Bu millet sizi daha ne kadar sokaktan toplayacak
Bugün 11. gün…
İki ilde altı bölgede yangın devam ediyor. Yani ormanlarımız ne yazık ki yanmaya devam ediyor.
Köyceğiz Ağla Mahallesi Gökçeova Göleti''nden Beyağaç''a doğru giden büyük yangın var ve izleniyor ne yazık ki…
Bu bölge sık yerler. Yüzyıllık ağaçlar var. Yapılan müdahale, sadece ağaçlar kesilerek yol açıyorlar. Havadan müdahale yok. Karadan sadece yollar açılarak başka yerlere sıçramasının önüne geçilmeye çalışılıyor.
Sahadayım biliyorsunuz…
Bodrum, Muğla, Aydın tüm yangın yerlerinde hem çalışmalara katıldım hem de çalışmaları yerinde izledim, izliyorum.
Yüreğim yanıyor inanın.
Göz göre göre yanıyor her yer.
Yapılan müdahaleler yeterli olmuyor. Daha küçük bir kıvılcım iken müdahale edilmesi gereken yerlerin dev yangınlara dönüşünü bizatihi gördüm. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Ama ulaşılması zor yerler, sarp arazilerden bahsediyoruz. Toplanıp dumanların ilk çıktığı yere gidene kadar zaten iş işten geçmiş oluyor. Bu yüzden havadan müdahale diye bas bas bağırıyoruz.
Muğla''da çıkan yangınlarda yalvarırcasına uçak ile müdahale edilmesi istenildi ve denildi ki; "Bu yangına müdahale edilmez ise Aydın''a, Çine''ye gider bu yangın."
Öyle de oldu. Bu yazıyı yazarken Aydın-Çine yanıyordu.
Çine dediğimiz yer gözünüzün alabildiğine çam ormanı, sık ağaçlık.
Hepsi bu şekilde oldu. Milas Belediye Başkanı, Bodrum Belediye Başkanı, Marmaris, Antalya Belediye Başkanları feryat etti, uyardı seslerini duymadılar. Sosyal medyadan seslendiler ilgililer yine duymadılar.
İş başa düştü dediler ve sahada kendileri çevre illerden gelen belediye yardımları ile bir şeyler yapmaya çalıştılar. Bodrum, Marmaris bir nebze söndürüldü. Soğutma devam ediyor. Manavgat, Antalya bölgesinde biraz yağmur yağdı da kurtulduk.
Bakın sahada gördüklerimi kısa kısa anlatayım…
Orman işçileri, itfaiyeciler, köylüler, gönüllüler, sağlık çalışanları, veterinerler, doktorlar, aşçılar, ev kadınları, öğrenciler, sivil toplum kuruluşları ellerine ne geçirirlerse müdahale etmeye çalışıyorlar.
Basın mensupları, gazeteciler ki kimi kastettiğimi biliyorsunuz. Malum medya mensupları yangınlara olağanüstü müdahale edildiği haberlerini veriyor. Gerçeği anlatmaya çalışan bizler ise engelleniyoruz.
Yangın yerlerine giriş engellendi.
Termik santral yanarken biliyorsunuz akreditasyon uygulandı. FOX, HalkTV gibi yayın organları yasaklandı.
Amaç ne? Halkın doğru haber alma hakkını engellemek.
Bu sefer yangın yerlerinde olan gönüllüler engellendi. Neden diye sormayın mantıklı açıklaması yok. Çünkü TV kanalları susarken bölgeden haber sahadaki gönüllülerden geliyordu.
Bu yüzden müdahalelerde iktidarın nasıl eksik kaldığı, organizasyon bozukluğu apaçık görülüyordu.
Şimdi tüm amaç bunu engelleyip, onun yerine yandaş kanallarla birlikte "bakın ne kadar güzel müdahale ediliyor" görüntülerini gösterecekler.
İktidar buradan bir zafer çıkarmaya çalışacak.
Canları pahasına görevlilere yardım eden, inanılmaz işler yapan gönüllülerin bölgeye girmelerinin engellenmesi, topladıkları yardımlara el konulması hangi akla, mantığa sığıyor?
O gönüllülerin kilolarca ağırlıktaki itfaiye hortumunu bile canla başla gerekli yere dakikalar içerisinde taşıması kim bilir kaç ağacı kurtardı…
Gönüllüler, sivil toplum kuruluşları çalışırken bunu koordine etmek yerine, yasaklamak akıl tutulması olsa gerek.
Bir disiplin altına almak gerekli tabii ki, ama yorulan ormancılara destek olan, su taşıyan, kurumuş otları yolan, boş yangın tüplerini toplayan, her türlü yardım yapan, yanan kozalakları sıçradığı yerde söndüren, soğutma çalışmasına katılan gönüllüleri disipline etmek, kafalarına göre müdahale etmenin önüne geçilmesini önlemek, koordine altına almak varken yasak neden?
Neden bu yüreği büyük insanları kırıyorsunuz?
Gerçi ben de bu süreçte akıl mantık arıyorum değil mi?
Sivil toplum kuruluşlarında böldüler. Belirli STK''lar yangınlarda görev alabiliyor. Diğerleri bir şekilde engelleniyor.
Tarım ve Orman Bakanı hakkında söylenecek tüm sözleri söyledim. Söylemeye de devam edeceğim.
Ama HalkTV''nin başarılı muhabiri Erdinç Yılmaz, bölgedeki köylülerin, "Kuveytli Yakup" adlı bir kişinin Antalya/Manavgat/Kalender köyünde çöp poşetlerinin içinde balya balya para dağıttığı iddiasını aktarınca şüpheye düştüm.
İddiaya göre Samsun''da yaşayan bir iş insanıymış ve din kardeşi olduğu için buraya yardıma geldiğini söylemiş. Bu paralar gerçekten yardım amaçlı mı dağıtıldı bilinmez ama kokusu yakında çıkar.
Çünkü aklıma geldi, yangınlardan önce Milas Akbelen''de köylüler bir direniş veriyordu. Kömür havzalarını açmak için ağaçlar kesilmesin köyler boşaltılmasın diye. Şimdi ortalık yangın yeri, ciğerlerimiz yanıyor orman yetkilileri söz konusu alanda Akbelen ormanındaki ağaçları kesmeye başlamışlar.
Hele şu yangınları tamamen bir söndürelim bu iddiaları da araştıracağız.
Felaketin içerisinde halen doğayı katletmeyi göze almayı nasıl vicdanlarına sığdırıyorlar aklım almıyor.
Bu fırsatçılıktır…
Yıllardır başımıza gelmeyen kalmadı. Bu iktidar milletin zarar görmesini engelleyeceğine millet kendi organize olup tüm felaketlerle savaşıyor.
Sel olur vatandaş sizin yapmanız gerekeni yapar, deprem olur vatandaş sizin yapmanız gerekeni yapar, darbe girişimi olur vatandaş sizleri sokaktan toplar, şimdi de yangın var yurttaşlar yine sizin yapacaklarınızı yapıyor ve sizi ormandan topluyorlar.
Sahi siz vergi toplamaktan, yandaşlarınızı zengin etmekten, yasaklamaktan başka, krizi yönetmek yerine propaganda yapmaktan başka ne yapıyorsunuz?
Bu millet sizi daha ne kadar sokaktan toplayacak?
Sırada ne var…