Bu sene zerzevat pahalılaşacak

Yazı yazarken, televizyonlarda, sıcaklardan ülke kavruluyor haberleri var. Oysa benim içim yanıyor. Ülkemin baş aşağı gidişatını görmek, içimi acıtıyor.
Evet, televizyon açık, çalışırken radyo dinler gibi, İngilizce dünya haberleri dinliyorum. Bizimkilere itimadım yok. Hoş onlar da, insanı kandırmayı iyi bilir ya. Neyse. Herkes Irak’tan, Gazze’ye, Orta Doğu’da ve İslam ülkelerinde yaşanan karışıklıktan şikâyet ediyor. İyi de, bu sonun sorumlusu, kendileri değil mi? Geçenlerde BBC İngilizce, Osmanlılar diye bir dizi yayınladı. Osmanlı’yı hortlatmak isteyenlerin seyretmesinde yarar var. Nasıl tuzağa çektiklerini görmek için. Bir de İslam âlemi ile Osmanlılığı birlikte pazarlayanların görmesinde yarar var. Nasıl mandepsiye bastıkları gayet net. Türkiye’nin bugün aynı yola nasıl sürüklendiği ortada.
Orta Doğu’da acı çeken halklar, bu sonu, hep kendileri hazırladı. Hep çabuk ve havadan para kazanmak, köşeyi dönmek için, çulsuz cahil liderlerin peşine takılmak, onları zengin etmek. Bugün aynı sona doğru ülkeyi de, günlük çıkarlar için oy verilen, ampul iktidarı bu sürece taşımıyor mu? Her şey dökülüyor. Çünkü temeli yok. Cilası iyi, manzarası muhteşem, bir de İngilizce isim koy, gazla gitsin. Dizileri, yarışma programlarını, müsabakaları olduğu gibi aldık, ama o kadar farklı ki ne diyeyim. Çünkü bizim olmayan kültür ve teknolojiyi taklit ediyoruz.
Arabanın, benzin otomatiğine giden10 santimlik lastik hortum yarılmış, yere benzin akıtıyor. Kokudan anladım. Oysa aynı hortumu, geçen yıl değiştirmiştik. Hortumun üzerindeki ayarlanabilir bilezik de çalışmıyor. O da geçen yıl, yeni alınmıştı. Ben tedbirli ve Türk sanayine sonsuz güvenim nedeniyle, lastik borudan bir miktarı saklamışım. Onu kullandık. Bu kez kelepçe yalama, bir kez açılıp kapandı ya artık tamam. İşte, 10 yıl içinde Türk sanayi ve teknolojisinin geldiği nokta. Bir yıl dayanmayan hortumla, sıkmayan kelepçe. Bunu hayatınızın her safhasına uygulayabilirsiniz. Ülkede kalıcı yapılan her şeyin altında, yabancılar var. Çünkü okullarda, artık mühendis yerine, İmam-Hatip yetiştiriyoruz. Araba da, okuma üfleme ile yürümüyor...
Pazarlarda, o bizim mis kokulu domatesimiz yok. Ortasından, ağaç gibi kök çıkan, İsrail tohumu ile yetiştirilen domates var. Pembe domatesin bile geni bozulmuş. Hem de İsrail tohumlarıyla. Hani bizim Gazze için, Filistin için, protesto ettiğimiz İsrail var ya, işte o. Kavunda da aynı, sebzelerin çoğunda aynı numara. Hem de ne numara. Kavun çekirdeğini ekip, yeni kavun yetiştiremiyorsun, yeni kavun tohumu almak zorundasın.
Şimdilerde AB ülkeleri Rusya’ya, Ukrayna yüzünden ekonomik ambargo uyguladıklarından, Ruslar zerzevatı bizden alacakmış. Bunun anlamı, domates, biber, kabak ve patlıcan, gelecek mevsim şimdikinin iki katı fiyatı olacak. Olsun. Erdoğan, olmayan cumhurun başına başkan oldu ya ne yazar, ne gam, ne kasavet. Bilmem farkında mısınız, bir Erdoğan hükümetinin nelere mal olduğunu. Bunun, kültür ve kafa yapısına yansımalarına değinmiyorum bile. O kısımda, şimdiden ölmüşsünüz de ağlayanınız yok.
Bizim sıkı solcular, şimdilerde Apo’nun siyasete girişinde de Erdoğan’a destek verecekler. Bakın dikilen terörist heykeline. PKK mezarlıklarını yazdığımız zaman, yetkili ağızlar bizi yalanlamıştı. IŞİD vahşeti bir başka âlem. Teşkilatı kuran ve gizli olarak kollayan ABD de artık iş birliğini gizlemeye bile gerek görmüyor. Aman sakın kalkıp da elin gâvuruna kızmayın. Siz ne kadar ülkemizin birliği ve bütünlüğüne değer veriyorsunuz ki. Seçmenlerin yüzde 51’i umursamadığını, Erdoğan’a oy vererek gösterdi. Geri kalan 17 milyon seçmen ise daha da vurdumduymaz haliyle ülkenin geleceğinin bir yerinde olmadığını kanıtladı. Sonuç; toplum olarak Kenan Evren’in anayasa oylaması gibi ülkenin yüzde 90’ı, Türkiye’nin değil kendi geleceğinin peşinde olduğunu kanıtladı. Ne yazık ki biz sazan yüzde 10 da, çıkarcı yüzde 90’ı ikna için çaba harcadık. Sazanlık işte.
Dış politikada Almanlar bizi dinlemiş. Hayret mi ettiniz... Tüm ülkeler, dost düşman, birbirini dinler. Bırakın devletleri, ticari casusluk için otomobil şirketleri hep birbirini izler ve fikir çalar. Eğer bizimkiler dinlemiyor veya casusluk yapmıyorsa o zaman kusur bizde. Ebola konusundaki uyarımı da unutmayın.

Yazarın Diğer Yazıları