Kendilerini ’numaralı cumhuriyet’ sevdasına kaptıranlar bu aralar pek bir heyecanlı.
Şu bölücü örgütün yan kolu KCK’ya yönelik ’pazarlık’ operasyonları da olmasa, nihai hedefe doludizgin yol aldıkları söylenebilir.
Bir adım sonrası cennet gibi bir Türkiye (!)
En geç 2012’nin sonunda kuşe kağıda ‘XXL’ boyutta bir anayasamız olacak. Öyle bir anayasa ki içinde yok yok.
Pardon sadece ‘Türk’ yok.
Kimilerinin ’ulus’ kimilerinin ’milli’ dedikleri devlete bir son vermenin vakti gelmiş de geçiyor bile.
Yeter artık 88 yıllık zulüm, azap, ızdırap (!)
‘Geçmişe’ dair ne varsa dürülüp, gelecek kuşakların ‘ders çıkarmaları’ için bir müzeye kaldırılması lazım.
80+8’de rövanş şansını yakalayan güruh, ‘kutsal hedefe’ doğru milim sapma göstermeden ilerliyor. Gayet emin adımlarla, pervasız bir biçimde ‘mesajı’ en anlamlı günde hiç çekinmeden yapıştırıyorlar gazete sayfalarına:
- “Alın işte, cumhuriyetin 88’inci yılını kutlamadık, ne oldu?”
Doğru, bir şey olmadı. Hatta beyleri bu ‘kutlama iptali’ kesmemiş olacak ki, ‘düğünlerde’ boy gösterdiler.
Zavallı ‘cumhurun’ akıl edip de “Yastayız diye cumhuriyeti kutlamayanların, beş yıldızlı otellerdeki düğünlerde ne işi var?” diye sormasını beklemek saflık olur.
Çünkü cumhurdan önce, cumhuriyet sofrasının ‘kıdemlileri’ tarafından sorulması gereken sorular var.
Ancak onlar da bu ara ‘esas’ duruştalar.
Soramazlar.
***
Biz böyle çok bilmiş edalarında ’sormaktan’söz ediyoruz ya, sanki her soru doğru yanıtını buluyor memlekette.
“Nerede şu deprem vergileri?” denilecek oluyor, cevap ’muhtelif rivayetler’ üzerine kurulu.
Hükümetin başındaki şahıs ayrı, Maliye Bakanı daha ayrı bir telden çalıyor.
Kimi ‘deprem vergisi’ adı altında bir vergi toplanmadığından dem vuruyor, kimi paraların ‘eğitim’, ‘sağlık’ ve ‘yol’ yapımında kullanıldığını öne sürüyor.
Gelin de gülmeyin.
Kabine üyeleri, ‘ÖTV’ adı altında toplanan milyarlarca liranın ‘akıbeti’ konusunda sağlıklı bir bilgilendirme yapamıyor.
Gerçekten gülünç!
Sakın yanlış anlaşılmaya, biz açıklamalardaki çelişkiyi ‘gülünç’ buluyor değiliz.
Çok iyi biliyoruz ki, bu zihniyet ‘avamın’ herşeyi bilmesinin bir fayda sağlamayacağı görüşünü taşır.
Vereceksin ‘arpasını’, ‘suyunu’ çekilsin kenara haddini bilsin.
Halk da kim ola, kendisine bilgi verilecekmiş!
***
Bu akıl almaz tutum, sadece ’vatandaşa’ karşı takınılmış bir davranış biçimi de değil.
Bakınız daha geçenlere gazetelere yansıdı.
Genelkurmay Başkanı, nihayet konuştu, MİT ile PKK arasındaki müzakereleri basından öğrendiğini söyledi.
‘Devlet’ adına bölücülerle müzakere yapılıyor.
O devletin en önemli kurumlarından biri olan MGK’nın etkili isimlerinden Genelkurmay Başkanı olup bitenden haberdar değil.
Belki de müzakere sürecini yürütenler, “O bilmese de olur” demeyi yeğlediler.
Öyle değil mi canım, devletin her kademesindeki her görevlinin, bütün gelişmeleri bilmesi gerekmiyor ki!
‘Terörle mücadeleyi’ yürüten kurumun başındaki isim, ‘terörle müzakereyi’ basından öğreniyor.
Durum, hakikaten oldukça gülünç.
Ama üstüne basa basa söylüyoruz, gülünçlük bu ’çelişkilerde’ değil.
***
‘Devlet’ aygıtının tamamına hakim olan ve hem icraatları hem de açıklamalarıyla bir keşmekeşliğin, vurdumduymazlığın ipuçlarını veren iktidar sahipleri hâlâ yakınıyorlar.
‘Anayasanın’ ayak bağı olduğunu, ‘devletin’ iyice hantallaştığını anlatıp duruyorlar.
Bu hantal yapıda ‘bu denli çelişkili ve rahat’ davrananlar, ‘diledikleri anayasa’ çıktığında kim bilir neler yaparlar?
‘Gülünç’ olan nokta, işte burası.
