Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Böyle olur demokrasi dediğin

Türkiye’nin seçim sistemini değiştirsek ve şöyle bir sistem getirsek nasıl olur: Seçimlerde en yüksek oy alan altı partiden üçü, oy sayıları dikkate alınmaksızın Yüksek Seçim Kurulu tarafından sıraya konur. Cumhurbaşkanı da oy sayılarını ve Yüksek Seçim Kurulu’nun sıralamasını dikkate almadan üç partiden birinin genel başkanına hükümeti kurma görevi verir. Söz gelişi Yüksek Seçim Kurulu, ilk altı partiden ikinciyi birinci sıraya, birinciyi ikinci sıraya, beşinciyi üçüncü sıraya koyar. Cumhurbaşkanı da hükümeti kurma görevini, oy sayısı bakımından beşinci, Yüksek Seçim Kurulu sıralamasında üçüncü olan partinin genel başkanına verir.
İtirazlarınızı duyar gibiyim: Böyle de demokrasi mi olur canım!.. Olmaz olmaz deme olmaz olmaz, diye bir söz var. “Her şey olabilir” anlamında. Türkiye’de de böyle bir seçme sistemi var. İnanmayanlar rektörlük seçimlerine bir göz atsınlar.
Bir soru ile bu konuyu noktalayalım: Böyle bir seçimi yapanlar bir de demokrat, hem de en demokrat olduklarını iddia ederlerse buna karşı ağlanır mı gülünür mü? Ağlanırsa nasıl ağlanır; gülünürse nasıl gülünür?

***

Bize (vatandaşa) gelince... Biz, demokrasi havarilerinin yaptıklarına şaşmakla yetiniyoruz.
Devletin resmî televizyonu 24 saat Kurmançça yayın yapan bir kanal açıyor; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyoruz
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kozmik odasına giriyorlar; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyoruz.
Türk Ordusu’nun emekli ve muvazzaf birçok general ve amiralini tutukluyorlar; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyoruz.
Terörist başının emriyle sınırdan geçenler için sınıra mahkeme taşıyor ve teröristleri affediyorlar; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyorduk ki zafer işaretlerini görünce ayranımız kabardı.
Genelkurmay Başkanı’nı terör örgütü kurup yönettiği gerekçesiyle tutukluyorlar; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyoruz.
Millî bayramların gelenekleşmiş kutlamalarını kaldırıyorlar; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyoruz.
Bazı üniversitelerde Kürtçe bölümleri açıyorlar; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyoruz.
Yönetimin en tepesindekilerin emriyle devletin üst bürokratları teröristlerin liderleriyle müzakerelere oturuyor; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyoruz.
Okul programlarına Kurmanççayı seçmeli ders olarak koyuyorlar; biz, aaa, bunu da yaptılar, diyoruz.
Onlar yapmaktan, biz şaşmaktan usanmadık. Şaşkınlıktan ağzımız açıldıkça açılıyor.
En iyisi, ağızlarımızı hiç kapatmayalım da bize “ağzı açık ayran budalası” desinler.
Şaka bir yana ağzımız açık vaziyette şaşkınlığımız devam ettiği sürece daha çok şey yaparlar. Üniversitelerde dört oy alanı da iki oy alanı da rektör olarak tayin ederler. Yoksa böyle bir tayin yapıldı da ben mi hatırlamıyorum? Giresun’da beşin altında oy alan birini bir yıl süreyle vekâleten rektör yapmadılar mı?
Evet, daha çok şey yaparlar. Şu anda bir takım çevreler tarafından Kürtçe eğitim bastırılıyor; Öcalan’ın ev hapsi, hatta tamamen affedilmesi bastırılıyor; demokratik özerklik bastırılıyor. Bugüne kadar yapılanlarla toplumun nabzı tutuldu, tepkisi ölçüldü. Yapılanlara karşı toplum şaşkınlıktan başka bir tepki vermiyorsa, hatta çok defa şaşkınlık bile göstermiyorsa diğer konuların da uygulamaya konmayacağını kim temin edebilir?
Ne dersiniz, toplumun sabrı bir gün taşacak mı?

Yazarın Diğer Yazıları