Bu devlet kimin?
Bugünün acı tatlı bütün meyveleri dünün tohumlarından büyümüştür. Şemsi Paşa, Türk oğlu Türk’tür. Beş vakit namazını aksatmazdı. Kim bilir belki bütün nafilelerden de nasibi vardı. 1580’de öldüğünde Üsküdar’da yaptırdığı Şemsi Paşa Camii yanındaki türbesine gömüldü. Yani Müslüman’dır, mümindir.
Çaldıran Savaşı’na avcı başı, Ridaniye savaşına bölük ağası olarak iştirak etmişti. Kanuni Sultan Süleyman döneminde vezir payesiyle Anadolu Beylerbeyliği’ne atanmıştı. Ardından, Rumeli Beylerbeyi olarak Kanuni’nin son seferi Zigetvar’a katıldı. Ağabeyi ile birlikte Bobofca Kalesini fethetti. Yani, cesurdu, yiğitti, savaşçıydı. Mangal gibi yüreği vardı.
II. Selim’in cülusunu tebrik için Edirne’ye gelen İran elçisi Şahkulu Han’ı Osmanlı güç ve ihtişamını gösterecek bir tantanayla karşılamıştı. Yani Şemsi Paşa Osmanlı gururunu da taşıyordu. Üçüncü Murad’ın muhasibi olmuştu. Sözün özü o bir İsfendiyaroğlu olarak itibarın zirvesini görmüştü. Gelgelelim İsfendiyaroğlu Şemsi Paşa, başka bir dava peşindeydi. O, Osmanoğulları’nın İsfendiyaroğulları’nı yenip Türk birliği ve İslâm ümmetini güçlendirme adımlarını bir türlü içine sindirememişti. Daha doğrusu ufku buna yetmemiş, nefsi vicdan ve aklının önüne geçmişti. Türk olduğu halde, Müslüman olduğu halde, Osmanlı’nın ona her türlü nimeti sunduğu, cümle yüce makamları kendisine tevdi ettiği halde...
Sadede gelecek olursak...
Şemsi Paşa bir gün yalısına neşeli bir şekilde döndü. Yakınları, Paşadaki bu değişikliğin sebebini sormadan edemediler:
“- Paşa, dediler, pek neşelisin, sebebi nedir?”
Şemsi Paşa saklamadı:
“-Bugün padişaha büyük bir rüşvet kabul ettirdim. Bundan sonra bu lezzet kalır ve devam eder. Bu surette Osmanlı Devleti’nin intizamı karışır, ben de ecdadımın intikamını almış olurum!”
Şemsi Paşa... Kaleler fethetmiş... Hayratlar yaptırmış, vezirlik makamlarına yükselmiş Şemsi Paşa... Evet, bu Şemsi Paşa Osmanlı Devleti’ni Osman Bey’in ailesinin devleti sanıyordu. O gün onun Üçüncü Murad’a verdiği söylenen 40 bin altın, Osmanlı’yı perişan etti. Bugün 780 bin kilometrekarelik Türkiye Cumhuriyeti ne Atatürk’ün, ne İnönü’nün, ne Menderes’in, ne Ecevit, ne Özal, ne Demirel’in, ne Recep Tayyip Erdoğan’ın devletidir. Bu devlet, bu devleti kuranların ve asgari müşterekleri yüzde 90’ın üzerinde, farklılıkları yüzde onları bulmayan üzerinde yaşayan herkesin devletidir. İçimizdeki Şemsi Paşalar, kendilerine koltuk yeri açmak için oturdukları apartmanın kolonlarını kesen geri zekâlılardan farksızdırlar.
DEDİ Kİ...
Rüşvetten, torpilden kaçının dedim,
“Ben de dahil miyim, herkes mi?” dedi.
Müminler kardeştir benim bildiğim,
O, “Kürt mü, Boşnak mı, Çerkez mi?” dedi.
...
Kokusu çıkınca umudum tuzun,
“Eyvah” dedim düştüm, yere upuzun.
Yetim hakkı yiyen o uğursuzun
Yüzüne tükürdüm, “Pekmez mi?” dedi.
...
Her gün bir huzura varıyor dedim,
Bir ilgi, bir şefkat arıyor dedim..
“Vatandaş ne işe yarıyor?” dedim;
“Seçimde oy verir, yetmez mi?” dedi.
...
Yolcudaki alkol yola bulaşmış,
Vicdandaki kanser mala bulaşmış,
Elmadaki çürük dala bulaşmış,
“Ağaç bu meyveyi atmaz mı?” dedi.
...
Ahlâkı, töreyi rafa kaldırdı.
Fitneyi besledi, dine saldırdı!
Ormanları yaktı, çocuk öldürdü;
“Yahu bu millet hiç batmaz mı?” dedi.
Hasan DEMİR
AKP’liler, “Biz Türkiye’yi 2023 Yılına hazırlıyoruz” diyorlarmış.
2023’e Türkiye’yi hazırlayacağına sen önce Van ve Erciş’i kışa hazırla da alnından öpelim..