Bölünme tartışmaları

Bölünme tartışmaları

1991'de BM kararıyla Güvenli Bölge adı altında Irak'ın kuzeyinde kurulan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY)'nin hukuksal açıdan tamamen Irak'tan ayrılmamış olsa da oluşturulan özerk yapının haiz olduğu bu statü bölünme özelliklerini taşımaktadır.

2014'de DEAŞ'ın kontrolü altına giren bölgelerin arasındaki Musul'u kurtarma operasyonunun siyasetçiler arasında yarattığı tartışmaların başında Irak'ın Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri olmak üzere üç parçaya bölüneceği gelmektedir. Şimdi de bu görüşün yanı sıra Kuzey Irak'taki yapının da farklı bir biçimde şekilleneceği Kürt gruplar tarafından tartışılmaktadır. Bilindiği gibi 1998'de ABD'nin Dışişleri Bakanı Madeleine Albright yönetiminde iki ezeli rakip KDP'nin başkanı Barzani ile KYB'nin başkanı Talabani T.C.'nin kırmızı pasaportuyla Washington'da bir araya getirilmişlerdi.

Toplantıda ABD'nin direktifleri doğrultusunda her iki taraf arasında silahlı çatışmanın yaşanmaması, sınır kapılarından ve diğer kaynaklardan elde edilen gelirlerin yarı yarıya paylaşılması, federatif sistemin desteklenmesi, Saddam'ın kışkırtılmaması, 1996'da imzalanan Ankara sürecinin göz ardı edilmesi gibi konular üzerinde mutabakat sağlanmıştı.

O tarihten beri son 2 yıla kadar her iki parti arasında bazı sorunlar yaşandıysa da Amerika'nın talimatı doğrultusunda birbirlerini idare etmeye çalıştılar. Son zamanlarda bölgenin karşılaştığı ekonomik sorunların zirveye tırmanmasının yanı sıra ana kriz ise IKBY'nin Başkanlık meselesi olmuştur.

KDP yetkilileri Başkanlık süresi dolan Mesut Barzani'nin görevinin 2 yıl daha uzatılmasını isterken KYB ve Değişim Partisi bu öneriye karşı çıkmaktadırlar. Bu yüzden 6 aydan beri IKBY parlamentosu toplanamıyor. İran'a yakınlığıyla bilinen KYB idaresi, KDP tutumunda ısrarcı olduğu takdirde Süleymaniye'nin IKBY'den ayrılacağını ve Kerkük, Hanekin ve Halepçe'den oluşan kentlerle ikinci bir Kürt bölgesi ilan etmeye hazır olduklarını ileri sürmektedirler. Bu proje İran yanlısı Bağdat'tan da destek görmektedir.

Bu bağlamda, KYB'nin üst düzey sorumlusu olan Kerkük valisi Necmettin Kerim, Musul'da DEAŞ'la olan mücadelenin sona ermesiyle Irak Kürdistan Bölgesinde ikinci bir bölgenin ilan edileceğiyle ilgili çalışmaların tamamlandığını belirterek Barzani ya bu defactoyu kabul edecek ya da 90'larda olduğu gibi bir çatışmayı göze alacaktır demiştir.

Irak anayasasına göre; bir veya iki vilayet talebi doğrultusunda %51 referandum sonucunda bölge statüsüne geçebilecektir.

Öte yandan KDP'nin Erbil'den sonraki ikinci kenti olan Duhok'ta Amerikalıların düzenledikleri "Irak Kürdistan Bölgesi" başlığı altındaki konferansa İsrail, Irak, Arap ve Batılı ülkelerden önemli şahsiyetler katılmıştır. İsrail heyetinde yer alan Ofra Bengo tebliğinde ''Hali hazırda Irak ve Türkiye'nin  içinde bulundukları durum Kürdistan bölgesinin Irak'tan ayrılmasını engellemeye yetmeyecektir'' yer almıştır. Bengo ayrıca İran konusuna hiç değinmeden şu anda durumun tamamen müsait olduğunu da sözlerine eklemiştir.

Bölgeden alınan bilgilere göre, İsrail vatandaşları ister Kuzey Irak ister Irak'a farklı pasaportlarla giriş yapmaktadırlar. Daha önce birçok İsrailli gazetecinin bölgeyle ilgili enteresan raporlar yayınladığı da görülmektedir.

Kuzey Irak ve Kürt bölgesi arasında petrol sorunları devam etmekte, bütçelerinin de durumu ortadadır.

Muharrem Sarıkaya'nın 23 Aralık tarihinde Habertürk'te yayınlanan yazısında IKBY'den Suriye'ye hemen hemen her gün geçiş yapan 60 ile 100 TIR'la nelerin taşındığına ilişkin şüphe de belirtilmektedir. Gıda ile birlikte ağır silahların da PYD'ye taşındığının altı çiziliyor.

Neticede, kimin eli kimin cebinde belli değil. Dikkat edilirse her iki proje de farklı boyutlar taşımakta, yoksa ABD hem Barzani hem de Talabani'ye özel bir mesaj mı iletmek istemektedir.