Bu saatten sonra anketlere dikkat!

Anket firmalarının bir çoğu, kamuoyu ‘araştırma’nın değil, ‘oluşturma’nın ve ‘yönlendirme’nin birer parçası... Tıpkı kitle iletişim araçları gibi karşılıklı veya karşılıksız biçimde ‘siyaset’in emrinde... Her hassas süreçten geçişte veya seçim arifelerinde yüklendikleri misyonu ifa ediyorlar...
Bazıları bir zamanlar seçim dönemlerini kollayan ve sadece bu dönemin özlemiyle fedakârlık yapıp, sermayeyi düzelten ‘mahallî seçim gazeteleri’ gibi... Siparişe göre sonuç ve beklenti üretiyorlar... Genelleme yapmak elbette bu bilimsel tekniği hakkıyla uygulayan ve sonuçları çarpıtmadan açıklayan namuslu firmalara hakaret olacaktır... Ama şundan emin olmalıyız ki, zaten düzenleyici ve denetleyici bir yasası ve kurumu olmayan kamuoyu araştırmacılığı bugün büyük oranda siyasete hizmet etmektedir...
Kimisi sadece siyasete hizmet etmekle kalmaz, doğrudan siyaset kurumları tarafından kurulmuş sözüm ona bağımsız kuruluşlardır... Görevi kamuoyunun ‘ne düşündüğünü’ tespitten ziyade, ‘ne düşünmesi gerektiğini’organize etmek, yönlendirmek ve biçimlendirmektir... Buna açılım sürecinde de şahit olduk... İnsanlarda “Acaba herkes benden farklı düşünüyor, yoksa yanılan ben miyim?” şüphesine hizmet edecek rakamlar açıkladılar... Bu rakamları sadece medya aracılığıyla değil, bugüne kadar hiçbir iktidarın bu kadar üzerine düşmediği biçimde anket firmalarıyla iç içe olan iktidar sözcüleri aracılığıyla da halka duyurdular... Farklı kanallardan aynı mesaj sürekli işlene işlene aleyhteki algının en yüksek oranda değişmesi amaçlandı... Meselâ AKP seçmeninin partilerinde gördükleri en olumsuz taraf ‘açılım politikası’yken, bir yılda bu seviye anketler aracılığıyla aşağıya çekilebildi...
Anket, örnekler doğru seçildiği ve analizler doğru yapıldığı sürece elbette bilimsel bir teknik... Az sayıda bir denekle çok düşük hata payıyla doğru tahminler yapılabiliyor... Bu inkâr edilemez... Fakat bütün silâhların acımasızca kullanıldığı seçim kampanyası döneminde ‘bulunan’la ‘açıklanan’ın her zaman aynı olduğunu söylemek imkânsız... Anketler, tıpkı medya gibi savaşın bir parçası... Sadece bugünler için beslenen kamuoyu araştırma firmaları olduğu gibi, sadece bugünleri bekleyen ve aynı zamanda ticarî bir müessese olduğu için ‘müşteri’ye uygun hizmet üreten firmalar var...
Ülkeyi yöneten siyasî anlayışa paralel yayın organlarının aynı amaca hizmet eden anketçilerin rakamlarını yayınlamaları anlaşılabilir elbette... Bir de bu tip haberleri sanki doğruymuşçasına ciddiye alan diğer medya kuruluşları ve gazetecileri de görebiliyoruz... Kasıt olmasa da tembellik, haber/yazı sıkıntısı ve anket haberlerinin fazlaca okunması gerçeği, birilerinin kurduğu tuzağa onlardan olmayanların da düşmesini sağlayabiliyor...
Yasası olmayan bir alan burası... Kim kimi ne kadar aldatabilirse!.. O yüzden ayırıcı olmak lâzım... Namusuyla bu işi yapan, naylon faturadan ceza almış sahtekâr firmalar da var... Propagandanın vazgeçilmez unsuru anketlerin sonuçlarını çarpıtmak ve bu çarpıtılmış sonuçları televizyon ekranlarında pazarlamak suretiyle, ‘belirlenmiş’ siyasî amaca hizmet etmek bu işin en ‘duygusal’ parçası!..
O yüzden sağlıklı değerlendirme için ilgili firmaların önceki seçim kampanya dönemlerindeki sonuçlarına bakmakta fayda var... Siyasî konsomasyon yapan ve parayı basanın düdüğünü çalan firmalar basit bir incelemeden sonra derhal ortaya çıkabiliyor... Bu mahallî seçimler öncekilere oranla manipülasyonun daha yoğun yaşandığı seçimler olacak... Çünkü 30 Mart mahallî seçimlerinin arka arkaya gelecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve genel seçimlerini etkileme potansiyeli çok yüksek... Yani bu kampanya aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler için de önem taşıyacak...
Dolayısıyla iktidar ve onun mahallî unsurları, ellerindeki propaganda amaçlı bütün silahları kullanacaklar... Kamuoyu araştırmaları medyadan sonra, zaman zaman medyanın da önündeki enstrüman kimliğini koruyacak... O yüzden çok dikkatli olmak, aldanmamak ve aldatmamak lâzım...‘Veriler’i ‘veren’e bakmak çok çok önemli!..

Yazarın Diğer Yazıları