Bülent Arınç'tan Melih Gökçek'e olay sözler! "Onun kolunu kestim, kol geri gelmiyor"

Bülent Arınç'tan Melih Gökçek'e olay sözler! "Onun kolunu kestim, kol geri gelmiyor"

Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Bülent Arınç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden istifa ettirilen Melih Gökçek için "O beni tıraş etti, ben onun kolunu kestim. Kol geri gelmiyor" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi, AKP kurucusu ve eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Jülide Ateş'le 40' programına konuk oldu.

Bülent Arınç, Melih Gökçek'le arasındaki husumet de dâhil olmak üzere birçok konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

ÇOCUKKEN İDOLÜNÜZ KİMDİ?

Çocukken kimseyi kendime örnek seçmemiştim. Yıllar içinde gelişti.

BABANIZ YAŞASAYDI CHP'Lİ Mİ OLURDUNUZ?

Hayır olmazdım. CHP'li olmak o dönem memurlar için bir işti, bir meslekti, bir düşünceydi. Tercih olarak babam onları desteklediğini göstermişti. Daha sonra hepimiz kendi yolumuzu çizdik. O zamanki hava öyleydi.

NUR CEMAATİ ÜYESİ MİSİNİZ?

Üyesi değilim sadece derslerine gittim. Namazlar kılınır Risale-i Nur'dan bir bölüm okunur ve onlar bunun anlamını söylerlerdi. Ben sadece dinleyiciydim.Bir süre devam ettim. Fetullah Gülen'in ortaya çıkması daha sonradır. 80- 90'dan sonra o cemaatten tard edilmiştir Fetullah Gülen. Nurcuları aynı kefeye koymak büyük bir yanlıştır. Nurcular siyasete hiçbir zaman talip olmamışlardır.

FETÖ BİNLERCE İNSANIN BEYNİNİ NASIL YIKADI?

Bunun cevabı 2 dakikada verilmez. Kendilerini bu kadar gizleyen çok kötü, çok hesaplı bir örgütle karşı karşıyayız. İnsanlar bir yönüyle eğitime, bir yönüyle maneviyatına bakarak bunlara inandılar. Bunların karanlık yüzlerini maalesef çoğumuz göremedik. Masum değiliz hiçbirimiz.

FETÖ'CÜ MÜSÜNÜZ?

Bu bana yapılabilecek en kötü iftira olur. Bu sözün arkasından başkalarına da sormanız gerekir. Türkçe olimpiyatlarının hepsine katıldım. Meclis Başkanıyken ödül de koydum. Çünkü Türkçe'nin konuşulması, Türkçe'nin uluslararası bir dil haline gelmesi, İstiklal Marşı'nın okunması bizi etkiliyordu. Bunların okullarına da gittim. O okullarda da Türkiye aleyhine hiçbir faaliyet sezinlemedim. Benim söylediğim sözleri Binali Yıldırım da söyledi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da söyledi. Çünkü biz inanıyoruz. Biz zahire göre hareket ederiz. Zahire göre derken dış görünüşüne bakarız. Kimsenin kalbini yarıp da bakmadık. Hiçbir istihbarat raporunun, hiçbir emniyetin, askeriyenin istihbaratlarında bunlar 15 Temmuz gibi bir kalkışma yapabilirler diye bir notun gelmediği MGK toplantılarına katılmış biri olarak söylüyorum. Eğer bizi aldatmışlarsa, bizi yanıltmışlarsa bu suç bizim değil. Biz bu faaliyetleri sezseydik kafalarını ezerdik. Ama 15 Temmuz'da bir facia yaşadık. Bu facianın yaşanabilir olduğunu kimse önceden söylemedi. Evet emniyetteki, asker içindeki bir yapılanmadan zaman zaman bahsedildi ama böylesine bir 15 Temmuz hain kalkışmasını kimse söylemedi. O yüzden kendimi bu noktada bir suçlu olarak görmüyorum. Hele hele FETÖ'cü olarak görmüyorum.

ESKİDEN ABİLİK VE VİCDANI TEMSİL EDERKEN AK PARTİ'DE ŞU AN HANGİ DEĞERİ TEMSİL EDİYORSUNUZ?

Gene aynı şey. Bu partinin vicdanı, abisi diyorlar. Ben bugün Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesiyim. Eski bir milletvekili sıfatının ötesinde eski bir Meclis Başkanıyım. AK Parti'nin kurucusuyum. Konuştuğu zaman konuşması günlerce gündem olan bir insanım. Herkesin vicdanına hitap ediyorum. Doğruların peşindeyim.

