Yoğun katılımın olduğu programın kapanış konuşmasını gerçekleştiren BTP lideri sıcak gündem üzerine değerlendirmeler yaptı. Türkiye’nin ağır bir ekonomik krizden geçtiğini ifade eden Hüseyin Baş, buna rağmen iktidar çevrelerince “Ekonomiyi çözse çözse Erdoğan çözer” şeklinde propaganda yapıldığını belirterek, “Sanki ülkede 20 yıldır başkaları hüküm sürüyor da bizden yetki isteyen bir muhalefet var ve bundan sonraki süreçte bir şeyleri değişecekler. 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz bir 20 yıl daha yönetseniz ne yapacaksınız” dedi.
‘Bu iktidara ‘Bunlar Müslüman’dır’ diye oy vermeyin’
Vatandaşların mevcut iktidara, ‘Bunlar Müslüman’dır’ diyerek oy vermemesi gerektiğini söyleyen BTP lideri konuşmasına şöyle devam etti: “Domuz etini kasaplık et haline getirenler bunlar, zinayı suç olmaktan çıkaranlar bunlar, nüfus cüzdanlarından ‘Dini: İslam’dır’ hanesini çıkaranlar bunlar, ama aramızdaki en büyük Müslümanlar da güya bunlar. Burada çok büyük bir tezat var. Sizlere düşen bütün toplumumuzu bu kandırmaca noktasında ayıktırmaktır, uyandırmaktır. Siz cumhuriyetin kazanımları olan, Atatürk''ün bize emanet ettiği, dedelerimizin savaşla kazandığı bu topraklar üzerine inşa edilen bütün fabrikaların yabancılara, üç beş yandaşa peşkeş çekilmesine ‘tamam’ diyorsanız, gidin AK Parti''ye oy verin. Ama rica ediyorum, hiç kimse '' Bunlar Müslüman’dır, bizim dinimizi kolluyor, koruyor'' diye hikâye okuyup bu adamlara oy vermesin.”
Enflasyon sonuç, hükümet sebep…
Konuşmasında zamlar ve enflasyon konusuna da değinen Hüseyin Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Fahiş fiyat artışlarıyla insanımızın rızkına uzanan habis ellere karşı hukuki ve idari düzenlemeleri hayata geçirmeyi sürdüreceğiz" şeklindeki sözlerine cevap verdi. BTP lideri, “Bakın habis eller, bizim mahalledeki bakkal Rüstem amcaymış! Mahalledeki bakkalla, caddedeki kasapla mücadele ediyorlar. Nedir fahiş fiyat biliyor musunuz? Fahiş fiyat, Gelire Endeksli Senetten (GES) kaynaklanan piyasadır. Fahiş fiyat, senin dövizi, doları alıp, ''Faizi indireceğim, nas var'' diye diye bu millete doları iki katına kitlemendir. Fahiş fiyat cebinde parası olana Kur Korumalı Mevduat (KKM) diyerek bu kadar insanın parasını o adamlara tapulamandır. Senin fahiş fiyat dediğin bu. Türkiye''deki enflasyonun sebebini hiçbir yerde aramayın, Türkiye''deki enflasyonun sebebi hükümettir” dedi.
‘Pandeminin çökertemediği sağlık sistemini hükümet çökertti’
Sağlık sisteminde yaşanan sorunlar da BTP liderinin gündemindeydi. Bir ambulans şoförünün Sağlık Bakanlığı önünde yaptığı protestoya dikkat çeken Hüseyin Baş şunları söyledi: “Bir ambulans şoförü bir kanser hastasını hastane hastane dolaştırıyor ve hastayı teslim edecek bir hastane bulamıyor. Neden? Doktor yok! Doktorlara, ''Defolun gidin'' diyordu Cumhurbaşkanı. Bak gidince ne oluyor? Zihniyete bakar mısınız, pandeminin çökertemediği sağlık sistemini hükümet çökertti. Tebrik etmek lazım.”
‘Yalan habere ‘Cami yaktılar’ da giriyor mu?’
Sosyal medya düzenlemesi üzerine de BTP Genel Başkanı Baş’tan çarpıcı değerlendirmeler geldi. “Sosyal medya düzenlemesine göre yalan haber yayanlar cezalandırılacakmış. Yalan haber yayan düşünsün” diyen Baş, şunları söyledi: “Mesela yalan haber içinde ‘camiler yakıldı’ var mı, kendisi iktidar olmadan 20 yıl önce açılmış üniversite için ''Biz açtık'' demek var mı? Mesela, ''Lozan''da gizli madde var'' diyenler de yargılanacak mı? 1954 doğumlu Cumhurbaşkanının 1950 yılında sona eren tek partili sistem için ‘Biz tek partili sistemden çok çektik’ demesi de var mı? Yalan haberin içinde diploması olup olmadığı belli olmayan birinin ''Ben ekonomistim'' demesi de var mı?”
