Bu kadar milliyetçilikten korkuyorum(!)

Nasıl ki milleti etnikçilik, devleti pusu, tuzak, dinamit, silahla bölmeye çalışan PKK terör örgütünün cani başı Abdullah Öcalan'ın idamını, varlığını "millet ve devlet"in garantörü addeden bir siyasi partinin MHP'nin, dolayısıyla Türk Milliyetçiliği fikrinin iktidar olduğu dönemde engellediler...

Nasıl ki "millet" kavramı ve "devlet"in üniter yapısını tehdit eden birçok "idari değişim"i MHP'nin iktidar ortağı olduğu ve fakat sayısal olarak bunları engelleme gücüne sahip olmadığı dönemde getirdiler TBMM gündemine; hatırlayın "Uyum Yasaları" filan işte... İstinaf Mahkemeleri, Kalkınma Ajansları...

Nasıl ki Türkiye'nin Müslüman nüfusunun önemli bir kesimi, ülke "dindar Cumhurbaşkanı", "dindar Başbakan", "dindar hükümet"e emanetken yani AKP döneminde "dinden-imandan çıkarıldı" neredeyse; içine düşülenin, göz yumulanın "şirk" olduğunu meydan meydan itiraf ediyorlar günlerdir...

Nasıl ki Cumhuriyet tarihinin en anti-demokratik uygulamalarına "demokrasi" hatırına gönüllü destek verir hale geldik bir gecede...

Korkuyorum...

"Irmağının akışına ölürüm Türkiyem" diye Dilaver Cebeci ile galeyana gelen, "Bu hududu kimler çizmiş gönlüme?/Dar geliyor, dar geliyor gardaşım" diye Abdürrahim Karakoç ile Turan'a göz kırpan, "Vatanına göz dikeni bil oğlum" şuuruna eren meydanlara bakıp da sistemin millileştiğini, milliyetçileştiğini ve hatta neredeyse ülkücüleştiğini varsayarken;

Eş zamanlı olarak ABD, Türk Dünyası'na geçirmeye çalışıyorsa pençesini...

Üstelik de "Rusya"nın NATO için yeniden "resmen düşman" ilan edilmesinin arkasından...

Türklük, Türk Milliyetçiliği, dil, tarih, kültür, ülkü birliği ile bağlı olduğumuz ve ancak bu değerlerle bir olabileceğimiz Türk Dünyası'nı da en "millî" olduğumuzu sandığımız dönemde, "ılımlı milliyetçilik"le mi kurban vereceğiz acaba emperyalizme...

Bu yüzden mi var gücüyle milliyetçileştiriliyor düne kadar milliyetçiliği ayaklar altına alan iktidar?

***

Kadir "İnanır" belki...

Basın çadırı, sanatçı yatı; Yenikapı mitingine dair her bir detayı planladınız da kapanışta "birlik" fotoğrafı için sahneye davet ettiğiniz ve "tavır yapmış da çıkmamış" durumuna düşen liderlere bu küçük "ayrıntı"yı bildirmeyi mi atladınız yani!

***

Her devrin dokunulmazları

Oda TV'nin haberine göre 15 Temmuz'un darbeci subayları ABD'de Yasemin Çongar'ın eşi Chris Mason'un ders verdiği okulda eğitilmiş.

Çongar, malum "millî orduya kumpas"ın medya ayağını yürüten Taraf'ın Ahmet Altan ile birlikte "eş genel yayın yönetmeni"ydi... Dahası işini, eşini ABD'de bırakıp gelmişti Taraf'ı çıkarmaya hem de ülkenin en köklü medya kuruluşlarının temsilciliğini yürüttükten sonra karın tokluğuna; kim sorarsa "gazetecilik aşkına"...

Nazlı Ilıcak, Mümtaz'er Türköne, Ahmet Turan Alkan.... Bir dolu köşe yazarı gözaltına alındı, tutuklandı tamam da anlamadığım bir şey var hâlâ;

İnsanlar yürütülen darbe soruşturmasına "Gülen Cemaatine mensubiyetleri" doğrultusunda mı dahil ediliyorlar yoksa Gülen Cemaatinin Türkiye'ye dönük emelleri uğrunda suça karışıp karışmadıklarına göre mi!

Çünkü düne kadar "Gülen Cemaati" bir "terör örgütü" varsayılmıyordu. Ve bu cemaate mensup olmak "suç" değildi...

Garip bir cümle olacak ama;

Oluşan yeni durumda birçok insanı işlendiği dönemde "suç" olmayan bir "suçu" işlemekle suçlarken, "darbe"nin ilk aşaması sayılan Silivri sürecini özel yetkili savcı ve hakimlere "yol gösterici" derecede etkin yürütmüş Çongar gibi, Altan gibi isimlerin "dokunulmazlıklarını" koruyor olmaları garip değil mi!

***

Rio'da Türk sporcu olmak; madalya alsan "doping" şüphesine, almasan "Paralel" şüphesine kurban edileceksin...

***

Alışmamış yandaşta buraya kadar

Abdülkadir Selvi, MHP Genel Başkanı'nın devlet söz konusu olduğunda partiler üstü bir tavır takınmasını sözüm ona överken "kendisinin 27 Mayıs'ı yapanlardan Alparslan Türkeş'in koltuğunda oturduğunu, 'darbeci gelenek'ten gelen bir partinin başında olduğunu unutmamak" gerek gibi bir şeyler geveledi...

Alışmadık yandaşta "demokrasi minneti" buraya kadar demek ki!

***

Şiirle olsa...

Binali Yıldırım'ın Nazım Hikmet ve Ahmed Arif'ten yaptığı alıntıları "ay ben şok" modunda ve Türk siyasetinde daha önce benzerine hiç rastlanmamış gibi aktaran "gazeteci(!)" büyüklerimizin daha iyi bilmesi gerekir aslında ama unuttularsa;

Vaktiyle Alparslan Türkeş de, hem de dün CHP Genel Başkanı'nın konuşmasının finalini oluşturan Nazım şiiriyle hitap etmişti ülkücülere...

Kıymetini bilemedikten sonra Kemal Kılıçdaroğlu da çıkıp Nihal Atsız külliyatı okusa ne fayda!

Yazarın Diğer Yazıları