Bu eğitimin neresi "Millî" Allah aşkına?

1999 AB Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin AB Fonlarından yararlandırılması kararlaştırılıyor ve 4 Temmuz 2000 tarihinde AB ile “Türkiye’deki Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) imzalanıyor.
Peki, bu MGEP ne menem bir MEGEP!
Proje’nin amaçlarını okuduğunuzda, ” Tazı ilk defa bir tavşan yakaladı “ diyorsunuz. Çünkü orada, ” Türkiye’nin işgücü ihtiyacından “ bahsediliyor, ” Bu ihtiyaca cevap veremeyen mesleki okulların bıraktığı boşluğun doldurulmasından “ dem vuruluyor. Ne kadar doğru bir tespit. Çünkü okullar sürekli ” Ne iş olsa yaparım abi “ formatında gençler mezun ederken, iş dünyası da ısrarla, ” İlle de kalifiye eleman “ diyor. Mesela Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, ” Nitelikli ara eleman sıkıntısı çekiyoruz “ diyor ve ilave ediyor: ” 400 bini acilen olmak üzere 1.5 milyon kalifiye elemana ihtiyacımız var.
İşte biz de bunun için MEGEP’e seviniyoruz, seviniyoruz amma bu Avrupa ile ne zaman el sıkışsak birkaç parmağımızın eksildiğini gördüğümüz için de, “Hele şuna biraz daha yakından bakalım!” deme ihtiyacı duyuyoruz.
Evet, 5 yıllık bir MEGEP imzalanıyor.
İlk altı ay başlangıç dönemi.
Son 4,5 yıllık süre, uygulama dönemi.
Projenin toplam bütçesi 58.2 milyon Euro!
Bunun 51 milyon Eurosunu AB hibe olarak veriyor. 7,2 milyonluk kısmını ise Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti sağlıyor.
Buraya kadar da her şey mükemmel.
Ve düğmeye basılıyor.
Türkiye’deki Mesleki Eğitim ve Öğretimi Güçlendirme Projesi Teknik Danışmanlık Hizmetleri için ihale açılıyor. İhaleyi AB komisyonu yapıyor. Ve tabii ihaleyi DHV Consultas liderliğinde oluşturulan bir konsorsiyum kazanıyor. Ne zannettiniz. Elin adamı işte böyle hem “Para veriyormuş” gibi yapar, sonra da ihaleyi kendi şirketine verir. Bunun asıl anlamı ise, “Türk Milli Eğitimi’ndeki ipleri ele geçirmek” tir.
Şimdi iyi durun.
Konsorsiyumun bir yerine “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği” monte ediliyor. Mesele uzun, derin ve geniş. Mümkün olduğu kadar özetlemeye çalışıyoruz. Değişik Projeler oluşturuluyor. Lâkin her projenin başında mutlaka bir Avrupalı var.
Mesela Reinhard Rolla var.
Lars Wilhelmsson var.
Jean de Voog var.
Marlies Junte var.
Eike Dose var.
Jens J. Mortensen var.
Uzatmayalım MEGEP bahanesiyle Milli Eğitim adeta bir “yabancı istilasına” uğruyor. Faydalı olacaksa, yani bu proje sayesinde Türkiye ihtiyaç duyduğu 1,5 milyon yetişmiş elemana kavuşacaksa, tamam, bunu da sîneye çekelim. Peki, gerçekten öyle mi oluyor? Bilmiyorum, ben bir örnek vereyim, gerisini de sizin ferasetinize bırakayım.
Proje kapsamında Anadolu Ticaret Meslek Liseleri için ders programları hazırlanmış. Buna göre “Büro Hizmetleri” dersinin “Yıllık Plânı” nda şunlar var.
Vücut temizliği, bölgesel vücut temizliği, banyo suyunun ayarı, deodorant, krem, el ayak bakımı, yemek saatini ayarlama, tıraş makinesi, koku giderici tablet, makyaj malzemeleri, makyaj nasıl yapılır, saç bakımı, protokol kuralları, sanayi faaliyetlerinin neden olduğu kirlilik gibi onlarca konu. İşte böyle. AB para veriyor, adamlarını Milli Eğitime yerleştiriyor, verdiği parayı da ihale ile Avrupalı bir şirkete devrediyor ve sonra da “Türkiye’deki kalifiye eleman açığını kapatmak için” el ayak bakımı, deodorant kullanımı, diş fırçası, nasıl makyaj yapılır, Türk çocuklarına onu öğretiyor.
Ben bu “Milli Eğitimin” neresine “Millî” diyebilirim ki.
Aynı Milli Eğitim Bakanlığı devlet kesesinden “Ders Kitabı” olarak on binlerce kitabı bedava dağıtıyor, dağıttığı bu bedava kitaplardan biri olan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” kitaplarında Hz. Muhammed(s.a.v)’i çevresindekilerle birlikte resmeden minyatürler bulunuyor. Yetmiyor, bu kitaplarda tahrif edildiği gözlerden saklanarak Tevrat’ın, “İnsanları haksızlıktan kaçınmaya, adaletli olmaya, Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaya çağırdığı” pompalanırken, İncil’in de, “Alçak gönüllü olmayı öğütleyen” bir kitap olduğu propagandası yapılıyor.
Maliye için IMF ne ise Milli Eğitim için de MEGEP o olmuş oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları