Bundan âlâ darbe girişimi mi olur?

Yalan rüzgarları şimdi de MİT’in etrafında esmeye başladı. Bunları gördükçe Suriye, Libya, Mısır’ın etrafında estirilen yalan rüzgarlarını hatırladım. Bizde de aynı rüzgarlar orduya operasyonlar düzenlendiği sıralarda estiriliyordu.
AKP’nin egemenliği altındaki hiçbir kuruluşu savunacak değilim ama MİT’e yapılan “operasyonu” da görmezden gelemem.
Kendi istihbaratçılarımızla değiş tokuş edilen Suriyeli isyancı albay işi, bir anda 100 bin dolarlık yakalamaya dönüştü. Başbakanın özel danışmanıyken Hakan Fidan’ın ve arkadaşlarının, Oslo’da terör örgütü üyeleriyle konuşmaları da vatan hainliğine! Emre Taner vaktiyle Kuzey Irak’a Barzani’yle görüşmeye gitmişti. Bundan da hiç hoşlanmamıştık ama bu olaylara “siyasettir, olur” anlayışıyla bakmıştık. Şimdi akla, epeydir hazırlanan bir tezgah geliyor.

***

Amerika devleti CIA’ya böyle operasyon yapar mı? Kennedy’nin katili, katilinin katili, onun da katili hâlâ bulunmuş değil...
Amerikan devleti ordusuna böyle şeyler yapar mı? 210 generalini, muvazzaflar da içinde, tutuklar mı? Mc Carty dönemi hariç, sanatkarlarını, aydınlarını, solcularını tutukladı mı? Vatanın güvenliğini temin eden her hangi bir kurumu, herhangi bir şekilde itibarsızlaştırır mı, zayıflatır mı?
Başbakanın tam da hastalığı sırasında alevlenen bu dalaşma, Suriye’nin direnişi, Rusya’nın ve İran’ın ona sahip çıkışıyla ve bize vereceği büyük zararları, Genelkurmay’ın Milli Güvenlik Kurulu’nda dile getirişiyle hız kesmişti. ABD ve taşeronları bu sisli havayı gözeterek Türkiye’nin güvenliğini sağlayan ikinci kuruma MİT’e el attılar.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu ABD’ye gitti. Eşi ile yapacağı alışveriş dışında, Davutoğlu orada ne yapacak. ABD’nin ulusal güvenliğini ilgilendiren üç önemli adamıyla, sıra dışı bir görüşme yapacak. Yani büyük ihtimalle, yavaşlayan bu Suriye saldırısı konuşulacak.

***

Gördüğümüz, bir haksızlar savaşıdır. Subaylarımızın, onca masum insanın, eski Genelkurmay Başkanımızın tutuklanmasına sesini çıkarmayan AKP kendisi hedefe oturtulunca özel kanunlar çıkarmaya başladı. Ortada hukuk diye bir şey kalmamıştı ama böyle durumlarda işletilecek kadar kalmış demek. Hükümet, darbe günlükleriyle uğraşırken, virüslü bilgisayarlardan delil toplamaya çalışırken, darbe nereden geliyor baksanıza? Aslında kendisinin icraatı da başka bir darbeydi. Şimdi darbeye darbe durumları ortaya çıktı.
Mazlumun ahının tutması diye bir şey vardır muhakkak. Bu, er geç belli ediyor kendisini. Öncesi de var ama referandumdan sonra, yargıyı, polisi düzenleyen kimdi?
Libya’nın, Suriye’nin, Türkiye’nin, malûl gazi üsteğmen Serdar Öztürk’ün annesinin ahı göklere çıkmıştı. Şimdi tutuyor.

Yazarın Diğer Yazıları