Boşuna ağlama çocuk!...

Gözlemci öğretmenler ve dikkatli ebeveyn bilirler; tek başınayken düşen, canı acıyan çocuk, ağlayıp ağlamamak için önce çevresini kontrol eder. Eğer kendisiyle ilgilenecek birileri, yani seyircisi varsa ağlar! Tek başınaysa, kendisiyle ilgilenen birileri yoksa ağlamaz veya bağırarak ilgi çekmeye çalışır, ilgi çekmeyi başaramazsa da sadece sessizce inler!
Recep Tayyip Erdoğan; yaklaşık sekiz yıldır Türkiye’nin yaramaz ve haşarı çocuğu! Taşlamadığı komşu camı yok!Yaramazlıklarını, haşarılıklarını ebeveyninden aldığı güvenle yaptı durdu! Üç aylık ceza ile tecziye edildiğinde, canı ilk yandığında, etrafındaki ilgili kalabalığı fark ederek çok kuvvetli ağladı! Ağlamasının yaptığı ana-baba yüreklerindeki merhamet duygusunun kabarmasıyla da yaramazlıklarının prim yaptığını fark ederek, gittikçe dozunu artırdı!
Son yaramazlıklarında da epeyce kalabalık vardı! Ama bu kere kalabalığın merhametli değil öfkeli ve bu kişisel çıkar kavgasının sonucunu merak eden meraklı kalabalık olduğunu fark edemedi! Çünkü bu acınan, merhamet edilerek korunan yaramaz çocuğun; kırmadığı cam, incitmediği komşu, hakaret etmediği yakını kalmamıştı!
Mahalle kavgalarına dönüştürmeyi başardığı kişisel baş olma kavgalarında, en yakınlarındaki “beraber yürüdük biz bu yollarda” tarifli arkadaşlarını da incitti!
Artık “Deprem çadırı” nda panik var!
Yaramaz çocuğun; dün İslâm düşmanı, işgalci ve Siyonist diye hasım ilan ettiği ama bugün hamiliklerine sığındığı güçlerin oluşturduğu suni siyasi deprem dolayısıyla kurulan “Deprem çadırı” nda herkes vardı! İlk kurulduğu günlerde çadırda herkese yer vardı! Sonradan oluşturulan kalıcı deprem konutlarında, herkese yer verilmemeye başlandı! Beraber yürünenlerden yolda bırakılanlar ve şahsi çıkarları daha hızlandırmak için yolda bırakılanların yerine kendilerine çok yabancı eski tüfek sıfatlı “çakaralmazlar” dan montajlar yapıldı!
Millet incitildi! Köylüye hakaret edildi! Esnafa “ananı da al git!” diye fırçalar atıldı! Sendikalar ve mensupları meydanlarda coplatıldı, bombalandı, panzerlerle ıslatılarak yerlerde süründürüldü! Sanayicinin üretimi bitirildi! Satılmadık KİT kalmadı! Özelleştirme adıyla Haçlı’ya teslim edilmemiş kurum kalmadı! Yerli banka kalmadı! Dolar ve euro dışında geçerli para kalmadı! Ekonomi yabancılara teslim edildi! Siyaseten Dışişleri Bakanı ülkemizi Haçlı’ya şikâyet etti!
Görevi adında saklı olan Anayasa Mahkemesi’nde açılan dava üzerine; beraber yürünenlerden Köşk’e çıkarılan, Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararı tanımayacağını açıklayarak hukuk tanımazlığını ilân etti!
Millet; seyretti, seyrediyor!
Ve yaramaz çocuğun ağlayarak sesini duyurabileceği kimse kalmadı etrafında!
Recep Tayyip Erdoğan’ın yerinde olmayı asla hayal bile edemem! Korkarım!
Her işlerine yaradığı, her işlerini kolaylaştırdığı mahalle arkadaşları tarafından çok açıkça terk edildi! Daha bitirilecek işleri olduğu için kaçacakları kapıları aralı bırakarak bekleyenler var! Onlar da terk edecekler! Ve yakın bir gelecekte Tayyip Erdoğan’ın ağlayıp ağlamamasını soracağı kimse de kalmayacak!
Yaramaz çocuğu ve mahalle arkadaşlarını bu tehditlerle uyaranlar da milletin yakın takibinde! Artık millet; hangisinin daha yaramaz ve hangisinin daha yalancı olduğunu ölçmeye başladı! Kalabalık içinde yalnızlığa mahkûm olmuş yaramaz çocukların korkudan ödlerinin patladığını fark edebiliyoruz artık!
Kalabalık kaynıyor artık! Dip dalgalanma dayanılmaz halde! Söylemeyip söylenen millet artık nara atıyor!
Yeter artık! Söz milletin! Söz bizim! Şimdi sıra yaramaz çocukların meşru yollardan cezalandırılmalarında!

Yazarın Diğer Yazıları