Kleberson, Türkiye ile ilgili anılarını anlatırken şu ifadeleri kullandı:
"Transfer olduğumda havalimanındaki karşılanmam inanılmazdı. Tam bir çılgınlıktı. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Kapıdan çıkar çıkmaz, taraftarlardan gelen uğultu ile ortalık yıkıldı. Bir anda etrafım sarıldı, taraftarlar beni kaldırıp arabaya taşıdılar. Çantamı kaybettim, telefonumu kaybettim, inanamadım.
Kayınpederim ve menajerim yanımdaydı ama bir şey yapamadılar. Sonunda beni almak için bekleyen arabaya bindim ve kapılar kapalı olmasına rağmen taraftarları duyabiliyordum. Kayınpederime ve menajerime baktım, ‘arkadaşlar cep telefonumu ve çantamı kaybetmişim… Ne yapacağımı bilmiyorum’ dedim.
Otele vardık ama orada da taraftarlar vardı ve otelin dışında benim için tezahürat yapmaya devam ettiler. Türkiye gerçekten hoşuma gitti. Taraftarlar çılgın ve tutkulu. Beni çok desteklediler. Hangi şehre giderseniz gidin, havaalanında taraftarlarla çevriliyorsunuz.
Fenerbahçe ile büyük bir maç oynadığımızı hatırlıyorum ve bir antrenmandan sonra tesisten çıkarken otobüse doğru yürüdüm ve yerime oturdum. Sonra kalabalığın ortasında bir koyun gördüm. Neler olduğunu anlamadım. Sonra bir baktım, bir adam koyunun kafasını kaldırıp boğazını kesiyor. Ardından akan kanı yüzlerine sürüyorlar. Etrafa bakıp ‘burada ne halt oluyor?’ dedim ama oradaki kültür bu. Onların bir ritüeli. Tanrım, çılgıncaydı."