Bu fotoğrafta Erdoğan'ın yerindeki Kılıçdaroğlu olsaydı...

AKP-MHP ittifakının Cumhurbaşkanı adayı/mevcut Cumhurbaşkanı, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nu, "devlet"i temsil konumundaki "Beştepe"de kabul etti önceki gün.

***

Kimse tersini iddia edemez ki;

Yangından mal kaçırır gibi ilan edilen ve iktidar bloğunca kampanyası "harp hiledir" stratejisiyle yürütülen 24 Haziran seçimlerine 50 küsur gün kala şu fotoğrafı veren Tayyip Erdoğan değil de Kemal Kılıçdaroğlu olsaydı bas bas bağırırlardı:

"Lafa gelince Atatürk'ün partisiyiz derler... Oysa ne millî mücadeleyle ne Türkiye'nin kurtuluşuyla bunların en ufak bir ilgisinin olmadığı ortaya çıkmıştır... CHP, Hizbullah'la yatmakta, terörle uyanmaktadır. Uçurumdan yuvarlanmak için hazırlığı yapmış, geri sayım düğmesine basmıştır. Yazık ki yazık!"

Çünkü, şu fotoğraftaki zatın Genel Başkanı olduğu HÜDA-PAR, Hizbullah terör örgütüyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle kapatılan Mustazaf-Der'in siyasi ayağı olarak kuruldu.

***

Çünkü, şu fotoğraftaki zat, DGM'de yargılanan birçok "Hizbullahçı"nın avukatıydı; "PKK'nın avukatlığını yapmak" diye bir suçlama var ya siyasi literatürde onun gibi düşünün, ikisi de "terör örgütü" sonuçta!

"Adam mesleğini yapmış ne var bunda" diyorsanız; aynı zat "cezaevlerindeki Hizbullahçılarla terör örgütü arasındaki diyaloğu sağlamakla" suçlanmıştı aynı zamanda!

***

Çünkü, şu fotoğraftaki zatın Genel Başkanı olduğu partinin programı buyuruyor ki;

"Cumhuriyet ideolojisi, temel olarak iki ilke üzerine kurulmuştur. Bunlardan biri laiklik, diğeri de Türklüktür. ...hem laiklik hem de Türklük dayatmalarına tepki olarak vuku bulan Şeyh Said Kıyamı, Dersim ve Ağrı Ayaklanmaları büyük bir şiddetle ve katliamlarla bastırılmış, (...) bu dönemde yapılan zulüm ve vahşet akıl almaz boyutlara ulaşmıştır.

(...)

Öncelikle bugüne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mağdurlara tazminat ödenmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir.

Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır...

İlköğretim öğrencilerine okutulan, ırkçılık kokan 'Andımız' ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan 'Ne Mutlu Türküm Diyene' gibi yazılar silinmeli, "Bir Türk dünyaya bedeldir." şeklindeki ırkçı söylemlere son verilmelidir.

Zulüm ve ayrımcılık uygulamış olan tarihi şahsiyetlerin isimlerini taşıyan okul, kışla, cadde, sokak ve benzeri yerlerin isimleri derhal değiştirilmelidir.

Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir.

İsimleri değiştirilen yerleşim yerlerine eski adları geri verilmelidir...

Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir...

Mevcut yapının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir. Toplumun huzur, refah ve güveni için gerekli olduğunun toplumun çoğunluğu tarafından kabulü halinde bu modeller uygulanabilmelidir..."

***

Benzeri soruları 16 Nisan referandumundan önce HÜDA-PAR "Evet" diyeceğini açıkladığında da sormuştum, ısrarla yine soruyorum:

Hani "Cumhur İttifakı" namlı ortaklığa iştirak etmeyenleri "yerli olmamakla, millî olmamakla" itham ediyorsunuz ya...

E bu ne?

AKP'ye bir şey diyemem "çözüm süreci" sicilleri ortada ama ya MHP?

MHP;

Bir: "Kürdistan için" çalıştığını gizlemeyen,1923 Cumhuriyeti'yle hesaplaşmak derdindeki bu yapıyı neden/nasıl "evet" sindirecek içine?

İki: Bu fotoğrafı BİLE sindirip de nasıl/hangi yüzle "teröristlerle aynı blokta yer almakla" filan suçlayacak rakiplerini bundan sonra?

GÜNÜN NOTU

Emekli Tümgeneral, HEPAR Kurucu Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ve İstanbul Barosu Eski Başkanı Ümit Kocasakal'ın Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için de imza toplamaya hazırlananlar olduğunu biliyor muydunuz? İzin verseler/gölge etmeseler, ne renkli, ne coşkulu, ne özlenen bir demokrasi şöleni olur 24 Haziran'da...

Yazarın Diğer Yazıları