Bu şarkı iktidarın eseri
Pablo Picasso''nun ünlü "Guernica" eserini bilirsiniz; İspanya iç savaşı sırasında Nazi Almanya''sının İspanya''daki Guernica şehrini bombalamasını anlatan anıtsal bir tablodur. Bu tablonun da yer aldığı bir sergide Alman bir generalin Picasso''ya "Bu resmi (Guernica) siz mi yaptınız?" diye sorduğu söylenir. Anlatıya göre, Picasso bu soruya şöyle cevap vermiştir:
"Hayır, siz yaptınız!"
Son iki gündür mega-starımız Tarkan''ın şarkısı üzerine başlayan tartışmaları okuyunca aklıma bu diyalog geldi.
Dürüst olmak gerekirse, "Geççek" isimli bu şarkıyı sanatsal anlamda beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Ancak meşhur olduğu günden bu yana popülaritesini ve hayran kitlesini arttırarak koruyan, tartışmasız, Türkiye''nin önemli "sanatçı"larından biri olan Tarkan''ın bu şarkısını da aslında Tarkan değil, iktidar yaptı.
Her ne kadar Tarkan, şarkıyı koronaya ithaf ederek siyasetin oklarından kurtulmak istese de sözlerin siyasi gönderme olarak algılanabileceğinin bilinciyle bu şarkıyı yayınladığına göre, zannedersem çıkarılan siyasi manadan da rahatsız değildir.
Karamsarlık ve umut
Bu durumda, bıkkın, yorgun, çileli, karamsar ve mutsuz topluma umut aşılamaya çalışan bir şarkı varsa karşımızda; toplumun bu hale gelmesine sebep olanlar, bu şarkının doğmasına da sebep olmuşlardır.
Bir yanda iki senedir bitmeyen salgın hastalık varken bir de üzerine gelen zamlar, yaşanan ağır ekonomik sıkıntılar, Türkiye''nin iç siyaseti, Türkiye''nin dış siyaseti, işsizlik derken ülke insanının dertleri oldukça büyük.
Hem neşelenmeye ihtiyacı var hem de umuda.
Bu durumda sanat, özellikle de daha geniş kitleleri yakalaması açısından müzik, şüphesiz umutsuzluğa da iyi gelir, mutsuzluğa da.
Cesaret mi?
Bu noktada, şu "Helal olsun Tarkan''a!" meselesine de değinmek istiyorum:
Çok kısa bir süre önce Sezen Aksu''nun seneler önceki şarkısının sözleri yüzünden lince uğraması, muhalefet edenin yaptırım tehdidiyle karşılaşması, muhalif gazetecilerin ve siyasetçilerin yazdıkları veya söyledikleri nedeniyle tutuklanmaları, Cumhurbaşkanına hakaretin hırsızlıktan, öldürmeden daha büyük bir suç sayılır hale gelmesi, iktidarın bir icraatını beğenmemenin lince yol açması, ülkede "iktidarı eleştirmenin adeta bir cesaret göstergesi olmasına"yol açtı.
Oysa bu cesaret değil, "olması gereken"dir.
Muhalif bir siyasetçi, iktidar politikalarını eleştirir,
Bir gazeteci, sorgular, eleştirir,
Bir sanatçı, eserinde toplumu yansıtır…
Bunlar olması gerekenlerdir ve ne cesaret gösterisi ne de linç sebepleridir.
Bu kimseler, toplumun sorunlarına ayna tutacak kimselerdir; toplumun sözcüsüdürler. Siz bunları susturursanız, toplumun dile getirilmeyen dertleri daha da büyür, içlerinde nefret duygusu kök salar.
Bugün, söz konusu şarkının üstü örtülü ve hatta sanatçısı tarafından dahi açıkça kabullenilmeyen mesajlarına rağmen bu kadar çok ses getirmesi, toplumun sorunlarını dile getirmeye ne kadar çok ihtiyacı olduğunun da açık bir göstergesidir.