Bu çocuklar size emanet ve sahip çıkmak zorundasınız!

Cebeci’de, Beytepe’de, Ege’de, 9 Eylül’de, İstanbul’da ve Türkiye’nin birçok yerinde ülkücüler, PKK militanları tarafından işgal edilmiş okullarda ayakta durmaya, öğrenim haklarını kullanmaya çalışıyorlar...
Rektörlerin, güvenlik birimlerinin ve devletin tüm organlarının sindiği bir ortamda PKK gücünü ‘yalnız’ ülkücü öğrenciler üzerinde gösteriyor... Kampüsler Kuzey Irak’taki kamplara dönmüş durumda... Okullar açık işgal altında... Türk bayrağı artık suç unsuru gibi... PKK ‘atama’ yöntemiyle gerçekleştirdiği işgali artık neredeyse kurtarılmış bölgelere çevirmiş hâlde...
Ortada devlet mevlet yok... Rektörlerin bir kısmı, açılımın sahibi siyasî iktidardan korkusuna üç maymunu oynuyor... Üniversite yönetimlerinin bir kısmı ve öğretim üyesi ise bu işgallerin neredeyse parçası olmuş...
İstanbul Üniversitesi’nde Nevruz bahanesiyle çekilen halayda söylenen parçaların sözlerine bakın: “Ellerinde Bixiler/ Düşüyor Skorskyler/ Ellerinde Doçkalar/ Düşüyor tüm Kobralar/ Partileri PeKeKe/ Vuruyor Apocular/ Orduları HPG vuruyor Apocular/ Önderleri Öcalan/ Geliyor Apocular/ Vuruyor Apocular/ Siz dağda biz şehirde/ Vuruyor YPGH/ Ellerinde fişekler/ Düşüyor ülkücüler/ Ellerinde sopalar/ Ağlıyor güvenlikler...”
Hacettepe’de bebek katilinin dev posteri zafer kazanmış komutan edasıyla Beytepe’ye asılırken, güvenlik görevlileri Türk bayrağı açan ‘provokatör’ arıyor!.. Üniversitelerde PKK paçavraları her tarafı doldururken, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin iktidardan sıkı torpilli rektörü Türk Medeniyeti Yaşatma Kulübü’nün standından Doğu Türkistan bayrağını indirtmek için yırtınıyor!.. Sebep, bu bayrak ‘tanınmayan bir ülke’ bayrağıymış!.. Aynı saatlerde bir çok üniversitede PKK paçavraları dalgalanıyor, ne de olsa ‘tanınan örgüt’ statüsüyle!..
Bu kahredici sürecin sorumluları siyaseten yerle bir edilmeden ‘infaz listeleri’ yayımlanan, sınavlara sokulmayan ve dertleri üniversite yönetimlerince umursanmayan milliyetçi öğrenciler için kimse başkalarından bir şey beklemesin... Bir şey yapılacaksa onu ‘ilgili’ milletvekili grubu yapacak, yapmalı... Meclis kürsüsünden Kandil’e posta koyanların, ses duyumu mesafesindeki Cebeci kampüsüne uğramalarında, o gencecik omuzlarında memleketin yükünü taşımaya çalışırken öğrenim hakkını koruma gayretindeki kardeşlerimize sahip çıkmalarında fayda var!..
Ölüm Fırat’a bağıra bağıra geldi... Aylarca çırpındı Fırat... Başkaları dokunulmazlıklarını, siyasî paydaşlarının namussuzlukları ve hırsızlıkları için acımasızca kullanırken, söz konusu milletvekillerine düşen de rozetlerini, makamlarını, dokunulmazlıklarını bu çocuklar lehine kullanarak kamuoyu oluşturmaktı...
Milletvekilleri aylar önce Ege’de olacaklarla ilgili rektörü, valiyi ve emniyet müdürünü ‘olacaklardan dolayı peşin sorumlu’ tutacaklarını ve tedbir almalarını isteseler, bu konuda binlerce kişiyle basın toplantıları yapsalar, gerekirse suç duyurusunda bulunsalar acaba her şey aynı mı seyrederdi?
Bu sahipsizlik insanı daha çok kahrediyor... Toya, düğüne, adaylık açıklamasına, iftar yemeğine vs. binlerce insan toplayanlar, kahpece kurulmuş pusularda yalnız kalan bu çocuklarla ilgili neden aynı hassasiyet göstermezler, neden aynı kalabalıkları katledilen ülkücülerin mahkemelerinde toplamazlar, kamuoyunun dikkatini çekmezler?
Yine kokteyllerde boy göstersinler, yine ektirmek isteyen saç ektirsin, yine sosyete havuzlarında yüzsünler, yine spor salonlarındaki üyelikleri devam etsin, yine Meclis’in ucuz tarifeli lokantalarında misafir ağırlamayı hizmet saysınlar!.. Kimse onlardan kampüse gelip o öğrencilerle birlikte direnmeyi filan beklemiyor... Yeter ki o öğrencilere sahip çıksınlar, sorumlulara hukuken bu dünyayı dar etsinler... Ülkücüler katledilirken, olayı normalleştirmeye çalışan senatolar haddini bilsin... Beklenen bu...
Şimdi de yeniden seçilme telaşı... Hiçbirinin tekrar seçilme kaygısı, Fırat’ların ayakkabı bağcığından daha kıymetli değildir ve olamaz... Acaba listede “filanca rakibin üstünde mi altında mı yer alacağım” telaşı herhangi bir ülkücünün toprağın üzerinde mi altında mı kalacağı derdinden daha önemli olamaz!..
Seçim öncesi ancak bu kadarını yazabiliyoruz... İstisnalar alınmasın, bu kardeşlerimizin meselesi hepsinin derdinden daha kutsal!.. Vicdanı olan önce Cebeci’ye, Beytepe’ye, İstanbul’a, Ege’ye, Bornova’ya, Buca’ya kulak verir!..

Yazarın Diğer Yazıları