Bunlar iyi günlerimiz (07 Aralık 2015)
Üçler Uğurlu'ya göre "bunlar iyi günlerimiz":
"Geçenlerde bir doktor kardeşimizin başına bir iş geldi (ki kendisi yedi Haziranda MHP den milletvekili adayı olmuş cevval, genç bir kardeşimizdir): İki kişi, annesinin işlettiği kreşe gelip polis olduklarını iddia ederek bir takım belgeler istiyor. O da onlardan kimlik istiyor. Gösterilen kimliğe ikna olmayınca 155'i arayıp yardım istiyor.(…) Bu sefer o iki polis "polise mukavemet etti" diyerek, kardeşimizin annesinden şikâyetçi olup karakola götürüyorlar. Bu esnada bu genç kardeşim çaresizlik içinde beni ve daha birçok kişiyi aradı.
Biz de sağı solu aradık; fakat kardeşimize derman olamadık.
İnanın çaresizliği iliklerime kadar hissettim…
Beş altı saat karakolda tutulan anne, nihayetinde iktidar partisinin milletvekili olan bir doktor kardeşimizin tavassutuyla serbest kalabildi.
(…)
Geldiğimiz bu noktada biz Ülkücüler, maalesef hayatın her noktasından silinip yok olmakla karşı karşıyayız:
-Devlet dairelerinde bir tane bürokratımız kalmadı, olanlarda yerlerini korumak için pısmış vaziyette...
-İstihdam sağlayacak iş adamımız, zenginimiz yok...
-Taraftarın aç, işsiz, evine ekmek götürme derdinde. Sahip çıkamıyorsun...
-Kendi derdine düşen insanımız, davayı düşünemediğinden arkadan yeni filizlerin sürgün vermesi için bir çaba gösterememekte. Dolayısıyla da yeni nesiller yetiştirilememekte.
Bu kaosu, fetret devrini aşmanın tek çaresi:
Ya iktidar olmak gerek, ya da iktidarın en güçlü namzedi...
(…)
İktidar Başkanlık sistemine geçmek için kolları sıvamış durumda...
Ya "ikiden biri" olacaksınız ya da geriye kalan "diğerleri"nden herhangi biri…
(…)Ülküdaşlarıma da bir çift sözüm var:
Öyle oturduğun yerde şikâyet etme. (…) Peygamber efendimiz de: "Siz nasılsanız Öyle İdare Edilirsiniz" diyor.
Gerisi laf-ı güzaf."
"Yeni Anayasa" oyunu
Bu hafta Gaziantep'ten, Tamer Abuşoğlu'nun mesajıyla başlıyoruz "Sizden Gelenler"i aktarmaya.
Leyla Zana'nın "Büyük Türk Milleti" üzerine yemin etmeyi reddetmesi ve AKP'lilerin bu fırsattan istifade, yemin metnini tartışmaya açmasının "tesadüf" olmadığını savunan Abuşoğlu şöyle diyor:
"…Yıllar önce hapisteki Leyla Zana'nın bir oldu bittiyle ve suçun vasfının değişmesi bahanesiyle salıverilmesi nasıl bir hukuk garabetiydi değil mi?
…ve ardından "Kürt sorununu sadece R. Tayyip Erdoğan çözer, ben buna inanıyorum" açıklaması.
…Seçimlerden önce yeri göğü inleten Seni başkan yaptırmayacağız sözleriyle toplumu hipnotize eden Selahattin Demirtaş'ın bugünlerdeki keskin U dönüşüne ne demeli?
Ne diyor Demirtaş?
"Biz Başkanlığa karşı değiliz. Tek adamlığa karşıyız."
… en hafif tabirle "çevir kazı yanmasın" derler.
…HDP ve AKP, tam manasıyla bir rejim değişikliği olan başkanlık konusunda anlaşmıştır.
Leyla Zana'nın TBMM'deki son şovu Yeni Bir Anayasa için uzlaşan her iki partinin çalışma sahasını genişletme amaçlı bir manevrasıdır.
…Bu oyun AKP'yi de, HDP'yi de, Kandil'deki baykuşları da aşacak kadar büyük bir oyundur."
