaryolar için hazırlıyordu?
- Sadece Ankara’ya değil, Anadolu’nun birçok köşesine benzer sevkiyatlar var. Neden kimse ses çıkarmıyor?
- Kuzey Irak’tan Silopi’ye gelip Afyon’a ulaşan, oradan da Ankara, İstanbul ve başka bölgelere sevk edilen yüzlerce kiloluk patlayıcılar, C-4’ler, silahlar hangi amaç için nerelerde stoklanıyor? Bu sevkiyat sırasında şehirlere gönderildiği söylenen Stinger füzeleri nerelerde kullanılacak?
- O tarihlerde, İsrail’den Kuzey Irak’a haftalarca sevkiyatı yapılan, füzelerin, yakın muharebe silahlarının, anti-tank mayınlarının, topuk mayınlarının, termal kameraların, gece görüş dürbünlerinin, A-3, A-4 ve C-4 patlayıcılarının ne kadarı bu ülke topraklarına girdi? Sadece Ankara’ya bir seferde 750 kilogram C-4’ü kimler götürdü ve nerelerde depoladı?
Sorum aynı:
Bütün bu soru işaretlerinin oluştuğu 2008 yılında, kim vardı Türkiye’de iktidarda?
* * *
Bir de tutup, “yazmıştık, uyarmıştık, sormuştuk ama hiçbirine cevap alamamıştık” diye yakınmıyorlar mı;
Yuh.
Velev ki her harfi doğru yazdıklarınız...
İhbar niteliğinde bilgiler verdiğiniz halde bu açık istihbarat kaynağı kullanılmadıysa; kim kullanmadı?
Uyardığınız halde birileri sağıra yattıysa; kim kulak tıkadı?
Kim sorularınıza verecek cevap bulamadı?
Eğer son MGK’ya da rapor olarak sunulduğu söylenen bu veriler yüzde yüz doğruysa; ülke güvenliğini birinci derecede tehdit eden böyle bir-ihtimal dahi olsa- durumun yegane muhatabı; o günlerde varlığını askeri vesayeti yerle yeksan edip kum çuvallarının ardına çömelerek “başkomutancılık” oynayan AKP’li iktidar sahipleri değil midir?
Kimden neyin hesabını soruyorsunuz şimdi!
Başımıza geleceği duymazdan gelen de AKP.
Görmezden gelen de AKP.
Bilmezden gelen de AKP.
* * *
“Ergenekon operasyonları kapsamında üç el bombası için ortalığı ayağa kaldıranların, yıllardır devam eden ve Batı illerini de kapsayan bu silah trafiği hakkında parmağını bile kıpırdatmaması nasıl açıklanabilir?” sorusuna gelince;
“Ergenekon operasyonları kapsamında -onlar da buhar halinde- üç el bombası için ortalığı ayağa kaldıranlar” olarak bu soruyu soracak son kişilersiniz Türkiye’de!
“Topraktan cephane fışkırıyor” başlıkları atıp kamuoyunu “millî kişi ve kurumlar” aleyhine galeyana getiren de, hayvan kemiği fotoğraflarının altını “faili meçhul devleti” , “soykırımcı cumhuriyet” hikayeleriyle dolduran da sizdiniz; bugün lanetlediğiniz tutumların hepsinin membaı kendi arşiviniz!
Ha “yalan” söyledik diyorsanız, başka...
*
22 yaşında, mesleğindeki 26. gününde şehit olan Hüseyin Parça’nın odası bu; gerisi laf! Susmak dışındaki bütün eylemler ayıp olur bazen, hakaret olur, densizlik olur, saygısızlık olur, şuursuzluk olur... Çünkü burası; “Ali” ye karşı “Yezid” den yana olanların haram saltanatına zeval gelmesin(!) diye, helalinden bir kuru döşek ile “kabir-saray” arasına sıkıştırılan
“Hüseyin”lerin vatanı...