Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, referandumda oylayacağımız Anayasa değişikliği ile ilgili olarak "Uygularız 3 sene 5 sene, baktık olmuyor, toplanır parlamento tekrar değiştirir" dedi.
Prof. Dr. Şükrü Karatepe, bir Anayasa hukukçusu. Gördüğünüz gibi isminin önünde de "profesör" yazıyor. "Anayasa Hukukuna Giriş" isimli bir ders kitabı da var. Teorik olarak ciddiye almamız gereken birisi yani. Ama bir de söylediği söze bakın.
Anayasa dediğimiz şey, bir devletin yönetim biçimini belirleyen, milletin egemenliği hangi organlar eliyle kullanacağını gösteren ve vatandaşların haklarını tanımlayan bir hukuki metin. Bütün hukuki metinlerin üzerinde, temel kurallar getiren bir ana kanun. Bir boyacı küpü değil. "Boyadın, beğenmedin, yeniden boya" belki bir kazak için söz konusu olabilir ama bir devletin temel yasası yapılırken ya da değiştirilirken söz konusu olamaz.
Devleti yönetenlerin ifadelerine bakarsak, Türkiye bir "beka sorunu" yaşıyor. Bağımsızlığımız, egemenliğimiz, toprak bütünlüğümüz tehdit altında. Ve böyle olduğunu iddia ettikleri bir ülkenin temel kanununu "Bir deneyelim görelim" diye değiştirmeye kalkıyorlar.
(...)
Memlekette bunca ciddi Anayasa hukukçusu var. Bu kadar zor muydu, komisyon çalışmaları sırasında onlara kulak vermek ve değişikliğin sonucunun ne olabileceğini "denemeden" görmek?
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
***
Tek başına "kararname yetkisi" bile sorun
-------
Referanduma götürülen anayasa paketinin bir kritik yanı da cumhurbaşkanı kararnameleri...
Mevcut sistemdeki kanun hükmünde kararnamenin (KHK) yerini yeni sistemde cumhurbaşkanlığı kararnamesi alıyor.
(...)
Cumhurbaşkanı kararnamesi, Meclis'e uğramadan, Resmi Gazete'de yayımlandığı anda yürürlüğe giriyor. Meclis tamamen devre dışı kalıyor...
Öte yandan...
Anayasa'ya göre; (Madde 7) "yasama yetkisi" TBMM'ye aittir ve devredilemez. Bu madde yürürlükte kalmaktadır. O yüzden yeni düzende cumhurbaşkanı kararnamesi Anayasa'ya aykırı bir durum arz ediyor.
Bir parti cumhurbaşkanı kararnamesiyle ilgili Anayasa Mahkemesi'ne gidebilir. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin ne kadar sürede karar vereceği belli değildir. Üstelik vereceği karar geriye yürümez. Atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacaktır.
Yalnızca kararname yetkisi bile yeni rejimin demokrasi ile mesafesini ortaya koyuyor.
Melih Aşık Milliyet
***
2010'da aldığınız risk "keyif" verdi mi?
-------
Şöyle bir tezim var; anayasa değişikliğiyle getirilmek istenen yeni rejim çok riskli..
(...)
Sadece ben demiyorum, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Karatepe de diyor..
O da aynı görüşte..
Aynı görüşte ama o risk alınmasından yana..
Söze 'Her şeyde risk var' diye girip şöyle devam etmiş;
'Çıkıyorsunuz, hiç bilinmeyen bir şeyi, hem de bundan bir sene önce kamuoyu yoklaması yaptırdığınızda halkın yüzde 25'nin desteği var.. Siz bunu gündeme getiriyorsunuz. Her şeyin riski var. Risk her zaman vardır. Keyfi orada..'
***
2010 yılında yüksek yargıyı şekillendirmek için anayasa değiştirildi.. Tarafsız ve bağımsız yargı için referanduma gidildi..
Risk alındı..
Sistem değiştirildi.. Yeni düzen kuruldu..
Seçmen onayladı..
Sonuç?
Memlekete adalet geleceğine, memlekete tezgâh geldi, kumpas geldi, düzmece davalar geldi..
Bedeli ağır oldu.. Binlerce insan o anayasa değişikliğinin bedelini ödedi..
Paralel devlet o referandumla kuruldu..
FETÖ o anayasa değişikliğiyle güçlendi..
Bugün..
4 binden fazla hâkim-savcı meslekten atıldı.. Çoğu tutuklu..
Ağababaları kaçak!..
Yargıya olan inanç sıfırlandı..
Mehmet Tezkan Milliyet
***
Federasyon yolu açılıyor
-------
İlk olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş kısa süre önce "İstanbul'a özel bir yasa talebimiz oldu. İstanbul kendi kendini yönetsin, kendi kararını kendi versin" şeklinde bir açıklama yaptı.
Haber medyada "İstanbul'a özerklik talebi" başlığıyla yer aldı.
(...) Arkasından Cumhurbaşkanı Danışmanı Şükrü Karatepe Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin dergisinde "Başkanlık sistemiyle birlikte büyük kentlerin yeniden yapılandırılacağını" yazdı.
(...) Cumhurbaşkanı Danışmanı'nın tarifi gerçekten de başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde "bağımsız valisi veya başkanı olan eyaletlerden oluşmuş federatif yapı" sistemine uyuyor.
(...) Referandumdan önce, Anayasa'daki üniter devlet tanımının da önemi açısından bu konunun da açıklığa kavuşturulması yerinde olacaktır.
Güngör Mengi Vatan
***
Demokrasi katliamı
-----
(...) Niçin, referandum ile getirdikleri değişikliklerin tam tersini söylüyorlar?
Niçin, yargıyı kendilerine bağımlı hale getirdikleri halde bağımsızlaştırdıklarını iddia ediyorlar?
Niçin Meclis'i zayıflattıkları halde güçlendirdiklerini söylüyorlar?
Niçin Cumhurbaşkanı'nın yargılanmasını neredeyse olanaksızlaştırdıkları halde, hesap sorulabilirliğini artırdıklarını iddia ediyorlar?
Niçin seçilmemiş kişilerle Türkiye'yi yönetmeyi önerdikleri halde, millî iradeyi güçlendirdiklerini öne sürüyorlar?
Niçin Cumhurbaşkanı'na Meclis'i feshetme yetkisi verdikleri halde, kelime oyunlarıyla bunu inkâr ediyorlar?
Niçin Cumhurbaşkanı'nın kaç defa seçilme olanağının olduğunu, Türkiye'yi ne süreyle yöneteceğini gizliyorlar?
Çünkü seçmeni aldatıyorlar:
"Demokrasi" diye diye Demokrasiyi katlediyorlar!
Emre Kongar Cumhuriyet
***
Sadece Suriye'ye mi?
***
ABD'nin Suriye'ye karşı yaptığı operasyona, "İnsanlık vicdanına tercüman oldu" diye arka çıkanların unuttuğu bir şey var.
ABD sadece Suriye'ye mi operasyon yapıyor? Mesela Türkiye'ye karşı da bir operasyon içinde değil mi?
(...)
PYD ve YPG'ye desteği tam gaz sürdürüyor. Dahası PKK, ABD'li generaller tarafından "en iyi müttefik" ilan ediliyor. Bütün bunlar neyin emaresidir? Elbette "adı konulmamış bir operasyonun" emaresidir.
Zeki Ceyhan Milli Gazete