BTC-BTE'den sonra BTK, demirden İpekyolu
Türkiye, 1990’da SSCB’nin dağılması üzerine kurulan bağımsız devletleri ayırım gözetmeden tanıyan ilk ülke oldu. Bu tanıma, çoğu Türk Cumhuriyetlerinden oluşan, ata vatan dediğimiz geniş coğrafyayla ilgili bir tercihti ve önceliğimizi işaret ediyordu.Yeterince hazırlıklı olmadığımızdan (kardeş ülkeler zaten hazırlanamazdı), ilişkiler beklenen seviyeye ulaşamadı. Ancak, milletçe de yöneldiğimiz bu önceliğimizle ilgili gayretlerimiz hiç eksilmeden sürdü ve belli bir mesafe de alındı.
Özellikle yakın bölgemiz Kafkaslarda Gürcistan ve Azerbaycan’la ilgili olarak her alanda ciddi bir yakınlaşma içine girdik. Gürcistan eski Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze’nin başlattığı ilişkilerle bugünlerin temelleri atıldı. Şimdi de ülkesinin çıkarlarını öne alan ABD yanlısı denilen Mihail Saakaşvili, aynı politikayı sürdürüyor. Ortaya çıkan bütünleşme, coğrafyanın milli çıkarlarını belirlemedeki gücünü gösterdi.
Azerbaycan’la elle tutulur ilişkiler Elçibey’le başlayıp, Haydar Aliyev’le devam ederek, “Bir millet-iki devlet” ifadesiyle zirveye yöneldi. Cumhurbaşkanı Elçibey’in, Türkiye’ye petrolden daha fazla hisse verilmesi için gösterdiği o çaba unutulabilir mi? Hükümetler, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı için çok çalıştı. Bu hattan Kazak petrolü de akıyor. Neticede, zorluklar aşıldı, yol açıldı. Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hattı gerçekleşti. Şimdi de, tartışmaları 1990’da başlayan Bakü-Tiflis-Kars (BTK) demirden ipek yolu projesinin inşası başladı.
Bunlara, Trakya’dan gelen Batı Gazı, Karadeniz’den gelen Mavi Akım ve İran’dan gelen gaz hattını da ekleyince, karşımıza Avrasya coğrafyasının resmi çıkıyor.
Bu tablo 1990-2008 arasında gerçekleşmiştir. Daha kısa zamanda da olabilirdi. Ama, önce biz, sonra da onlar hazır değildi. Hepsi de, siyasi istikrar ve güvenlik peşindeydi. Paraları yoktu; açlıkla, yoklukla, savaş ve isyanla, devlet olmakla meşguldüler. Ayrıca, dünya konjonktürü de müsait değildi. Büyük güçlerin caydırıcı etkileri, bugüne göre çok fazlaydı..
Demirden ipekyolu projesine gelince; 2034’de Çin’den Londra’ya kadar uzanıp iki kıtanın iki ucunu bağlayacak.
Projenin bölgemize ait kısmı; 2011’de tamamlanacak, 76’sı Türkiye’ye, 80’ni Azerbaycan’a, 29’u Gürcistan’a ait olan demiryolunun uzunluğu 180 km. Toplam maliyeti 450 milyon dolar. Taşıma kapasitesi şimdiden doldu. Kazakistan 10 milyon ton kontenjan istemiş.
Proje, ABD baskısıyla kredi bulunamadığından 4 yıl gecikmiş. Azerbaycan’ın mali durumu düzelip Gürcistan’a 200 milyon dolar kredi verince sorun çözülmüş. Projenin Gürcistan ayağının temeli 21 Kasım 2007’de, Türkiye ayağı ise ancak şimdi atılıyor.
Acaba “stratejik ortağımız” ABD bu projeyi niçin engellemek istiyor? Bunun cevabı Sevr’de var.
Orada İngiltere, “Ne olur, ne olmaz, Türkiye ile doğu Türklüğü ve İslamı arasına tampon Hıristiyan bir devlet olan Ermenistan’ı koyalım.” diyor. Böylece doğu yolu 90 yıl önce kesiliyor.
Temel atma töreninde, Gül konuyu iç siyasete getirip şöyle diyor:
“Yıllarca bu proje, ’hayaldir olmaz’denilerek raflarda bekletildi. Biz bu projeyi 2004 yılında raflardan indirdik.”
İyi olmuş da, 2008’e kadar niçin bekletildi? Üstelik Gürcistan ayağının temeli 21 Kasım 2007’de atılmışken.
Aslında bunun cevabı İlham Aliyev’in tören konuşmasında var.
Diyor ki; “Bu proje için uluslararası kuruluşlar maalesef destek vermedi. Gerekli finansal desteği kendi imkanlarımızla temin ettik.”
Projeyi iyi bilen Doç. Dr. Mithat Çelikpala da, ABD ve Avrupa bankalarının kredi vermediğini, Azerbaycan ekonomisi gelişince projenin yürütüldüğünü” söylüyor.
Evet Gül yanlış konuşmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür etmeliydi. Böylece, hizmetin bir nöbet işi olduğunu göstermiş, geçmişe de saygılı davranmış olurdu.
Sonuç: Resmin bütününü görmeliyiz. Açıktır ki Türkiye; Kafkasya, Azerbaycan ve Türkistan (Orta Asya) ile iktisadi, ticari ve siyasi yönden sıkı sıkıya bağlanıyor. Rusya da buna dahil oluyor. Bu milli önceliğimiz heyecanla ve akılla güçlendirilip, çeşitlendirilirse, Türk Dünyasında tarihi bir bütünleşme (entegrasyon) meydana gelecek demektir.
Allah nazardan saklasın!..