‘Erdoğan aday olabiliyorsa ben de adayım’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olmayacağı yönündeki tartışmaya giren BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş önemli değerlendirmeler yaptı. Geçmişte, "Eğer Cumhurbaşkanı ''üçüncü kez adayım'' diyorsa ben de adayım” dediğini hatırlatan Hüseyin Baş, "Buradan tekrar ediyorum. Ben de Cumhurbaşkanı adayıyım, hadi YSK bana da ''yok'' desin. Niye böyle diyorum? Cumhurbaşkanı seçilmenin şartları var. Bütün kanunların kendisine uyumlu olmakla zorunlu olduğu yasaya anayasada denir. Şu anki Anayasamızı 2010 anayasası diye bilirsiniz, hâlbuki biz hala 1982 anayasasını uygularız. Onun içini bazen doldururlar, bazen boşaltırlar. Anayasamızın 101. maddesinde şöyle yazar; Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir." Şimdi ben 40 yaşını doldurmadım ama yükseköğrenim yaptım, milletvekili seçilme yeterliliğine de sahibim, Türk vatandaşıyım ve aynı zamanda Türk''üm. Şimdi benim için 40 yaş şartı mesele olacaksa karşı tarafa daha büyük arıza çıkartırım.”
‘Ölene kadar Cumhurbaşkanı kalma sistemi’
Anayasa 101. Maddede, "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir" dendiğini de belirten Hüseyin Baş, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bakın 5+5 yıl kaç ediyor? 10 yıl. Açık açık burada yazıyor. Bunun bir istisnasından bahseder anayasa madde 116 ve "Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır" der.
Dananın kuyruğunun koptuğu yer ise şu; ‘Cumhurbaşkanının ikinci döneminde seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir daha aday olabilir.’ Bu maddeye dayanarak bugün hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanımız, ''Erken seçim olursa ben Cumhurbaşkanı adayı olabilirim'' diyor. Peki, anayasa maddesini bir daha okuyalım, ‘Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.’ Şimdi biz en son seçimleri ne zaman yaptık? 2018''in Haziran ayında yaptık ve bir Cumhurbaşkanı seçtik. İkinci dönemini seçtik. Sonraki seçim ne zaman? 2023''ün Haziran ayında! Peki, bu tarihten önce yapılacak olan bir seçim 2018 Haziran ayının seçimlerinin yenilenmesi midir, yoksa 2023 Haziran seçimlerinin erkenden yapılması mıdır?
Erken yapılmasıdır! Şimdi bunu söylediğiniz zaman bunlar çok uyanık, size diyorlar ki, ''Anayasada ve seçim kanunlarında erken seçim diye bir ifade yok, seçim yenilenmesinden kasıt erken seçim ve diğer seçim yenilenmelerini kapsıyor, yani erken seçim de seçimi yenilemek manasına gelir'' diyorlar. Peki, seçim yenilenmesi ne demek? Bir önceki dönemin seçim sürecinde aldığım yetki bana başka bir seçimle tekrar veriliyor demek. Yani erken seçim olur ve Cumhurbaşkanımız burada aday olur ve seçilirse seçim yenilendiği için kaçıncı dönemini yapmış olur?
Yine ikinci dönemini yapmış olur! Peki, 2023 yılının Haziran''ından başka bir zamanda seçimi yenileten Cumhurbaşkanı 5 yıl daha dursa ve 2028 yılı Haziran''ından 1 ay önce bir seçim daha yapsa yine aday olabilir mi? Bu mantığa göre olabilir. Bakın ben hukukçuyum, kafadan sallama konuşmuyorum. Kanun maddesini lafzi yorum dediğimiz şekilde irdeliyorum burada.
Bu, bir kişinin ölene kadar Cumhurbaşkanı olarak kalmasının önünü açan saçma sapan uydurma bir formüldür. Babam Prof. Dr. Haydar Baş''ın dediği, ''Yapmayın, bu demokratik krallıktır'' cümlesinin bugünkü yansımasıdır. Özetlersek her 5 yılda bir seçim gelmeden 1 ay önce seçimi yeniliyorum dediğinde 2018''de aldığı ikinci dönem yetkisini yenilemiş oluyor ve dolayısıyla ölene kadar Cumhurbaşkanı olabiliyor. Böyle bir saçmalık olamaz.”
‘İstanbul’un ikinci fatihi Atatürk’tür’
Yunanistan ile tırmanan kriz de BTP liderinin gündemindeydi.