DAMADINIZIN FETÖ SEMPATİSİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ?

Biliyordum tabi. Sempatisi derken onların okullarına hayranlık duymuştu. Bunun ötesinde milyonlarca insanın yaptığını söylüyorum ben. Türkçe olimpiyatlarında ne konuştuysam konuştum hiçbirisini inkâr etmem. Ama siyasi olarak, maddi olarak ne verdim ne aldım. İnanın hiçbirimiz 15 Temmuz'da bunlar darbe yapar diye hiç düşünmedik. Şu televizyonlarda konuşan emekli albaylar vs. Hiçbir şey bilmiyorlar. Hepsi aldatıldı. Bugün en çok bağıranlar zamanında en çok onunla içli dışlı olanlardı.

EKREM YETER DAMADINIZ OLMASAYDI BERAAT EDER MİYDİ?

Yüzde yüz beraat ederdi. Çünkü dosyayı biliyorum. Bu bilgi, belgelerin çoğu gizli tanığa dayanıyor. Oradaki iddiaların hiçbiri ispatlanamadı. Şimdi iş istinaf mahkemesinde. Burada benim damadımın ismi üzerinden bu işin yürütülmesi çok çirkin. Yargıya inanmak zorundayız. Başka ikinci bir yargımız yok.

BÜLENT ARINÇ KHK MAĞDURU MU?

Ben KHK mağduru değilim. 2015 Haziran'ında siyasetten ayrıldım ve 2016 Temmuz'una kadar hükümette değildim. OHAL'den sonra yapılacak en doğru iş şüphe bile olsa bazı kamu görevlileri hakkında tedbir alınması gerekirdi. Ben o yüzden KHK'ları normal karşıladım. Ama ne zamana kadar? 4 yıl geçti aradan ve bu örgüte sempati duyduğunu zannettikleri veya ilişki gördükleri insanları ihraç ettiler. Buraya kadar doğru. Ama ondan sonra işin hukuki boyutunun başlaması lazım. KHK'lar bir faciadır sözünün önünde ve arkasında 40 dakika var. Ben doğrudan faciadır demiyorum. Bu bir ihtiyaçtı ama bazı yerlerde o kadar kötü kullanıldı ki insanlar işsiz kaldı, aileler bölündü ve hükümetimizden takipsizlik kararı alan ve hakkında hiç dava açılmayan insanların görevlerine iade edilmelerini istiyorum.

TÜRKİYE BAĞIRSAKLARINI TEMİZLEDİ Mİ?

Ben "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" sözünü 2009 Mart ayında mali seçimler yapılırken Van'da söyledim. Bu aylar yeni yeni bazı gazetelerde şu ortaya çıktı, bu ortaya çıktı, şurada cunta planları yapıldı... Bunların konuşulduğu bir zamandı. Cuntacılık Türkiye'de bir gelenektir. AK Parti iktidara geldi, cunta heveslileri bizi vesayet altına almak istediler. Biz onlara karşı direndik ve başardık. Dolayısıyla bu planlar programlar özellikle Taraf gazetesinde yayınlanmaya başlayınca ben bu faaliyetlerin deşifre olmasından fevkalade memnun oldum ve bu sözleri söyledim. Bu sözlerin Ali Tatar'la ya da bir başkasıyla ilgisi yok. Bu o tarihlerde Balyoz'du şuydu buydu 2 çanta dolusu belge gelip de onların üzerinden Fatih Camii şöyle olacak, Süleymaniye Camii böyle olacak, ıslak imzalı bir takım belgeler ortaya döküldüğünde "Türkiye bağırsaklarını temizliyor bu operasyonlarla" dedim. Fakat bu operasyonlarda savcı ve hakim rolündeki alçaklar sonradan herkesi aynı potaya koyunca iş çığırından çıktı. Ve ortaya bir hukuk rezaleti çıktı.

