Bu kafayla giderseniz...
Bayramdan sonraki fırtınalı havada, kara bulutlardan biri, Hükümetin, TSK’nın Kuzey Irak’a operasyon yapılması için yetki verecek “tezkere” konusundaki kararı... Erdoğan Amerika’da Obama ile görüşmesinde icazet alacak mı?
Tezkereler
Kuzey Irak’a asker gönderme tezkeresi ilk kez 7 Ekim 2003 tarihinde kabul edilmişti ama kullanılmamıştı... İlk kullanılan yetki bir yıl için, 17 Ekim 2007 tarihinde verilmişti. Karara esas olan “Başbakanlık Tezkeresinde”, Kuzey Irak’ta “sınır ötesi” harekât ve müdahalede bulunmak üzere “PKK teröristlerinin yuvalandıkları alanlara” TSK unsurlarının gönderilmesi ve görevlendirilmesi öneriliyordu.
Geçen yıl, 8 Ekimde bu yetkinin “bir yıl süreyle uzatılması” kararlaştırıldı. Eğer zaman aralığı bırakılmadan yetki yenilenecekse, tezkere 17 Ekim’e kadar Meclis’ten geçmesi gerek!
Tezkere, TBMM’ye sevk edilmez, çıkarılmazsa, bu, “Kürt Açılımına” yararlı olur diyenler var! Mesela Tarhan Erdem; “Tezkere ancak, önlemek istediğimizi yaratacak olayları planlayanlara (aynı Açılıma karşı olanlara) yardım eder! Tezkereyi Meclise getirmeyelim; 30 yıldır hiç yanılmadık (mı?), ne olur bu kez, ilk kez yanılalım!” ... “Demokratik Açılım” sürecine yeni adım attığımız şu sırada, tezkerenin en azından ertelenmesinin doğru olacağını düşünüyorum. ... “Böyle bir tartışmanın içine girmişken, tezkerede tanımlanan durumun olabilirliğini varsaymak süreçle çelişki yaratacaktır.” Hocanın mantık çarpıklığına, çarpıtmasına, “hüsnüniyetine”, gafletine bakın... Tıpkı bölücüler- DTP’lilerle PKK gibi- “Önce TSK operasyonları durdursun” diyor, yani şantaja katılıyor.
Oysa bu aşikâr şantaj karşısında, eğer AKP iktidarı “devletliğini” biliyorsa, yapması gereken-ABD’den icazet alınsın alınmasın- Operasyonlara “son terörist” kalana kadar devam etmektir. Bölücülerin, PKK’nın, şu sırada “açılımı” zorlamak için dağda ve kentte devam ettirdikleri eylemlere karşı en doğru mukabele, şantajlara, tehditlere prim vermemektir!
Kararlı düşman
PKK cephesinden şu son meydan okuma ne kadar, kararlı bır düşmanla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. DTP Tunceli İl Başkanı Veli Haydar Güneş, Genelkurmay Başkanlığı’nın “Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar operasyonlar sürecek” açıklamasına karşı “Ordunun son teröristten kastı nedir bilmiyoruz. Ama böyle düşündükleri sürece, karşılarında son teröristliğe aday milyonlarca insan bulacaklarından eminiz. Biz hem siyasetçi, hem insan olarak ordunun bu ülkenin kaderiyle oynamasına izin vermeyeceğiz”
Siz şu küstahlığa bakın bir kere: Eşkıya Partisi Türk Ordusuna “izin” vermeyecekmiş!
Adam bunu söylerken, tabi “açılımdan” cesaret alıyor ve herhalde, ABD’nin de, icazet vermeyeceğine inanıyor!
Ne var ki, DTP Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’nin, “Üç Bela” dediği, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu hususta, kararlılar... Allah bu “beraberliği, kararlılığı bozmasın”. Baykal da Erdoğan’ın, “bayram şekeri” mektubuna kanmasın, şantajlara prim vermesin.
Önce aynaya baksın
Bizler, Erdoğan’ın iddiasına göre - mühimmat (can) harcanmasını, Türkiye’nin bölünmesini isteyen, “kana susamış” insanlar mıyız?... Mümkün mü? Erdoğan, önce aynaya bakmalı ve bu konularda önce neler söylediğini hatırlamalı!
Tarhan Erdem “Tezkereyi Meclise getirmeyelim; 30 yıldır hiç yanılmadık (mı?), ne olur bu kez, ilk kez yanılalım!” diyor... Yani “bir kerecikten ne olur” diyor. Evet, Otuz yıldır, hata daha fazla, Kürt konusunda çok yanıldık; durumun artık “yanılmaya, yanılgıya”, tahammülü yok; “Bir kerecikten” sonra çok şey olur, Sayın Erdem... Bu “açılım süreci” şu sırada “Tezkere” TC’nin, Türklüğün kaderini tayin edecek nirengi noktalarının en önemlisi!...