Bu da Siyasal Kürtçülerin "Dâr-ül Harb"i
PKK, Cizre'ye "devlet"i sokmayabilir; bu bir "sorun" değil, itiraza mahal yok... Ama "devlet" PKK'yı Cizre'ye sokmamaya kalkarsa;
- Böyle bir şey nasıl olur?
Şu dağa kaçan inek mi yedi bu insanların beynini;
E "dağ" da yanınca tabii...
***
Cizre'nin temel ihtiyacı ekmekmiş gibi; "T.C. devletinin vatandaşlarını nasıl aç-susuz bıraktığını" anlatıyorlar ya ağlamaklı ağlamaklı; ayar oluyorum arkadaş!
Yahu bu Cizre dediğiniz yer "özerklik" ilan etmemiş miydi? "Vatandaşlık"tan istifa etmemişler miydi? "T.C. kimliği" taşıyanlara ilçeye giriş "vizesi" vermeyen bunlar değil miydi?
Ne oldu?
O yol kesen, mahkeme kurup hüküm veren kabadayılar karınlarını mı doyuramıyorlar şimdi?
Kim ne derse desin; kendi adıma, -şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine- bu millete, yediği kaba pislemeyi genetik koda dönüştürmüş bir topluluğa "Ne özerkliği be, sen aç karnını doyur önce" deme hazzını yaşatanlara teşekkür ederim!
Siz de o kadar üzülmeyin; hiçbir şey olmaz "ölüm orucu" fıtratlarında var!
Ha televizyonlardaki akıl tutulmasının etkisinde kalırsanız durum vahim:
"HDP'liler bile giremiyormuş Cizre'ye...", "Ne oluyor burada" diye sormak bugün en meşru soruymuş vs... vs...
Ee bir hafta öncesine kadar devlet giremiyordu!
O zaman gayrimeşru bir soru muydu "Ne oluyor burada?"
PKK özerklik ilan ettiğinde meşru bir soru değil miydi?
O zaman neden sormadınız?
O zaman, bir terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki il ve ilçelerde "idareye el koyarken", kendi kanunlarını/dağ kanunlarını uygularken neden bütün bunlar "hayatın olağan akışına uygun" gelişmelermiş gibi davrandınız;
Kör, sağır, dilsiz...
8 gündür evlerinden çıkamıyormuş Cizre halkı;
Orada görev yapan askerin, polisin ailesi kaç 8 gündür sokağa çıkamıyordu biliyor musunuz?
Biliyordunuz!
Okulların, hastanelerin yakıldığı, yolların kazıldığı bir yerden bahsediyoruz; devletin götürdüğü hizmeti ısrarla almayan Cizre değil miydi? Doktor yok diye feryat ederken neyin kafasını yaşıyorsunuz?
Öldürürsen olmaz tabii!
Yarın öğretmen de olmayacak;
Askere pusu kurmak için okul yakmışlardı çünkü hatırlarsanız!
Cizre'de insanların sokağa çıkamamasını dünyaya "insan hakkı ihlali" diye duyuranlar, kamu görevlilerinin ailelerinin aylardır lojman hapsine mahkûm edilmesini niye bir gün olsun "flaş haber" geçmediler;
Sahtekârlığın, ikiyüzlülüğün bu kadarı "Yeni Türkiye" için bile fazla!
Devlet ekmek sokmuyor diye duygu sömürüsü yaptığınız yer var ya; hıh işte orada Trakya'dan, Ege'den, Orta Anadolu'dan yağ, un, şeker neyse gıda nakliyatı yapan "Türk TIR'ları"nı bizzat, şimdi "açlıktan ölecekler, katliam bu" diye kutsadıklarınız sokmuyordu bölgeye!
Kaçınız "Neler oluyor orada" diye didiklediniz, kendilerine ekmek taşıyan TIR şoförlerine geçit vermediklerinde?
Kaç gündür "sol duyularımla" yazıyordum; bin yıldır tekrarlanan siyasi hesaplardan çok törpülenen duygularımızın canlanması gerektiğine inanıyordum. Ama ille de somut bir şeyler mi istiyorsunuz. Alın size tarihi gerçeklik... Kürt kökenli olduğu iddiasındaki Takori Aşireti reisi Hüseyin Bey anlatıyor:
"Dört yıl öncesine gelinceye kadar aşiretimiz içerisine bir çavuş gelecek olsa tir tir titrerdik. Şimdi devlet bize kaymakamlık, binbaşılık rütbeleri verdi diye hükümete hiç kulak astığımız yoktur. Hatta Tabur Ağası gelecek olsa, 'ben kaymakamım sen benden bir rütbe aşağısın, sus' diyoruz. Ermeni köylerine gidiyoruz. Koyun kesiyoruz, tavuk vuruyoruz istediğimizi yapıyoruz. Beş para bile vermiyoruz. Bize bir şey oldu ama ne oldu bilemem..."
Ne olduğunu ben söyleyeyim;
Wilson İlkeleri'yle birlikte siyasal Kürtçüler -kendi deyimleriyle- "bağımsızlık talep etmek devlete sadakatsizlik demek değil haktır" psikolojisine girdiler... İş makinelerini, barajları her nevi "medeniyet" şantiyesini yakıp yıkıp da sonra demokrasi savaşçısı olduklarını iddia ediyor da, ağzımız açık kalıyor ya hani; bu işte sebebi... Siyasal İslamcıların Dâr-ül Harb mantığıyla bakıyorlar bu vatana; isyan hak, katliam hak onlara, nankörlük hak onlara!
Ben bu "gerçeği" şuracığa bırakayım da siz isterseniz yine devam edin kendinizi kandırmaya...