KOZMİK ODAYA GİRMEK İÇİN FETÖ TARAFINDAN KULLANILDIĞINIZI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Ben işin mağduruyum. Evimin karşısına karargâhlar kuruldu. Televizyonlar yayın yaptı. Bu yüzden evimden ayrıldım. Daha sonra davalar açıldı. Bunlar oraya nasıl girdiler bilmiyorum. Ama bu konuda en iyi tanıklık yapacak kişi İlker Başbuğ'dur. Başbuğ'a defalarca sordular. Kendisi de bu konuda kitap yazdı. Bu kitabında söylediği şudur; "Bir karar almışlardı kozmik odaya girilmesiyle ilgili. Biz bunu uygulamak istemedik. Bu konuyla ilgili dönemin Başbakan'ı Sayın Erdoğan'a gittik. O da, 'Bu yanlış anlaşılır. Yani burada bir şeyler mi gizliyorlar? diye düşünürler. Siz mümkünse bu kararın uygulanmasını kabul edin' dediğini söylüyor. Ve onun üzerine girdiler" diyor. Bu benim üzerime atılan kocaman bir yalan olarak duruyor. Sağ olsun ki Sayın Başbuğ, benim bu konuda hiçbir dahilimin olmadığını açık yüreklilikle söylüyor.

EKREM İMAMOĞLU İSTANBUL'U NASIL KAZANDI?

İstanbul'u büyük fark yaparak ikinci seçimde kazandı. Bunu görmemek için deli olmak lazım. Biz geç kaldık. Bunu itiraf etmemiz lazım. Bu ayrı bir şey. Ekrem İmamoğlu'nun seçimi kazanması kendi stratejisi ve Kılıçdaroğlu'nun tutumuna bağlı. Bu strateji Türkiye'nin her yerinde netice verebilir. PKK desteği değil, HDP seçmeninin desteğiyle kazandığı dört dörtlük. Burada bir hata yapılmış olabilir. HDP seçmeniyle PKK'yı aynı kefeye koymak büyük bir yanlıştır. İstanbul'daki kürt seçmen veya HDP seçmeni tercihini ondan yana kullandı. AK Parti'nin alternatifi ne? Cevaplandırması zor. Anketlere bakıyorum, AK Parti gövdesiyle duruyor, CHP yüzde 25'lerde duruyor.

AKŞENER, BABACAN VE DAVUTOĞLU SAYIN ERDOĞAN'A İHANET Mİ ETTİ?

Hayır. Buna hain diyenler bu partilerin kurulmasına giden süreçte sürekli bu tür çirkin sözlerle ve yaklaşımlarla bu insanları partiden uzaklaştırmaya çalışanlardır. İhanet kelimesi öyle gelişi güzel kullanılmaz. Bu kadar çok kullanılırsa tükenir. Sayın Akşener'i bir kenara koyayım. Sayın Akşener, MHP'den ayrılarak bir parti kurdu. Ama unutmayın Erkan Mumcu bizden ayrılıp parti kurdu. İdris Naim Şahin bizden ayrılıp parti kurdu.

Yani bu son kurulanlar önceki 4-5 taneden sonra kurulandı. Hiçbirinin sivrisinek ısırığı kadar AKP'ye zararı olmadı.Şimdi farklı. Şimdi 2 tane AK Parti'de başbakanlık yapmış, başbakan yardımcılığı yapmış hükümetin içerisinde takdir görmüş insanlar AKP'nin yanlışlarını söyleyerek bir parti kuruyorlar. Ben yaptıklarının yanlış olduğunu düşünüyorum. Ben Erbakan'dan 4 saat konuşarak ayrıldım. Elini öptüm, kucakladı beni.

SİZ SAYIN ERDOĞAN'IN YANINDA MISINIZ, YOKSA KARŞISINDA MISINIZ?

Karşısında değilim. Ne kadar yanındaysam o kadar yanındayım. Ben siyasette kendi başarımla geldim. Erdoğan başımızda olmasaydı başarılı olamazdık. Biz olmasaydık o da eksik kalırdı. Aramızdan gidenler olabilir bu yaşanmıştır. Bu işin doğasında var.

ATATÜRK'ÜN KURDUĞU CUMHURİYETE KARŞI MISINIZ?

Asla. Cumhuriyetin ilanı bu ülkenin kuruluşudur. Önemli olan Cumhuriyetin başına demokrasi tacını koymak gerekir.

MELİH GÖKÇEK'LE ARANIZDAKİ HUSUMETİN NEDENİ NEDİR?

Ben tekrar dönmeyeceğim bunlara. O benim hakkımda 30'a yakın tweet attı. Yalan yanlış şeyler söyledi. O gün bakanlar kurulu vardı. Ben Sayın Davutoğlu ve bakanlardan, bu adamı çağırıp "sen ne yapıyorsun? Bir başbakan yardımcısının istifasını isteyecek bir insan mısın? Kendine gel" demesini beklerdim.

