Bölünme "başkanlığı"
Geçtiğimiz hafta "ileri demokrasi nimetlerinden TOMA" demokratik iradenin önüne dikilince bu durum "Sizden Gelenler"e de sirayet etmişti haliyle. Bir hafta aradan sonra -asayiş berkemal- yine "Sizden Gelenler"le başlıyoruz yeni haftaya.
Bursa'dan Mete Mercan, "Irak dağılmadan önce ülkenin Saddam Hüseyin gibi çok güçlü görünen bir lider tarafından yönetildiğini, Libya karışmadan önce ülkenin Kaddafi gibi dışarıdan çok güçlü duran bir lider tarafından yönetildiğini, Suriye iç savaşa sürüklenirken görevde olan Esad'ın yine diğerleri gibi güçlü lider özellikleriyle öne çıktığını, Mısır'daki Mursi vakasını" hatırlattıktan sonra, "bence" diyor;
"Yukarıdaki liderlerin ortak yönü otoriter hatta diktatör olmalarıydı... Türkiye için de otoriter bir lider öncülüğünde Başkanlık sisteminin istenmesi tesadüf değil. ABD bunu destekliyor çünkü ülkeler böyle birleştirici değil de ötekileştirici, ortamı geren liderler eliyle çok daha kolay bölünüyorlar."
*
Pygmalion Etkisi
Her lafa eksikliğine atıfla başlar olduk madem; madem sevgisizlik toplumsal bir soruna dönüştü; "nasıl sevmeli" sorusuna yanıt arayan Tuncay Erciyes'e kulak verebiliriz pekala bu hafta:
"Gerçekten seven saygı duyar. Diğer kişiyi olduğu gibi kabul eder...
Gerçekten seven geçmişte yaşamaz. Onun geçmişte yaşattığı acıları, olumsuz duyguları unutur...
Gerçekten seven olumluya odaklanır. Olumluya odaklandıkça, ALGIDA SEÇİCİLİK oluşur ve karşınızdaki kişide olumlu yanları görür ve büyütürsünüz. Olumsuzluklar yavaş yavaş azalır. Psikolojide buna 'Pygmalion etkisi' ya da 'Kendini doğrulayan kehanet düşüncesi' denir. Mitolojik bir öyküsü de vardır. İyi bir Heykeltıraş Pygmalion, tüm kadınların kusurlu olduğunu düşünen, hiçbir kadını beğenmeyen Kıbrıslı bir prensdir. Kendi güzellik ölçütlerine göre muhteşem bir kadının mermerden heykelini yapabileceğine inanır ve başlar çalışmaya. Galatea adını verdiği bu heykeli o kadar güzel yapar ki ona aşık olur. Öylesine sever ki sevgisi heykeli canlandırır, insan yapar.
Bu öykü karşımızdaki insanda iyiye odaklandığımızda, iyinin canlanacağını ve artacağını anlatır.
(...) ATATÜRK'ün Galatea Etkisi'ne örnek sözü şudur:
'Geldikleri gibi giderler...'
Nitekim aynen öyle olmuştur.
Pygmalion Etkisi'ne örnek sözleri ise şunlardır:
'Türk zekidir, çalışkandır' ve 'TÜRK Bir Milletin Değil, bütün adamların birliğidir. Türk'ün varlığı, bu köhne âleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, o zaman görülecek. Bu karmaşık islerin içinden yükselebilmek için, bize DİRİLİK gerekir. Diri yalnız Türk Milletidir. Birlik onunla beraber yürür. Birliği ortaya koyan da TÜRK'tür. Dilediğine ne olduğunu anlatan da TÜRK'tür. Çalışalım...'
(Atatürk Kültür, Dil Tarih Yüksek Kurulu, Atatürk Araştırma Merkezi yayınları, ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE sayfa 540 (1992)
O yıllarda yaşayan, Atamızın bu sözlerini duyan bir insanın çalışmaması mümkün mü?
*
Bozkurt Baharı
Elazığ'dan Yadigar Çortay, "İnsanların onurlarının, haysiyetlerinin çiğnendiği, namuslarının kirletildiği, vatanlarının işgal edildiği, direnenlerin ölü veya sakat olduğu, milyonlarcasının vatanını terk ettiği, tarihlerinin silindiği, tarihi eserlerin yerle bir edildiği, kıymetli metalara el konulduğu, tapuların dikkate alınmadığı bir bahar olmaz, bu beşeri afettir" diyor ve "bahar"ın 15 Mayıs 2016'da Ankara Esenboğa'da yaşandığını savunuyor. Çortay'a göre "Kimsenin burnunun kanamadığı, yıllardır birbirini göremeyenlerin buluştuğu ve bayram havasında bir bahar yaşandı" geçtiğimiz haftasonu Ankara'da...