BRICS'de zor denklem. Katerina mı Bartholomeos mu Türkiye hangisini seçecek?

BRICS'de zor denklem. Katerina mı Bartholomeos mu Türkiye hangisini seçecek?

İçişleri Eski Bakanı Saadettin Tantan, BRICS'e üyelik başvurusu yapan Türkiye'yi bekleyen tehlikeyi açıkladı:

Türkiye’nin Rusya’yla olan ilişkilerini derinleştirirken oldukça dikkatli adımlar atması gerekmektedir. Rusya lideri Putin’in politikalarına yön veren önemli isimlerden Aleksander Dugin’in doktrinine göre Türkiye’nin Rusya’yla aynı ittifakta yer alması mümkün görünmemekte ancak İsrail’e karşı bir işbirliği yapılabileceği öngörülmektedir.

Türkiye’nin BRICS’e muhtemel katılımı Rusya veya Çin’le derin bir stratejik işbirliği oluşturmasını garanti etmiyor. Üstelik Rusya’nın topraklarımız üzerinde egemenlik kurma iddiası hafife alınacak boyutta değildir. Zira; Rusya II. Katerina’dan beri İstanbul merkezli bir Ortodoks imparatorluğu kurmayı hedeflemiştir. Bu bakımdan “ekümenik” sıfatı kullanımına yeltenen Patrikhane’nin mevcut statüsü asla değişmemelidir. Bartholomeos’un kullandığı araçlarda dahi “EPB” ve “PKB” plaka takıntısı beyhude hayal ve ihtiraslarını saklama gereği duymadığını da göstermektedir. Mora’daki Türk soykırımının ardında Çarlık Rusyası olduğunu kimse unutmamalıdır.

Putin’in misafirlerini ağırladığı odadaki II. Katerina heykelinin ne anlama geldiğini BRICS’e üyelik başvurusu yapanların bir kez daha gözden geçirmesi yerinde bir değerlendirme olacaktır. BRICS’e üye ülkelerden Rusya ve Çin ile dış ticarette ciddi açık verdiğimiz göz önüne alındığında Türkiye’nin bu üyelik ile mali, siyasi ve askeri anlamda ne elde edebileceği tüm yönleriyle analiz edilmelidir.

Dış politikada ülkemizin kaderini keskin şekilde değiştirecek adımların ciddi tutarsızlıklar sergileyen bir siyasi zihniyet tarafından yapılıyor olması bu adımın sonuçlarının hesaplanıp hesaplanmadığı noktasında tereddüt yaratmaktadır. Ayrıca; Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin bu konuda hiçbir görüş veya politika ortaya koyamayışları da ciddi bir eksikliktir. Türkiye’de siyasi kadrolarda büyük bir yoksunluk göze çarpmaktadır. Ehlileştirilmiş aydınlara teslim edilmiş ekranlar, magazine ağırlık veren bir basın, giderek niteliksizleşen bir eğitim sistemi, basiretsiz politikalar karşısında milli şuuru yüksek, dürüst, namuslu, liyakatli bir kadro hareketinin varlığı şarttır.

Türkiye güçlü bir ülkedir ve mevcut sorunların üstesinden gelecektir. Bunun için var gücümüzle çalışacak, yurdumuza sahip çıkacağız!