Bozkırdaki mucizeden çökertilmiş ekonomiye

Bozkırdaki mucizeden çökertilmiş ekonomiye

Okul sıralarında, ders kitaplarında öğretilen "Türkiye tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden birisidir" bilgisi bugün artık sadece bir nostaljiden ibaret. Patatesini, soğanını hatta samanını bile ithal eden bir ülke haline geldik. "Ne üretiyoruz?" sorusuna verebileceğimiz bir yanıt bile yok! Dışa bağımlı, borç batağı içerisinde bir ekonomi…

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Tam bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla mümkündür" sözü bugün daha da önem kazanmıştır. Kurtuluş Savaşı'yla kurulan Cumhuriyetimizin yarattığı kurumlardan, bozkırdaki mucizeden öğrenilecek o kadar çok şey var ki!

Cumhuriyetin yarattığı mucizeyi, kurduğu fabrikaları küçümseyenlerin, "devlet fabrika mı işletir?" diyenlerin, yokluktan varedilen tüm kurumları, fabrikaları özelleştirenlerin, satanların ülkemizi getirdiği yer ortadadır. Ülkemiz ekonomisi giderek krizin derinleştiği, bunalımın daha da büyüdüğü bir noktaya gitmektedir. Şenol Çarık'ın yayına hazırladığı "Cumhuriyet'in Ekonomi Politiği" adlı bu çalışmada, ülkemizin yetiştirdiği kıymetli, birikimli hocalar, uzmanlar, hem Cumhuriyet ekonomisini, planlamayı, kalkınmayı, kısaca Cumhuriyetin mucizesini hem de serbest piyasayla birlikte rayından çıkan ekonomiyi, bugün gelinen noktayı, sebep ve sonuçlarıyla, çözüm önerileriyle birlikte kaleme aldılar. Kitaptaki konu başlıkları ve yazarları şöyle:

*Cumhuriyet Ekonomisini Öyküsü:

Devletçilik-Altın Yıllar Bozkırdaki Mucize / Cahit Kayra *Bir Destandı Sümerbank               / Prof. Dr. Yakup Kepenek *Cumhuriyet ve Tarım: Büyük Dönüşümler / Prof. Dr. Oğuz Oyan *Krizin Öğrettikleri ve Öğretemediği    / Prof. Dr. İzzettin Önder *Küreselleşme, Türkiye ve Çözüm / Bartu Soral *1923 Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi 96 Yaşında / Dr. Serdar Şahinkaya *Kalkınma İktisadının Tarihi / Prof.Dr.ErgunTürkcan *Cumhuriyetin İktisattaki Anlamı: Devletçilik, Halkçılık, Planlama / Barış Doster *Cumhuriyet Ekonomisi / Dr. Mahfi Eğilmez *Akp Döneminde Türkiye Ekonomisi: Ekonomik İktidar Boşluğu / Nazif Ekzen *Atatürk'ün Ekonomi Vizyonu / Nazım Güvenç *Atatürk Modeli" Fabrika / Nazmi Kal *Kemalist Kalkınma / Suay Karaman *Türkiye Tarımında Çöküşün Nedenleri ve Çözüm Yolları / Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı

Tarihçi Kitabevi Tel:(0216) 418 68 86

***

Tahtların, taçların tarih olduğu asır

Prof. Dr. Bülent Bakar, Prof. Dr. Okan Yeşilot, Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu, Dr. Mehdi Genceli'nin editörlüğünde hazırlanan "İmparatorluklar Çağına Veda" adlı kapsamlı çalışma dünyada monarşilerden cumhuriyet yönetimlere geçiş sürecini ayrıntılarıyla mercek altına alıyor:

Birinci Dünya Savaşı dört yıl sürmüş, Balkanlarda başlayan savaş yine Balkanlarda bitmiş, Bulgaristan'ın mütareke imzalaması zincirleme münferit mütarekelerin ortaya çıkmasını tetiklemiştir.

Selânik Mütarekesi'yle Bulgaristan'ın savaş dışı kalması, esasında İtilâf Devletleri için yeterli görülmüştür. Nitekim Bulgaristan en çok Sırbistan ve Yunanistan tarafından işgal edileceği ve bu ülkelerin kendisinden intikam alacağından endişe ederken İtilâf Devletleri böyle bir gelişmeye izin vermemiştir.

Macaristan'la imzalanan Belgrad Mütarekesi'nin de diğer mütarekelere kıyasla ağır bir ateşkes olduğunu söylemek zordur. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu adına aslında Avusturya heyetiyle imzalanan Villa Giusti Mütarekesi'nde, Habsburg İmparatorluğu'nun sonunu getirmek için siyasî ve askerî bazı adımların atıldığı açıkça görülmektedir.

Bununla birlikte İttifak Devletleri ülkeleri için de en ağır şartları taşıyan mütareke Rethondes -bazı kaynaklarda Compiegne olarak da geçmektedir- Mütarekesi'dir. Almanya, askerî ve malî olarak adeta çökertilmek istenmiştir. Ağır şartlar ve yaptırımlarla dolu bu mütareke, aslında Almanya'ya nasıl bir barış antlaşması önerileceğinin de habercisidir.

Türk basınındaki ve bazı devlet adamlarındaki iyimser olma çabalarına karşın Mondros Mütarekesi'nin de ağır bir metin olduğunu ifade etmek yanlış değildir. Kâğıt üzerinde değerlendirildiğinde özellikle Rethondes ve Villa Giusti Mütarekelerinden hafif olduğu düşünülebilir.

Bununla birlikte diğer mütarekelerde hafif veya ağır olmakla beraber hemen tüm maddeler açık ve net olarak tespit edilmiştir. Mondros Mütarekesi'nde ise özellikle 7. madde ve 24. madde zaman içinde tamamen İtilâf Devletleri'nin yorumuna açık, tehlikeli bir vaziyette kalmıştır.

Nitekim Mondros Mütarekesi'nin imzasından hemen sonra başlayan işgaller 7. madde işaret edilerek gerçekleştirilmiştir.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

***

HAFTANIN KİTABI:

Vatanımız Anadolu

Tarihçi yazar Mehmet Işık, alanındaki bilgilerden yola çıkarak kaleme aldığı romanlarına bir yenisini daha ekledi. Büyük ilgi gören, "Teşkilat-ı Mahsusa Uyanıyor" ve "Teşkilat-ı Mahsusa Operasyon"dan sonra Işık, yeni romanı "Sancak İstiklal"i  "Anadolu benim!" duygusunu iliklerine kadar yaşayanlar için yazdığını belirtip şunları söylüyor:

"Zira bu romanı, tüm kimliklerinden bağımsız olarak Anadolu'ya yürekten bağlı kişiler anlayabilir.

'Sancak İstiklal' romanında, Anadolu'da yüz yıl önce zulme karşı verilen destansı duruşu ve yeniden dirilişi okuyacaksınız. Bu toprakların gerçek sahibi olan kadim Türk milletinin, dün olduğu gibi bugün de ne tür oyunlarla karşı karşıya geldiğini görecek; bu oyunları bozmanın yegâne yolunun da birlik, beraberlik ve 'damarlarımızdaki asil kanda' saklı olduğuna şahitlik edeceksiniz."

Yediveren Yayınları Tel:(0212) 506 13 84

***

Mısraların gençleri...

Bir grup genç şair, duygularını ön plana çıkardıkları şiirlerini ''Senin Duyguların Hepimizin Hisleri'' adıyla kitaplaştırıp şiir severlerle paylaştı.

Cihat Dündar tarafından oluşturulan ortak şiir kitabı projesi sonucunda ortaya çıkan eserde; Erol Çoban, Bahar Yaren, Menekşe  Sivri, Hüseyin Durgut, Beyza Büşra Erol, Cansu Tıroğlu, Selim Atasoy, Eda Hakverdi, Oğuzhan Sağır, Yunus Aydoğdu, Gamze Kataroğlu, Mehmet İkram İzgiş, Serkan Cengiz adlı genç şairlerin şiirleri yer alıyor.

Aşk, ayrılık, umut, gibi hayatın  parçası temaların ağırlıklı olarak ele alındığı kitap edebiyat sevdalılarının ve şiir sevenlerin manevi desteğini bekliyor

Vaveyla  Yayınları Tel: (0532) 219 0872

***

KÜTÜPHANEMDEN:

Mustafa Kemal'i büyüleyen dünya güzeli

İstanbul'un Atatürk'ün hayatında önemli bir yer tutmasına rağmen bu şehirde geçirdiği döneme ait fazla bir şey bilinmemesi Sadi Borak'ın dikkatini çeker. Zaten Atatürk de, "İstiklal tarihinin başı ve başlangıcı olmak üzere benim İstanbul'daki faaliyet ve temaslarım henüz herkesçe malum değildir" sözleriyle bu noktaya vurgu yapmıştır. Gerçekten de İstanbul, diğer kentlere oranla Atatürk'ün hayatında büyük ve önemli bir yer tutar. Atatürk; yüksek öğrenimini bu şehirde yapmıştır. II. Abdülhamid'in istibdat yönetimine karşı mücadelesini burada sürdürmüş, İmparatorluğun üst düzey yöneticileriyle bu kentte ilişkiler kurmuş, 31 Mart ayaklanmasının bastırılmasında rol almış, Çanakkale'de düşmana İstanbul için geçit vermeyerek şehrin bir savaş haline gelip harap olmasını önlemiş, Samsun'a çıkmadan önce vatanın kurtarılması planlarını yine bu şehirde hazırlamıştır.TURİNG Genel Müdürü Çelik Gülersoy'un da destek ve teşviki ile Atatürk'ün-İstanbul ilişkisinin peşine düşen Sadi Borak 1983 yılında "Ata ve İstanbul" adlı eseri kültürümüze kazandırır. Sadi Borak, TURİNG Yayınları'ndan çıkan "Ata ve İstanbul" adlı kitabının girişinde Mustafa Kemal'in yedi tepeli şehre gelişini şöyle anlatıyor:

"Selanik'ten bindiği vapur İstanbul limanına yaklaştığı zaman alevler içindeki gökyüzüne doğru gölge gibi yükselen minareler ve pembe bir ışık deryasında yıkanan İstanbul'un müthiş güzelliği o'nu da büyülemiştir. Okula yazıldığının beşinci Cuma günü kılıcını kuşanarak ilk kez sokağa çıktı. Artık pembe bir ışık deryasında yıkanan İstanbul'un büyüsü bütün benliğini sarmıştı. Mustafa Kemal annesine yazdığı mektuplarda bile derslerinden değil, İstanbul'un olağanüstü güzelliğinden sanat yapılarından bahsetmektedir."

                                                                                                                                 (Ahmet Yabuloğlu)