Bu ne "coşku" böyle
Bir matem ülkesinde mutluluklarını milletin gözüne bu denli sokmasalar iyiydi elbette ama yine de "gariban vatandaşın evladı şehit olurken o kızını evlendiriyor", "bayramları iptal ediyorsa nikâhı da etsin" itirazlarına çok da katılamamıştım Cumhurbaşkanı'yla ilgili. Evlendirdi de dokuz kat davul çaldırmadı, halaya durmadı, horon tepmedi şehit analarının kurumamış gözyaşları üzerinde çünkü... Nikâh kıydı; bir "düğün" olmadı, iki genç arasında kurulan "aile"nin yasal tescil işlemi yapıldı.
Ve fakat...
Dün, bizim gibi damgalı muhalif birkaç gazete dışında yazılı basının neredeyse tamamında, gazetelerin arka kapaklarında, tam sayfa yer alan "kabarık bütçeli" ilanlarla duyurulan o "fetih kutlamaları" başka...
Medyanın, dediğim gibi tamamına yakını "ilanlarıyla" beslendiği için sormak isteseler de yutkunur soramazlar şimdi... Hazır öyle "duygusal" prangalarımız da yokken biz soralım topunun yerine bağıra bağıra:
- 29 Ekim'de, 23 Nisan'da, 19 Mayıs'ta, 30 Ağustos'ta, altı üstü resmi bir kurumun bünyesinde, bir sürü siyah takım elbiseli adamın bitmeyen tokalaşmaları, selamlaşmaları ve ayak üstü verilen birkaç "gündemi sarsacak demeç"ten ibaret olan resepsiyonları bile "coşkulu kutlama" sayıp "terör" bahanesiyle iptal eden "iktidar" nasıl oldu da, "terör" tehdidini iliklerine kadar yaşayan İstanbul'un göbeğinde 100 efekt ve tarama ışığı, 17 yüksek güçlü RGB lazer, 147 değişik efektli su fıskiyesi, 220 sualtı aydınlatma LED ışığı, 15 alev efekti, 5 ekstrem patlama ve alev efekti olan "benzinatör", 380 değişik efektli pyroteknik malzeme ve binlerce havai fişekle, 12 ayrı noktadaki toplam gücü 900KW olan jeneratörlerin desteğiyle yapacağınız "şey"e izin verdi eyyyy İstanbul Büyükşehir Belediyesi!
Şeytanın sor dediği;
Birilerini ihya etmek mi icap etti?
Ya Atatürk gençlerinin, ya Cumhuriyet çocuklarının, ya da büyük taarruzları zaferle nihayete erdirmiş bir ordunun mensuplarının "saygı" ve "minnet" gösterilerinden başka bir şey olmayan "resmi bayramlar"ımızın şehit ailelerini rencide edebileceği sanrısına kapılanlar, nasıl olabiliyor da aynı şehit ailelerinin, "200 metre uzunluğundaki platformlarda,10 tekneye yerleştirilen ışık, ses, su, lazer, video, pyroteknik ve havai fişeklerle yapılacak dünya çağındaki görsel ve işitsel gösteri"den rahatsız olmayacağını düşünebiliyorlar?
Hangi ana evladına yaktığı ağıtların "kuru gürültü"yle bastırılmasına razı gelir?
Mesele şehit acısı ise;
Dün Mardin Nusaybin'deki kahpe tuzakta 1 asker ile 1 polis şehit...
Önceki gece Midyat Anıtlı Jandarma Komutanlığına saldırıda1 asker 2 korucu şehit...
Ondan önce Van Çaldıran-Ağrı Doğubayazıt yolu kesildi ;biri İlçe Jandarma Komutanı, 6 askerimiz şehit...
Pazar günü fırlatacağınız havai fişeklerin o rengarenk ışık huzmelerine aldanmayın; bilin ki göğü değil ateş topu olan bir milletin vicdanını delecek her biri!