Konuşmasında, “Bu ülkede Yunanistan''ı gerçek manada rahatsız eden, korkutan iki adam yaşadı. Birisi Prof. Dr. Haydar Baş birisi de benim” diyen Baş, konuşmasına şöyle devam etti: “Atatürk''ü saymıyorum çünkü onları korkutmadı, direk denize döktü. Niye ben diyorum? 10 Kasım tarihi gelirken, ''Ayasofya''da Atatürk''ün adına mevlit okutalım'' dedim. Bunu daha önce Atatürk yapmış, 70 bin kişiyle Ayasofya''da mevlit okutmuş. Biz de ‘Bu en çok Atatürk''e yakışır’ dedik. Oranın birinci fatihi Fatih Sultan Mehmet, ama ikinci fatihi, İngilizlerin 5 yıllık esaretinden kurtaran ve bu millete tekrar armağan eden, yani birinci fatihin adını anmamıza vesile olan fatihi de Atatürk''tür. O''na bir mevlit okuyalım dedik. Ben bunu deyince Yunan basınında, ''Olmaz öyle şey, Türkiye haddini bilsin'' haberleri çıktı. Bu işten bir Yunan rahatsız oldu, bir de...” ifadelerini kullandı.
‘Yunanistan ile gerilim seçim yatırımı’
İktidarın Yunanistan’a yönelik sertleşen tavrına da değinen BTP lideri, “Yunanistan ile bir mücadeleye gireceksen önce samimi olacaksın. Ben bundan 1 yıl önce bir TV programında, ''Yunanistan''a ABD silah yığıyor. Bir ülke başka bir ülkeye niye tank getirir kardeşim. 10 binden fazla tank getirmiş ABD, hiç buna dikkat ediyor musunuz ey siyasiler, ey Meclis''tekiler, ey külliyedekiler? Buna bir dikkat edin, burada bir şeyler oluyor’ dedim. Bir yıl önce uyardım, hiç kimsenin sesi çıkmadı. Çıkan cılız sesler de ''Onlar Türkiye için değil, Rusya için. Rusya''yı tehdit olarak görüyor'' dedi. Rusya Ukrayna''ya girdi, bir tane tank 1 metre yerinden oynamadı. Demek ki bu Rusya için değilmiş. Şimdi kalktılar, ''ABD bunu nasıl yapar, Yunanistan bunu nasıl yapar'' diye serzenişte bulunuyorlar. Biz bunu söylediğimizde harekete geçmeyenler bugün bunu gündem ederek Türk milletinin güvenliğini mi düşünüyor, yoksa önümüzdeki seçimleri mi düşünüyor? Biraz muhasebe yapmak lazım. Bir seçim yatırımı olarak bu milletin kandırılmasına müsaade etmeyecek olan insanlar işte buradaki insanlardır, sizlersiniz” dedi.
“Bugünümüz de, geleceğimiz de Atatürk''tür”
Ege Adaları tartışmasına da giren BTP lideri Hüseyin Baş şunları söyledi: “Biz, Adaları Lozan''da kaybetmedik. Osmanlı’nın yaptığı anlaşmayla kaybedilen adaların egemenlik hakkı, yönetim hakkı Yunanistan''a geçti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Lozan antlaşmasıyla Yunan’ın egemenlik hakkına çomak soktu ve “Bu adalar sende kalmış olsa bile silah çıkaramazsın” dedi. Bunu yapan Atatürk bir dehadır. Silahsızlandırılması gereken adalara Yunanlılar silah çıkarırken buradakiler Atatürk ile yine kavga ediyordu. Bakın bu ülkenin geçmişi de Atatürk''tür, bugünü de Atatürk''tür, geleceği de Atatürk''tür. Siz Atatürk ile barışmadan, siz Atatürk''ün hakkını teslim etmeden, siz Atatürk''ün ruhaniyetinden özür dilemeden vallahi helak olursunuz, billahi helak olursunuz. Atatürk bir Cumhuriyet kurdu, aradan bir yıl geçmedi bütün dünya Ankara''daki hükümeti tanıdı. 48 senedir KKTC''yi iki tane ülkeye tanıtamadınız. Bu 48 senenin 20 senesi de sizin hükümetinizle geçti, yiyorsa maçanız, varsa delikanlılığınız çıkın KKTC''yi bütün dünyaya tanıtın. Bıraktım bütün dünyayı sadece sınır ülkelere tanıtın. Türkiye''nin dış politikasını nasıl buluyorsunuz derler bana. Türkiye''nin bir dış politikası yok. Türkiye''nin dış politikası dediğin ABD''nin iç politikası…”