Dün denize döktüklerimizi manşetlerle karşılıyoruz
Gazeteci Müyesser Yıldız Türkiye'ye "işgal uçağı akını"na dikkat çekiyor:
"
Türkiye 7 Haziran'dan sonra bölücü terörle boğuşturulurken, ABD uçakları, askerleri geldi...
1 Kasım'dan sonra yine terör... Rus krizi... Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanması... Sonra Tahir Elçi'nin öldürülmesi... Biz bunlarla uğraşırken, NATO güçleri, Fransız ve Alman askerleri, uçakları geliyor.
ABD askerleri gelirken de Meclis ve muhalefet devrede değildi, şimdi de...
Dün denize döktüklerimizi, manşetlerle karşılıyoruz...
Tek bir soru; Daha dün patriotları söküp, götüren bunlar değil miydi?
Başımız fena halde dertte. Bir yandan mülteci kampı, öte yandan savaş üssü oluyoruz...
Bilmem farkında mıyız?.."
Ey sağır dünya!..
Aydın'dan Cemal Şafak, "yalgız" Türkler, Türkmenler adına haykırıyor mısralar dolusu:
"Gandil'de yanan menem,
Gabarda donan men...
Bayır'da sönen menem,
Elimde ölen men...
Ey sahte medeniyet!
Ey sağır dünya!
Ey körleşen iffet,
Ey vicdansız illet!
Elimi bağladılar,
Dilimi dağladılar,
İlmeği yağladılar.
Asılan menem,
Asan özüm.
Hardasan ey iki gözüm?
Yetmiş milyon olmuşam,
Ay yıldızlı
Bir tabuta sığmışam,
Başım darda,
Ayağım garda galmışam.
Dağlarda dağladılar,
Yaramı bağladılar,
Uzaktan ağladılar,
Ey "hilali göyden goparıp,
İpek dala asan" Türküm!
Ayağını bastığın torpak,
Başını gölgeleyen yarpak
Senin mi hele bir bak?
Yaban eldeyem,
Azap eldeyem,
Tuzak eldeyem.
Kalk ey ufkunda
Kızıl elma fidanı
Büyüten Soyum!
Kalk ey toy düğünlü
Yüce Turanım!
Kalk ey tarihin
Nefes alıp verdiği
Kıpçak,Karluk,Oğuzum!
Kalk ve hak ol,
Zor gündeki
Bozgurt ol!
Kalk ey beşyüz milyonluk
Çılgın Türk!
Kalk ey Ay ve Yıldızım!
Men yalgızam...
Men yalgızam.."
Dinar'dan mektup
Dinar'dan Raif Öztürk, Mustafa Özkan, Osman Över, Şerif Aslan, Osman Gürcan, M.Sait Alaş, Sezai Akalan, Ali Çevik, Bahittin Arısoy, Orhan Çeliker, İsmail Çelikdemir, Fevzi Esen, Ali İzci, Ömer Över, Vedat Yılmaz, Dede Cihan ve arkadaşları MHP Genel Merkezi'ne çağrı yapmışlar. Hayli uzun; özetlemek gerekirse şunu diyorlar:
"- Mesele Devlet Bahçeli meselesi değil Türkiye'nin beka meselesidir…
- Devlet Bahçeli, 18 yıldır "Devletin Başına Devlet Gelecek" diye peşinden gittiğimiz, örnek bir şahsiyet ve saygı duyduğumuz bir dava adamıdır.
- Doğruluğu, dürüstlüğü, fedakârlığı, dava adamlığı, devlet adamlığı, beyliği, beyefendiliğine hiçbirimizin ve hiç kimsenin sözü yoktur fakat 7 Haziran'dan sonra seçmenle güven bunalımı yaşadığı ortadadır…
- 1 Kasım öncesi, hem iletişim sorunu hem de yapılan algı operasyonun etkisiyle; partili-partisiz toplumda "Devlet Bahçeli ile olmaz" kanaati oluşmuştur…
- Milliyetçi Hareket Partisi'nin Sayın Genel Başkanı bir çıkış yolu bulmalı ve Ülkücü Harekete yeni bir ruh kazandıracak değişimi sağlamalıdır. Aksi takdirde kaybeden sadece MHP'si değil, büyük Türk Milleti olacaktır."