Bugüne kadar bildiğiniz Truva Savaşı'nı unutun

Bugüne kadar bildiğiniz Truva Savaşı'nı unutun

Dünya kurulduğundan beri iyilerle kötülerin savaşının hiç durmadığını vurgulayan tarih yazarı Ali Demirel, "Turiya Savaşı / Savaşların Anası" adlı belgesel romanıyla Truva Savaşı''nın perde arkasını ezberleri bozarak aralıyor. SimirAna''lı Homer ve Romalı Vergil''in "mankurtlaşmasını" da göz önüne alan, kendisi de Turska soylu olan bu kitabın yazarı; kitabın kapağına kapak olması için şöyle demekte:

"Türk kişi ya da kişileri, bir başka ulusun kültür, inanç ve geleneklerini benimsemiş ise çıkar karşılığı onlara yaltaklanır. Bu durumda, mankurtlaşma kaçınılmazdır."

Ali Demirel, bu sıra dışı romanını yazma öyküsünü şöyle özetliyor:

Turiya savaşını bir bütün halinde anlatan eseri Homer yazmış. Savaştan yaklaşık beş yüz yıl sonra yaşamış olan Homer kendi yazdıkları ve diğer ozanlar tarafından yazılanları toplamış, kendince düzenlemiş ve eserin adı "İlyada Destanı" olmuş. Bu destan yazılırken; "Nasıl yazayım ve okuyayım ki, zengin Akhaların hoşuna gitsin, böylece ben de çok bahşiş alayım" amacı baskın koşul olmuştur.

Dolayısıyla, toplama ''İlyada Destanı''nın ana konusu olan savaş anlatılırken: Akhaların kötülüklerini olabildiğince gizlemek, dahası onları kahraman ve de iyi göstermek için yanlı bir tutum izlenmiştir.

Elinizdeki bu kitabın yazılışında ise, doğruları yazmaktan çekinmeyen tarihçi ve yazarların yazdıkları ve yorumlar göz önüne alınmıştır. Ayrıca arkeolojik kazılar, hatta DNA incelemeleri gibi bilimsel verilerden yararlanılmıştır. Dahası, Akhaların yanı sıra Tur ve Sakaların (Turskaların) inançları, töreleri ve gelenekleri göz önüne alınmıştır. Böylece Turiya Savaşı, "Olsa olsa ancak böyle olmuştur" mantığına dayalı olarak yansız bir tutumla, tarihsel bir roman haline getirilmiştir.

Turiya Savaşı, insan türünün Acun''daki serüveninin herhangi bir olayı değildir. Öldürmek ve ölmekten ibaret de değildir. Yeryüzünde, insanlığın belki de sonsuza kadar sürecek olan "iyi ve kötü" savaşının net bir başlangıcı olarak görünmektedir.

Bilgeoğuz Yayınları Tel:(0212) 527 33 65

***

Sonuçsuz süreç üzerine tespitler

Etnik ayrılıkçılık meselesindeki çalışmalarıyla ülkemizin önde gelen isimleri arasında yer alan İrfan Sönmez yeni kitabı "Oslo''dan Habur''a Terör Baronlarının Savaşı / Kayıp Barış"ta Oslo''da başlayıp Habur''da ara verilen, sonra İmralı veya Çözüm adıyla devam eden sürecin arka planını anlatıyor.

İrfan Sönmez daha önce bu sahada üç önemli eser verdi. Dil-milliyetçilik ilişkisini ve ana dilde eğitimin ulus inşasındaki rolünü "Ana Dille Eğitim, Milliyetçilik ve AB Hukuku" isimli kitabında anlattı. Bazı çevrelerin "Kürt meselesi", bazılarının "etnik bölücülük" olarak kodladığı bu devasa sorunun aslında ne olduğunu, "Kürt Sorunu mu? Devletleşme Sorunu mu?" isimli eserinde ortaya koydu. Kitap, kısa zamanda iki baskı yaparak tükendi. Sönmez, aynı zamanda doktoralı bir hukukçu. Doktora tezini "Self-Determinasyon, Ayrılma Girişimleri ve Kürtler" adı altında kitaplaştırdı.

Şimdi de bu üç kitabın devamı ve âdeta mihveri olan "Oslo''dan Habur''a Terör Baronlarının Savaşı: Kayıp Barış"ı yazan İrfan Sönmez, adından da anlaşılacağı gibi Oslo''da başlayıp Çözüm adıyla devam eden süreci gündeme taşıyor.

Çözüm Süreci ile ilgili birçok çalışma yapıldı ama bu çalışmaların çoğu, tek tarafın bakışını yansıtan propaganda metinleriydi. Sürecin içeriğinden çok, "Kim bozdu?" veya "Niçin sonuçlandırılamadı?" gibi soruların cevaplarına yoğunlaşmış hâldeydi. Sönmez ise daha çok, "Süreç başarıyla bitseydi ne olacaktı?" sorusuna odaklanmış ve çalışmasına, dünyadan da örnekler vererek müthiş bir zenginlik kazandırmış. Dahası, ilk defa bir kitapta güncel tartışmaların merkezinde olan "eşit vatandaşlık", "self-determinasyon", "özerklik", "anayasal vatandaşlık", "ortak vatan" gibi kavramlarla ne ve nelerin kastedildiğinin derli toplu bir açıklamasına yer verilmiş. Son söz, Sönmez''in dediği gibi: "Ülkeleri terör örgütleri değil, politikacıların hırsları ve yanlış politikalar böler."

ELİPS Kitap Tel:(0312) 475 40 33

***

HAFTANIN KİTABI

TSK içindeki kurtçuklar...

FETÖ''nün TSK''yı hedef alan operasyonunu belgeleriyle ortaya koyan Balyoz kumpası mağdurlarından Albay Mustafa Önsel''in kaleme aldığı "Ağacın kurdu / Fetullah''ın Askerleri" adlı önemli eserinin genişletilmiş yeni baskısı Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından okurla buluşturuldu. Balyoz Davası''ndan 18 yıla mahkûm edildikten sonra 1300 günden fazla cezaevinde kalıp beraat eden Mustafa Önsel bu kitabında, "Bunca kumpas içeriden ciddi bir destek olmadan yapılabilir miydi?" sorusunun peşine düşüyor. Bu soru etrafında geniş bir muhasebe yapan Mustafa Önsel; "Ağacın kurdu içinde olur" diyerek, kumpasın ilk gününden bu yana geçen süreçte isim isim "ağacın kurtçuklarını" ortaya çıkarıyor. 15 Temmuz öncesi ile sonrası arasındaki ilişkileri inceleyen Önsel; ortaya çıkarılanlar, ordunun nasıl ayrıştırıldığını, siyaset batağına çekildiğini ve adım adım millî olmaktan çıkarıldığını resmediyor. Tablo hem tehlikenin büyüklüğünü sergiliyor ama hem de tehlikenin değişik ölçeklerde sürdüğünü gösteriyor.

Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82

***

Farklı bir Cengiz Han

Cengiz Han''ın ayrıntılı biyografisi için yola çıkan Boris Yakovleviç Vladimirtsov, "Çingis Han''ın Yaşamı" adlı eserinde olaylara istinaden birçok zaferle taçlanan Moğol hükümdarının hayatını tasvir ederek, Cengiz''in pek uzak bir geçmişe ait olan etkinliklerini okuyucuların gözleri önünde başarıyla canlandırıyor. Vladimirtsov''un bu eseriyle birlikte, Cengiz Han ile zamanındaki Moğollar hakkında, ilmin bugünkü manasıyla, fevkalâde mühim ve kıymetli bir monografiye sahip olmuş oluyoruz ki, böyle bir esere pek ziyade bir ihtiyaç vardı.

POST Yayınevi Tel:(0212) 512 70 20

***

KÜTÜPHANEMDEN

Atayurt ile Anayurt arasındaki köprü

Yıllardır Rus ve Çin işgalindeki Türkistan ile ilgi ve bilgimiz, bölgeye gidip araştırma yapmanın kısıtlı veya tamamen imkansızlığı sebebiyle çok sınırlı kalmıştı. Çin egemenliğindeki Doğu Türkistan için bugün de aynı durum söz konusudur. Ancak, Batı Türkistan bölgesine hâkim olan Sovyetler Birliği''nde Gorbaçov''un devlet başkanlığı döneminde uygulanmaya başlanan "Yeniden Yapılanma ve Açıklık" politikasıyla birlikte Türk dünyasından haberdar olma imkanı arttı. Oradaki soydaşlarımız ile doğrudan temas imkanı ortaya çıkınca, onların kültürel ürünlerini daha yakından inceleme fırsatı ele geçti. Bahsetmek istediğim kitap işte bu dönemde, 1991 yılında Kültür Bakanlığı tarafından basılan bir çalışma. "Türkistan ile İlgili Makaleler" kitabının yazarı araştırmacı Çağatay Koçar eserini şu açıklamalarla okura sunuyor:

"Sovyetler Birliği''nde yayınlanan eserlere dayanarak yaptığımız araştırmalar sonucunda, Türkistan halkının her türlü baskılara rağmen öz millî benliğini koruduğu ortaya çıkmaktadır. Bugün bu mücadelenin neticesinde tarihini, dilini, edebiyatını, folklorunu ve dinini muhafaza etmeyi başarmıştır. Eserdeki folklor hususundaki makaleler incelendiğindi, Türk''ün anayurdu Türkistan''daki halk edebiyatı türleri ile Anadolu Türk halk edebiyatı türleri arasında kopmaz bir bağ, düşünce, görgü, ahlak ve güzel faziletlerin olduğu görülür."

Eserde Yunus Emre''nin şiirleri Nasrettin Hoca hikayelerinin Türkistan''daki tercümeleri ile Türkistan-Anadolu deyimlerinin mukayeseleri de yer alıyor.

(Ahmet Yabuloğlu)