Onlardan böyle bir şey gelmeyince. Ciddi bir iş yapmak lazım dedim ve o konuşmayı yaptım. İftiraları nedeniyle damadım,kızım ve torunlarımı perişan etti. Ben onun kolunu kestim o benim sakalımı tıraş etti. Sakal daha gür çıktı ama kol yerine gelmiyor.

YENİ PARTİLERİN BAŞARILI OLACAĞINA NEDEN İNANMIYORSUNUZ?

Çünkü AK Parti'den ayrıldılar. Tek başlarına yüzde 10'u aşmaları hayal. Ama ittifakların içinde yer alırlarsa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sıkıntı çıkabilir.

MUHAFAZAKAR GENÇLİK NEDEN DİNDEN SOĞUDU?

Deizmin yüksek olduğunu düşünmüyorum. Camilerde çevremize baktığımızdan gençlerimizin daha fazla olduğunu görüyorum.

SOSYAL MEDYA FENOMENLERİ SİYASETÇİLERİ ÖZENDİRİYOR MU?

Hayır. Sosyal medyanın içine girdiğiniz zaman başınız dönüyor. İyiler de var kötüler de var. Ama biz iyi örnek olacağız.

AKP'YE GENEL BAŞKAN OLMAK İSTER MİSİNİZ?

AK Parti'ye genel başkan olmak büyük bir şeref. Bunu ben ne düşündüm, ne reddettim ne kabul ettim... Böyle bir şey yok. Ama AK Parti'ye genel başkan olmak bence çok şerefli bir görev olur. Bunu herkes merak ediyor, "Sayın Erdoğan bir şekilde AK Parti Genel Başkanlığından gitmeyi düşünse acaba kim olur?" diye. Ben inanıyorum ki bayrağı yere düşürmeyecek birisinin olması lazım. AK Parti'nin sorumluluğunu taşımak herkesin karı değil.

SİYASET ARENASININ EMİR ERİ MİSİNİZ?

Yok bu yakıştırma doğru değil. Adı üstünde zaten "ekşi" olunca bu tür benzetmeler yapmış. Bir yere gelmek istemişsem geldim. Mesela Meclis Başkanlığını bana teklif ettikleri zaman "Başkanım senden başkasını düşünmüyoruz. Oy vermeyiz" dediler. Ben de aday oldum. Başkası beni itekledi, yakıştırması yanlış olur. Ekşi Sözlüğe yakışır da bana yakışmaz.

MHP, AKP İÇİN YÜK MÜ?

Ben bunu 2 sebepten söyleyemem. Sayın Cumhurbaşkanımız MHP ile olan ittifaka çok önem veriyor ve bu ittifaka zarar verecek söylemlerden herkesin kaçınmasını istiyor. Bu bizim için de bir talimat. O yüzden içimizden ne düşünürsek düşünelim bunu dışarıda söylemek imkânından mahrumuz.

İKTİDAR BARO SİSTEMİNİ NEDEN DEĞİŞTİRMEK İSTİYOR?

Bilmiyorum iktidarın bir unsuru değilim ben. Şu anda da Ankara barosuna kayıtlı bir avukatım. Bu gösteriler içinde tartaklanan baro başkanlarından biri de arkadaşımdır. Buna yüreğim sızladı. Çoklu baro sistemi fevkalade yanlış olur. Çok büyük yaralara yol açabilir. Burada nispi temsil sistemi hem barıştırıcı, bir araya getirici ve düşünceleri daha çok ortaya koyucu bir fonksiyon ifa edebilir. Çoklu baro sisteminde maalesef her tarafta siyasi ideoloji kendisini gösterir. Barolar değer kaybeder.

OĞLUNUZU ÖZLÜYOR MUSUNUZ?

Çok özlüyorum. 12 Eylül'de vefat etti. Muradiye Koleji'ne gidiyordu. O günlerde "Baba ben Ankara'ya gideyim. Okul yaklaşıyor" dedi. Ben de "Beraber gideriz. Acele etme" dedim. İşte 12 Eylül'de Karakurt'a gittik ondan sonra da Ankara'ya da beraberce gelecektik. Kolay değil insanın dünyasını değiştiriyor. Bir gecede saçlarını beyazlatıyor.