"Burası Türkiye, her şey olur" mu?..

Acaba ne diyelim bu çarpık gidişata?.. Memlekette yaşanan trajikomik olaylara ve olabildiğince vahim vakalara ne ad verelim ki?..
"Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedirten vakaları acaba nasıl yorumlayalım?..
Ne desek az, çünkü görenleri, duyanları şoke eden olaylar hiç bitmiyor bu ülkede...
Çünkü hem acıklı Türk filmlerine konu olacak olaylar, hem trajikomik olması bakımından güldürü sinemasına malzeme yapılacak vakalar açısından da giderek bir deryaya dönüşüyor Türkiye...
Hani, "neresinden tutarsanız elinizde kalıyor" derler ya; hani "memleketin çivisi çıkmış” diye sitem ederler ya, hani "bu nasıl iştir" diye şaşkınlık yaşar ya insanlar ve en sonunda da "bu kadarı da olmaz" diye isyan edilir ya, işte çelişkiler, şaşkınlıklar, vahametler ve çarpıklıklar tüm bu tepkileri körükledikçe körüklüyor...
Sistem bir kez bozulmaya görsün, laçkalık bir kez olsun bürokrasinin, siyasetin, iş dünyasının çarkını dağıtmaya görsün...
Velhasıl tüm bu saptamaların özeti kendini her açıdan, çok şaşırtıcı biçimde dışa vurmaya devam ediyor;

Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetin kuruluşu sürecinde bile bu kadar ihanet, darbe, çelişki, laçkalık, sarsıntı, erozyon görmeyen bir ülke halen ayakta durabiliyorsa, işte bunun sebebinin sosyologlar, psikologlar tarafından ayrıntılı biçimde incelenmesi, tez konusu yapılması gerekiyor...
Çünkü kimi "çüş" der, kimi "yuh" der, kimi "olmaz bu kadar" der ve kimi de "Allah sizi bildiği gibi yapsın" diye son noktayı koyar aşağıda sıralanan çarpıklıkları görünce...

Bürokratik rezaletler ülkesi!..

YÖK, Türkiye'de hiçbir üniversiteye denklik vermeyen ve "136 ülkede fitne saçıyor" diye gazetelere manşet yapılan İran'daki El Mustafa Üniversitesi'nin denkliğini 50 yıl sonra kaldırmış...
Bu arada dünyanın neresinde, okula gitmeyenlere bile diploma veren fasaryadan üniversite varsa, Türk öğrencilere diploma pazarlamaya devam ederken, YÖK'ün bu rezaletlerin üzerine gitmemesi de çok düşündürücü... Hele de bir sürü ülkede halen FETÖ'ye ait okullar, üniversiteler eğitim halindeyken!!!
Konu bürokrasideki çarpıklık olunca vakalar da bitmiyor...
İşte devlet her fırsatta FETÖ ile amansız mücadelenin devam ettiğini duyururken, Adalet Bakanı’nın özel kalem müdürü olarak atadığı zatın FETÖ soruşturması geçirdiği ortaya çıkmış!..
Bu arada Halil Konakçı adlı imam devlet korumasında cumhuriyetle, Atatürk'le kavga etmeye devam ederken, 36 milyar liralık bütçesi yetersiz kalan Diyanet'in bu yıl 50 milyar liralık harcama yapacağı ortaya çıkmış...
Türkiye'den 5500 doktor, Almanya'ya göç etmişken; hem doktor açığı büyürken, hem de piyasada bulunamayan ilaçların sayısı hızla artarken, sağlık sistemi her açıdan alarm veriyor ki, skandallar medyaya yansımaya devam ediyor...
Bu kapsamda bir patoloji vakası var ki dünkü gazete manşetlerini süslemişti;
İstanbul'da mide ağrısı ile doktora giden Alican Karabağ adlı yurttaşa yanlışlıkla kanser teşhisi konulunca, çok sayıda organı alınmış ve yüzde 60 engelli hale getirilmiş...

Başıboşluğun utanç halleri...

Türkiye'de, insanların görünce, duyunca adeta küçük dillerini yuttuğu vakalar sadece eğitimde, bürokraside ve sağlıkta yaşanmıyor...
Memlekette neredeyse her gün depremler olurken, İstanbul'da yer aldığı öne sürülen 5500 toplanma alanının hiçbirinin e-devlet'te görülmediği ortaya çıkmış!.. Çünkü çoğunun yerine rezidanslar, AVM'ler, oteller yapılmış!!!
Bu arada, büyük can kaybının yaşandığı Kahramanmaraş depreminden etkilenen Gaziantep'te 18 katlı bir otel binasına izin verilirken, Şanlıurfa'da ise 24 katlı bir otel projesi ÇED sürecini bekliyormuş...
Yunanistan'da plaj işgallerine karşı başlatılan "havlu hareketi" Türkiye'ye sıçrarken, Anadolu'nun sadece ormanlarının, vadilerinin, yaylalarının, maden arama ve yapılaşma uğruna katledilmediğini gösteren en önemli örnek de, kıyılardaki yağma ile plajların mafya tarafından işgal edilmesi...
"Havlu hareketi" isyanı Türkiye'ye yayılırken, ünlü Sarımsaklı plajının da işgalciler tarafından demir bariyerler ile çevrildiği ortaya çıkmış...
Öte yandan Akbelen'deki orman katliamına tepkiler büyürken, Türkiye'nin nefesini kesen çarpık olaylar sadece yeşile yönelik barbarlıktan ibaret değil... İşte muhalefet milletvekillerine göre Türkiye'de 67 termik santral sürekli zehir saçıyormuş...

Dışa bağımlılığın "CEKİCİ"liği!!!

Hayat pahalılığı, zam ve işsizliği çarpıcı biçimde dışa vuran iki haber de var ki, bir zamanlar "kendi kendine yeten 7 ülkeden biri" olarak bilinen Türkiye'nin ne hallere düşürüldüğünü göstermeye yetiyor;
Türkiye'de gıda fiyatları bir yılda yüzde 67 artarken, Avrupa'da düşmeye devam ediyormuş...

Bu arada 2023'ün ilk 6 ayında tarım, gıda ve içecek ihracatı 1.04 artarken, ithalatta 19.71 artış olması Türkiye'nin en yaşamsal ihtiyaçlar açısından nasıl dışa bağımlı hale getirildiğini deşifre ediyor...
Kangrenleşen mobbing ve işsizliğin ne hallere düştüğünü gösteren son örnek ise Denizli'den...
Kentin ünlü tekstilcilerinden İsmail Aslan'ın kızı, kendisine mobbing uygulayarak haksız yere işten attığı gerekçesiyle babasının şirketine karşı işe dönüş davası açmış!..
Ve sayıları kimilerine göre 6, kimilerine göre de 18 milyon olarak hesaplanan sığınmacı işgalinin Türkiye'de istihdam ve işsizliği nasıl batağa sürüklediğini gösteren son örnekle "haftanın çarpıklıkları" dosyasını kapatalım;
Ruslar ve Ukraynalılar ruhsatsız emlakçılıktan sonra Antalya'da korsan taksiciliğe de başlamışlar...
Hatta uygunsuz park eden araçları kaldıran "çekici"lerin de Ukrayna plakası ile kaçak çalıştırıldığını gösteren fotoğraflar Türkiye'deki çarpıklık, çelişki, başıboşluk ve vahametin utanç verici belgesi olarak dünkü gazetelerdeydi...
Yazının başından itibaren yansıtılan vahim manzaralara bakınca aklınıza ne geliyor acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları