Bugün her "vatan sağolsun", kan kusup "kızılcık şerbeti" demek gibi

Bizim dünyada eşi benzer olmayan Sultanahmet'imiz var, Süleymaniye'miz var, Selimiye'miz var; keşke hiç kalkışmasaydık Şam'da Cuma namazı kılmak işine...

Ve keşke, "keşke"ler yetseydi yurdun dört bir yanından yükselen selaları dindirmeye; o dağ gibi çocukları geri getirmeye.

Hiç aldanmayın, kendinize rahatlama vesilesi yapmayın, bugün her bir "vatan sağ olsun", kan kusan anaların "kızılcık şerbeti içtim" deyişinden ibaret aslında içten içe...

***

Suriye'den yüreğimize ne zaman bir zehirli ok saplansa aynı hayıflanmalar dilimde;

Verdiğimiz her canın...

Cumhuriyet Türkiye'sini, gece gördüğü neo-Osmanlı düşlerin gazıyla, sabahına o balçık dolu stratejik çukura gömen siyasi ihtirasın, haksızca masumlara, haksızca vatanperverlere ödetilen "bedeli" olduğunu düşünmekten alamıyorum kendimi...

Suriye'yle gül gibi geçinip giderken...

BOP eşbaşkanlığı hevesiyle komşu ülkenin huzuruna çomak sokanların...

Ülkede kanın gövdeyi götürmesine ön ayak olanların...

Bir yandan sığınmacılar, bir yandan kevgire dönen sınırdan sızan terörist unsurlarla hem Suriye halkının hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hayatını kabusa çevirenlerin, velhasıl ordumuzu sınır ötesinde bir savaş vermek durumunda bırakanların "fatih" edasıyla böbürlenmesini sindiremiyorum...

***

Velakin...

***

Hepsinin bir yana olduğu noktadayız artık.

"Vatan savunması" hattındayız; ateş altındayız.

Bu kavramların her bir hecesinin hakkını vererek "kahramanca", "fedakarca" çarpışan Türk askerinin yanında olmak zorundayız.

Teselli olmaz belki ama ne zaman kendinizi ikna etmekte zorlanırsanız...

Damat Feritlerin, Vahdettinlerin hatalarının (ihanet de diyebilirsiniz pekala) bedelini öderken verilen Kurtuluş Savaşı'yla bağımsız bir devlet kuruşumuz gelsin hatırınıza... Dua edin, öyle bir zaferle, mesela Türkiye'yi yıllardır Demokles'in Kılıcı gibi başının üzerinde sallandırılan terör tehdidinden tamamen kurtararak geçebilsin tarihe sefil bir düş işleri politikasının bedeli olarak giriştiğimiz bu harekatın sonucunda...

Ve zinhar, mücadelelerinin kıymetine halel getirecek bir tek kelime dökülmesin dilinizden; heyhat fren!

Eğer onlar "her şeyin farkında" oldukları halde cepheye koşmaktan geri durmuyorsa, biz de "her şeyin farkında" olmamıza rağmen "kime yarar" hesabına girmeden, geri durmayalım onları sahiplenmekten...

***

Teferruat...

"Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır" ama şehitler istisna...

O şehitlerin geride bıraktıkları anaları, babaları, eşleri, nişanlıları, sevdalıları, çocukları istisna...

İyi bir şey yapıyormuş gibi bu çok doğru sözü, çok yanlış bir zamanda o insanların suratına suratına haykırmayın; evlatlarını "teferruat" saydığınızı sanıp daha da yaralanmasınlar!

***

ÖSO şehidi(!)

Ben haber ajanslarının, gazetelerin, televizyonlarda tekrar eden haber bültenlerinin yalancısıyım; Afrin'den gelen acı haber, Senegal gezisine katılan gazetecilerle şöyle paylaşılmış:

"8 askerimiz şehit, 2 ÖSO şehidi var..."

Keza, dünden beri hemen her haberde geçiyor benzer bir cümle;

"ÖSO'yla birlikte şu kadar şehidimiz var..."

***

Ne demek "ÖSO şehidi"?

"ÖSO" ne?

Suriye'de rejime karşı ilk ayaklananlardan ve kendi kuruluş ilanlarındaki ifadeyle "sistemi yıkmak" üzere yapılanan silahlı bir grup.

ÖSO'yu, ne "muhalifler" diye anmanın, ne geliştirdikleri "ittifak"ların, ne "dönüştüklerini" iddia etmenin değiştiremeyeceği bir gerçek var;

"ÖSO" neresinden bakarsanız bakın "terör örgütü"!

***

Terör örgütlerinden, isyancılardan, hainlerden, birbirleriyle çatıştırmak suretiyle konjonktürel olarak "faydalanmak" başka şey (ki belirleteyim bu bile şahsen benim içime sinen bir hal değil), onları Türk ordusu ile, Türk askeriyle "eşitlemek" başka şey!

O kadar uzun boylu değil.

Bugün bir başka terör örgütüyle, YPG/PYD'yle çatışıyor olmaları işimize geliyor olsa bile, ÖSO'nun kendi ülkesinde iç savaş başlatarak darbeye girişmiş militanlarını "şehit" ilan etmek; her şeyden önce şehitlerimize hakaret!

Herkes yerini bilecek.

***

GÜNÜN SÖZÜ

"Vatan bize kılıcımızın ekmeğidir."

Namık Kemal

***

Afrin şehitleri anısına

Adı yok şehit!

Kefenin: Vatan...

Tabutun: Cihan...

Yaşıyor ünün.

Düşünüp övün,

Damarında kan

Bir alev midir?

Yaşaman: Roman;

Ölümün: Şiir.

Sana yok ne taş,

Ne de bir mezar.

Bu hayat: Savaş!

Ebedi uzar.

Eşit olduğun

Şu güneş: Tuğun.

Tabutun: Vatan,

Mezarın: Cihan.

Adı yok yiğit!

Ebedi şehit!..

H. Nihal Atsız

Yazarın Diğer Yazıları